FARUK HAKSAL
İDEALİST OLMANIN ANOTOMİSİ
Havalar kötü Ortam bulanık!
Bir sıcak, bir soğuk
Tam grip havası, kimilerinin ateşi 39, 40ı geçmiş, gribin domuzuna teğet yaşayıp gidiyor/ öksürüp geliyor Durum ve vaziyetleri ciddi!.. Halleri perişan.
Sallanıyorlar!..
Bir o yana / bir bu yana: salınıyorlar!..
Bir o taraf / bir bu tarafa yalpalıyorlar
Bir soğuyup, bir ısınan bu kalleş Ege havanın karmaşasında hastalanıyorlar
Kişiliklerini oradan buraya savuran politik çıkarların oynak zemininde debeleniyorlar
Midemde ince bir sızı misali, yoğun bir bulantı Derinden mi, derinden Yoksa biz de mi kapıyoruz şifayı?..
Yoksa, üstü kabuk bağlayan ülserim yeniden mi cesaretleniyor?..
Hayır kardeşlerim, hayır!..
Siyaset bu değil.
Siyaset bir geçim meşgalesi değil
Siyaset, Mustafa Kemal Atatürkün 6 OKundan kalkarak, Fettullah Hoca Efendinin dizinin dibine kadar uzanan bir ilkesizliğin adı değil
Siyaset, bu ülkenin sorunlarının çözümü için var.
Tartışmalar, ortaya çıkacak farklı çözümlerin birbirleri ile yarışarak, ülke yararına seyreltilebilmesi için var
Ama gelip görüyorum ki, siyaset, insanların gerçek niyetlerinin ve kimliklerinin ortalığa saçıldığı, katı atık kıvamda bir arenadan ibaret
Hayır, yurttaşlarım, hayır
Bu dalaşın içine dalmayacağız. Bu oynak Ege havasında grip olmayacağız!..
Siyaseti, gerçek bir öz/veri içinde kavrayacağız Onu ülkenin, adaletin, özgürlüklerin ve insanlığın savunulması yönündeki bir mücadele olarak ele alacağız
Siyasetin başına geçirilen çuvalı yırtıp atacak, onu kirli ilişkiler zinciri haline getirenlerden temizleyeceğiz; arıtacağız; arındıracağız
Bütün kirli ilişkileri ve çıkar hesaplı politika stratejilerini bir torbaya doldurup, torbanın ağzını sıkı sıkı bağlayacağız.
Ve sonra o torbayı özenle, dipsiz bir kuyuya sallandıracağız.
Evet, biliyoruz Karaladığımız bu satırları, bir bölüm okur, romantik bir heyecan dalgası olarak yorumlayacaktır
İdealizmin coşkusu içinde dile getirilmiş, ayağı yere basmayan hezeyanlar olarak değerlendirecektir
Ama hayır!..
Tam aksine, idealler önemlidir.
İdeallerini kaybetmiş olan insan, insanlığını tümüyle yitirmiş bir insandır.
İdealleri yaşama geçiren eylemdir önemli olan.
İşte bu yöndeki pratiğin akıllıca olması gerekir.
Hayallerden arınmış olması, ayaklarının yere basması, düşünülmüş/taşınılmış bir stratejinin eseri olması lazımdır.
İdealin kendisi ile [o ideali oluşturan özün mayası ve niteliği ile ] Onu hayatın pratiğine aktaran; [yani gerçekleştiren] akıl, bilgi, muhakeme ve tecrübe birikimini birbirinden ayırt etmek gerekir.
Birincisine egemen olan temel faktör, içinde yaşanılan toplumun iyi, güzel ve yüksek şeyler olarak ifade edilen en üst değerlerini sindirmek ve hayatın her kademesinde bu değerlerin savaşçısı olmak gibi bir ide yer almaktadır. Diğerinde ise, belirli bir hedefe doğru akıllıca yürüyen sağduyulu bir insanın ehliyeti mevcuttur
İşte gerçek insan, idealleri olan ve bu idealleri yaşamının pusulası olarak benimseyen Ancak, sözünü ettiğimiz bu pusulanın gösterdiği yöne doğru ilerlerken sağlam, sağduyulu ve istikrarlı adımlar atabilen bir kişidir.
Toplumumuzun özlediği kişi, işte bu bireydir.
Toplumsal sorumluluklarını üstlenmiş, bireyliğinin çıtasını yükseklerde tutan, kültürlü, erdemli, aklı başında ve duyarlı bir birey ve böyle bir insan!..