MUSTAFA AÇICI
ELİFKAF FIRKASI
Sıcak bir haziran günü. Bir bakıyorsunuz güneşin yakıcılığı, bir bakıyorsunuz her an fırtınaya dönüşecek gibi esen rüzgar. Gökyüzünde bulutlanmalar ve sonra fırtına öncesi sessizlik gibi bir ağırlık havada kol geziyor.
Çevreye verdiğimiz zararlardan dolayı iklimler değişirken, insanlar da değişiyor mu?
Kentleşme, küreselleşme, emek-sermaye çelişkisi derken, insani değerlerden olabildiğince uzaklaştık. İlk yitirdiğimiz değer VEFA oldu sanırım.
Yıllarca emek verdiğiniz, hatta bir dönem sırtınızda bile taşıdığınız insanların birazcık çıkarına dokunduysanız vay halinize...
Dahası demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü diyenlerin daha sona olduklarım görüyorsunuz.
Küçük çıkarları için yanar döner insanlarımızın çoğaldığı bir dönem sanki!
Barıştan, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, etnik kökeni farklı insanlarımızın kültürel haklarının çoğaltılmasından söz ederken, bir bakıyorsunuz KESK'in bir kısım yetkilileri karga tulumba gözaltına alınmakta, sorgulanmakta ve tutuklanmakta. Oysa yapıldığı iddia edilen ne, sivil demokrasi meçlisleri oluşturmak.
Ne var bunda?
Demokrasi, sivil örgütlenmeler olmadan olur mu? Olmaz... Ya da bir tarafta siyasi iktidar AKP barıştan söz ederken, siyasi iktidara bağlı olan güvenlik güçlerinin bu gözaltına alma, sindirme politikaları neyi ifade ediyor?
Tüm muhalif kesimleri susturmak mıdır asıl hedef? O zaman sırada kimler var? Muhalif barolar mı?
Meslek odaları mı, çağdaş dernekler mi, devrimci sendikalar mı?...
Geçmişten gelme bir deyim, ya da söz vardır. Birine kırk kere deli dersen deli olurmuş
Sayın Başbakan buradan yola çıkarak, sanırım AKPye (AK Parti) denilmesini istiyor ve demeyenleri edepsizlik1e suçluyor... Yani biz şimdi AKPye kırk kere AK Parti dersek AK mı olacak? Sayın başbakanın derdi bu mu? AKP demekte partilerini bir aşağılama, küçümseme ya da kişilik haklarına bir saldırı söz konusu değil ki. Parti tüzel kişi olduğuna göre ve partiyi adlandırırken kişilik haklarına bir saldırı olmadığı sürece istenilen kısaltma kullanılabilinir. Bunda bir yanlışlık yoktur.
Av. Osman K. abimizinde anımsattığı gibi AKPye ELIFKAF FIRKASI dersek adapsızlık mı olacak?
Sayın Başbakanının parti adı kısaltmalarında dil bilgisi öğretmeye kalkması yerine bu meseleleri dil bilimcilere bırakıp, ülkenin yoksul halkının nasıl evde oturmayıp çarşıya çıkıp büyük süpermarketlerde kredi kartı kullanmaksızın rahatça alış veriş yapabileceği hususlarında önlem almayı düşünmesi gerekmez mi?
Sayın yoksul halkım,
Evde oturma çarşıya çık, çıkarken de valizini hazırla, her an gözaltına alınabilirsin.
Ya demokrasi istediğin için, ya barış istediğin için, ya kredi kartım ödemediğin için, ya da edepsizlik yaptığın için! Ve kırk kere ELİFKAF FIRKASIna AK de, bak her yanın nasıl aydınlık oluyor, günlük gülistanlık oluyor...