ACEMİ SENARİSTLER…

 

 

Siyaset, kitaplardaki teorik kılıflarından silkinip, çıktı ve günümüzün pratiğini adeta abluka altına aldı…

Mili güç birliği, ulusal cephe ve emperyalizme karşı ortak mücadele gibi kavramlar artık dar kapsamlı bilimsel seminerlerin konusu olmayı gerilerinde bırakarak, geleceğimizi aydınlatan somut gerçekler halini aldı…

Bir bakıyorsunuz bir televizyon kanalına Hüsamettin Cindoruk şöyle konuşuyor:

Askeri tenkit başkadır; tahkir başkadır… Darbe sadece Birinci Ordu ile olmaz. Darbenin provası da olmaz… Keşke biraz daha iyi bir senarist bulsalardı. Siyaset bu kadar düzeysiz hale gelmezdi…

Atar mısınız bu sözlerin altına imzanızı?.. Atarsınız…

Öte yandan Yargıtay Başkanımız;

Ateş bacayı sardı, diyebilmekte ve tüm yurtsever insanlarımızı uyarmaktadır…

Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Genelkurmay Başkanımız… Hepsi, herkes hep bir ağızdan feryat etmektedir.

Tehlikenin büyüklüğünü, yakınlığını ve güncelliğini [özenle] gündeme taşımaktadır.

Yılların eskitemediği  “bir bilen”imiz ise, daha ağır, daha anlamlı ve daha uyarıcı konuşmaktadır;

Bunların arkasında bazı güçler olmasa, bu işleri yapamazlar!..

Evet, saçını  Türk siyaseti içinde ağırtmış, emperyalizmle kol kola yürümenin tüm sahnelerinde şahsen rol almış deneyimli bir siyaset adamı olarak Süleyman Demirel böyle konuşabilmektedir…

Öte yanda Türkiye’yi bölme girişimleri Anayasa Mahkemesi’nin hukuk duvarına tökezlemiş olan ayrılıkçı akımın çok alkış alan bir belediye başkanı, Türkiye’yi yönetenlere meydanlarda alenen sövebilmekte ve hiç utanıp/sıkılmadan;

As… git, diyebilmektedir!..

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne sövenler ellerini kollarına sallaya sallaya “açılım ortaklığı”nın tarafı olmayı sürdürebilmekte… Öte yanda teröristlerle yıllardır silahlı mücadele yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin generalleri, albayları, yarbayları, Hüsamettin Cindoruk’un deyimi ile, “acemi senaristler” eli ile tahkir edilmektedir…

Emperyalizmin “Taraf”ı, Hoca Efendi’nin Samanyolu ile kol/kola girmiş… Her Allahın günü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmakta, yeni yeni senaryolarla halkın moralini sıfırlamaya ve onun bağrından çıkmış ordumuzun mücadele yeteneğini yıpratmaya çalışmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonel yeteneği zaafa uğratılırsa, bu olgu kimin işine yarayacaktır?..

Sorunun yanıtı  basittir:

Doğal olarak, Türkiye’nin düşmanlarının…

Peki, Türk Silahlı  Kuvvetleri’ni zaafa uğratmaya çalışanlar kimlerdir?

Bu sorunun yanıtı  da zor değildir…

O zaman, bu güçler Türkiye’nin dostu mudur?. Düşmanı mıdır?..

İşte bu son sorunun doğru cevabı, Türkiye’yi bu karanlık dehlizden çıkartacak olan anahtarın ta kendisidir.  

Önceki ve Sonraki Yazılar