E. TURGUT TEKİN
Destekleme primleri toprağın sulanmasına göre değişmeli
Geçenlerde yanıma Yüksek Ziraat Mühendisi bir çiftçi geldi. Söz pamuktan açıldı.
Diyor ki: Ben pamuğu derin kuyudan kendi imkanlarımla suluyorum. Dönümü 17.50 YTL.ye mal oluyor. Yılda dört kere su verdiğimi düşünürsek, bir dönümde 70.00 YTL. su parası veriyorum. Devlet Su İşlerinin kurduğu şebekeden sulayanlar, daha ucuza mal ediyorlar. Devlet, alt yapısını yaptığı alanlara daha az, altyapısını yapmadığı alanlara daha çok destekleme primi vermeli. Yoksa denge ve eşitlik sağlanamaz!..
Ben bir çiftçi çocuğu olmama rağmen çiftçi değilim. Neyin neye harcandığını da bilemem. Ama Yüksek Ziraat Mühendisi ve çiftçi olan bu kardeşlerimizin düşüncesini yabana atmadan üzerinde biraz olsun düşünmek gerekiyor. Hem sulama şebekeeniz yok ve hem de sulama şebekesi olanla aynı kefeye konup tartılmanız bence mantıklı değildir. Mantıklı olsa, zaten şikayetçi olunulmaz. Bence bu şikayet olumlu gerçeklere dayalıdır. Benim tarlamın kıyısından DSİ sulama kanalı geçiyor, ben ucuza suluyorum. Diğer vatandaşımın tarlasından kanal manal geçmiyor, kendi imkanları ile derin kuyu açmış, çok pahalıya suluyor ve benimle aynı oranda destekleme primi alıyor. Bu akla ve mantığa uygun olmayan bir davranış değil mi? Birini sulama ile destekliyorsun, diğerini sulama ile desteklemiyorsun ve aynı primi veriyorsun. İşte bu beni düşündürüyor. Ya sizler neleer düşünüyorsunuz? Uygulama hakça mı, yoksa adil değil mi?
Bence devlet sulama sulama şebekesini yaptığı alanlara ve zamanında bol su verdiği alanlara destekleme primi vermesin. Sulama şebekesi yapmadığı, kendi haline bıraktığı alanlara destekleme primi versin. Ama, sulama şebekesi yaptırdığı alanları da susuz bırakmasın. Adil olan budur. Söke Ovasının yarısı, yıllardır şebeke suyundan yararlanırken, yarısı ise bu şebeke suyundan yoksundur. Kendi olanakları ile yeraltı suyunu kullanmaktadır. Ama prim almaya gelince hepsi aynı primi alır. Oysa şebeke suyundan yararlanmıyanların günahı nedir? Daha özverili, daha çok emek vermiş olanların mıdır?
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM) Destekleme Primlerini dağıtırken veya düzenlerken bu durumu göz önüne almalı. Primleri bu kriterler üzerinden değerlendirmeli. Bunu yapmadan herkese aynı prim uygulamak bence adil değildir.
Hangi ürünlere destekleme primleri ödeniyor? Kısaca onları da tanıtmakta yararlar vardır. Genelde endüstri bitkileri üreten çiftçilerimiz bu primlerden yararlanıyorlar. Başlıcaları şunlardır:
1- Kütlü Pamuk: Sanayinin lokomotif bitkisidir. Liflerinden teksitil, ecza, barut gibi ürünler elde edilir. Dünyanın hemen hemen heryerinde pamuklu dokumalar kullanılır. Beşikten mezara kadar, giysilerimizin çoğunluğu bu ürünlere bağlıdır. Çekirdeğinden ise, yağ çıkarılır. Küspesi ise besicilikte kullanılan çok yararlı bir besin maddesidir. İşte bundan dolayı, kütlü pamuk değerli bir üründür. İnsanların bu ürün olmadan yaşamaları mümkün olsa da, zordur.
2- Yağlık Ayçiçeği: Ülkemiz, bir dönem nebati yağ ve margarin sıkıntısı yaşadı. Romanya ve Bulgaristandan nebati yağ ithal ettik. Margarin sıkıntısı yaşadık. Devlet, yağlı tohumları özendirmek için pirim kapsamına aldı ve destekledi. Özellikle Trakyada, Trakya Birlik tarafından organize edilen bu bitki ülkemizin birçok alanlarına yayıldı. Sökede bile birçok alanlarına yayıldı. Sökede bile birhayli eken vardı. Bu yıl kuraklıktan dolayı, ikinci ürün olarak ekenler var mı, yok mu bilmem.
3- Soya Faselyesi: Soya Fasulyesi, çok yararlı bir bitkidir. Yağ ve protein içeren bu ürün çok zengin bir yağ hammaddesidir. Özellikle Samsun yöresinde denenen bu ürün oldukça olumlu sonuçlar vermiş, özendirmek için destekleme primleri kapsamına alınmıştır. Günden güne üretimi artmaktadır.
4- Mısır: Mısır zaten bizde klasik ürünlerimizdendir. Anadolunun çok yerinde mısır ekmeklik olarak tüketilir. Ama destekleme kapsamına giren mısır tanesi mısırözü ve yağ sanayinde kullanılır. Tavukçuluğun temelinde mısır ve ondan üretilen proteinli yemler vardır. Diğer prime esas alınan bir bitki de ülkemiz için yeni olan kanolardır. Bu bitkiden sanıyorum, biodizel yapılmaktadır. Mazot tüketiminde dışa bağlı olmaktan kurtulmak için bu bitki özendirilmiştir.
Aslında destekleme primleri başka ürünlere de uygun ölçüde, yerine ve üreticiye tanınan imkanlar ölçüsünde uygulanırsa daha çok adaletli olur. Bizden yazması, politikacılardan ve üreticilerden ortaya konması gerekir. Ama ne yazık ki biz yazıyor, biz okuyoruz. Bu da bizim gazetemizin sayfalarını doldurmaktan öteye gitmiyor. İşte, yine yazdık. Kim okur, kim ciddiye alır da, Yahu bu doğru mu, biz adamların ayağına su götürmüşüz, ona da aynı primi veriyoruz, kendi iimkanları ile ayakta durmaya çalışan, tarlasını derin kuyusundan sulayana da aynı destekleme primi ödüyoruz sizce doğru mu?