HATTI MÜDAFAA YOKTUR… SATHI MÜDAFAA VARDIR!..

 

 

Yaşanan siyasi gelişmeler, olağan olmaktan oldukça uzakta kaldı…

Demirel,

• Bu işin arkasında bir organizasyon var, diyor…

Baykal;

• Ortada darbeci bir muhalefet yok… Komplocu bir Hükümet var, diyor…

Eskinin ünlü İçişleri Bakanı Tantan;

• Süleymaniye’de Türk askerinin başına geçirilen çuval ile… Ankara’da bileklerine kelepçe geçirilen subaylar arasında büyük bir fark yoktur. TSK savunma halindedir. Türk milletine karşı bir program uygulanmaktadır, diyor…

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın baş raportörü olan zatı muhterem [açık açık];

• AKP kendi yargısını yaratmalıdır, diyebiliyor…

Sincan Ağır Ceza Mahkemesi başkanı;

• Hukuk dışı dinlemelerin ortaya çıkmasını sağlayabilmek amacı ile Telekomünikasyon merkezi için inceleme kararı veriyoruz; Adalet Bakanlığı bizim için müfettişler gönderiyor… Ama, Devlet’in en gizli odaları aranıyor… Kimsede “tık” yok, diyor…

Ve sonra da ilave ediyor:

• Bir çok hakim ve savcı hakkında yüzlerce şikayet var… Ancak, ivedilikle ve sadece bizim üzerimize geliniyor, diye isyan ediyor…

Evet… Bu gelişmeler olağan değildir…

Bu sözler boşuna edilmemektedir.

Ayrıca bu sözleri sokaktaki adam da etmemektedir.

Bir yanda ömrünü  politikaya vermiş, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış, darbeler görmüş, Zincirbozanlardan geçmiş siyaset ustaları var… Öte yanda, yine yıllarını siyaset içinde harmanlamış ana muhalefet partisinin lideri, bir diğer yanda polis şefi olarak ün yapmış, ömrü istihbarat iş ve işlemleri içinde geçmiş, içişleri bakanlığı yapmış ünlü bir Tantan…

Sonra “yandaş” yargının, yandaş yargı kurulmalıdır fetvası ve namuslu bir Cumhuriyet yargıcının hukuksuzluğa olan isyanı…

Öte yanda ise, basit bir kroki mesnet yapılarak günlerdir Devlet’in en gizli sırlarının hallaç pamuğu gibi atılması “vakıa”sı…

Evet… Bu bir “vakıa”dır!

Evet… Bu bir hukuk faciasıdır!

Evet… Bu Türkiye’de Anayasal düzenin, hukuka olan güvenin, yargı bağımsızlığının, özüne dokunulamaması gereken özgürlüklerin iğdiş edilmesi… Ve neredeyse kerpeten kullanılarak, çivisinin çıkartılması eylemidir!..

Türkiye’de her gün olağanüstü şeyler olmaktadır.

Türkiye, her gün biraz daha karanlık bir koridora doğru sürüklenmektedir.

Türkiye, her vurulan darbe sonrasında biraz daha emperyalizmin pençesine düşürülmekte… Ve azıcık daha taşeronluk işlevini üstlenmektedir!

Bu gidiş normal değildir… Olağan değildir!

Sapılan yolun sonu bu ülke için altından kalkılamaz risklerle doludur.

Türkiye Ortadoğu’nun ateş dolu karmaşası içine Batılı emperyalistlerin çıkarlarının karakolu olarak sürülmektedir.

Türkiye, Amerikan emperyalizminin menfaatleri doğrultusunda İran’a doğru kışkırtılmaktadır.

Türkiye, Kıbrıs politikası  ve Batı hudutlarının güvenliğini zedeleyecek politikalarının içine her gün biraz da itelenmektedir.

Bu sürüklenme, kışkırtılma ve itelenmelerin hiç birisinde Türkiye’nin bir çıkarı ya da savunma refleksi yer almamaktadır.

Türkiye’nin dış politikası, kendi çıkarları doğrultusunda değil; yabancıların stratejileri yönünde oluşturulmaktadır.

Türk dış politikasının bu yönde ve bu nitelikte oluşturulabilmesi için gerekli olan etkin güç ise, Türkiye’nin iç politikasını da dilediğini şekillendirebilmekte ve istediği ölçülere uygun olarak yapılandırabilmektedir…

Türkiye haritasının  [görünür] koordinatları, işte bu unsurlardan oluşmaktadır.

Türkiye’nin milli çıkarlarının savunulması ise, [zorunlu olarak] işte yine bu aynı koordinatlardan hareket edilerek örgütlenecek ve zafere ulaştırılacaktır!...

Çünkü, “hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır!..”

• Ve bu satıh da, bütün vatan toprağıdır!..

Önceki ve Sonraki Yazılar