DURMUŞ TUNA
GÜLEN CEMAATİ (FETÖ) İLE BİR ANIM...
Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili yaklaşık 6 yıl önce yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum.
Doğru Yol Partisi (DYP) iktidarında Sağlık Bakanlığı yapmış olan Rifat Serdaroğlu'nun Gerçek Gazetesi'nde yazıları yayınlanıyordu.
Bir yazısında, o zamanki adı Gülen Cemaati olan FETÖ oluşumunu eleştirmişti. Yazının bir yerinde FETÖ için benzetmede bulunmuş ve bazı cemaat mensupları için "Fethullah kırıntıları" ifadesine yer vermişti.
Bir gün gazetede oturuyorum. Bir polis soluk soluğa geldi ve "Rifat Serdaroğlu'nun iletişim bilgileri ve ulaşabileceğim telefonu lâzım." dedi.
Fethullah kırıntıları ifadesinden dolayı şikayet edildiğini öğrendim.
Görevli polise, telâşa gerek olmadığını ve sakin olmasını söyledim ama ne çare! Adam panik halinde. Sonra meseleyi öğrendim. Meğersem savcılıktan dosyanın geleli bir gün olmasına rağmen savcı bey arayıp, dosyanın akıbetini sormuş. Memur dosya kendisine yeni geldiği için de önemsememiş ve acil notunu görmemiş. 15-20 günlük dosyaların sırada beklediği hesap edilecek olursa durum vahimdi.
Tabii ki gecikmeden dolayı fırçayı da yemiş.
Nasıl olur da Gülen Cemaatine saygısızlık yapılan bir hazırlık dosyası bekletilirdi.
Ben de şaşırmıştım.
Bir günlük dosya, bir satır hakaret içerdiği düşünülen yazı ve geciktiği belirtilerek kopartılan yaygara.
Konu Gülen Cemaati olunca akan sular duruyordu. Şikayet eden; ogünün Gülen Cemaati şimdinin FETÖ terör örgütünün dernekleşmiş hali Söke İş Adamları Derneği (SİDER) idi. Savcı da Fethullah beslemesi ve kırıntısı olunca hakkımızda hüküm çabuk verilmek istenmişti.
Emekliliğini İzmir'de geçiren Rifat Serdaroğlu'nu arayıp, bilgi verdim. Polise istediği bilgileri vermemi istedi. Söke'ye avukatını göndereceğini ve kendisini savunacağını belirtti. Serdaroğlu sürekli cemaati eleştiriyordu ve Gülen Cemaatinin de en gözde dönemiydi. Her yazısından dolayı sıkıntı yaşıyordum ve bir gün yazılarını yayınlayamayacağımı söyledim.
Beni anlayışla karşıladı.
Nereden nereye!
Bir satır yazı için bile ifade verdiğimiz günlerden geldik bu günlere.
Şimdi ise; Fethullah beslemesi ve kırıntısı savcılar, hakimler, polisler ve de para transferini sağlayan işadamları tek tek yakalanıp cezaevine konuluyor.
Her zaman ne oldum değil, ne olacağım demeli.
Bu olayda bir başka detay ise; benzer bir yazı Söke Ekspres Gazetesinde yayınlanmıştı. O zaman Söke Ekspres Gazetesinde şimdi ise; Gerçek Gazetesinde yazıları yayınlanan Faruk Haksal Gülen Cemaatini eleştirmişti. O gazete için savcılığa şikayetçi olunmamıştı. Çünkü o gazetenin sahibinin oğlu SİDER üyesiydi.
Dernek Başkanına haber göndermiştim. "Sen git önce üyeniz olan gazeteye hesap sor" demiştim.
Bu restim bana pahalıya mâl oldu ve dernek başkanının bir emriyle cemaat üyeleri Gerçek Gazetesi aboneliklerini iptal ettiler.
Dernek başkanı bununla da kalmadı ve işyerinin matbaa işlerini benden alarak, SİDER üyesi o gazetenin matbaasına kaydırdı. Ekonomik olarak zarar görmem için ne uğraşmıştı.
Düşmez kalkmaz bir Allah.
Nereden nereye..