FARUK HAKSAL
CAN SIKINTISININ DEĞERİNİ BİLELİM
Şu şöyle demiş, bu böyle demişin gölgesinde düşünce üretmekten oldum olası kaçınmışımdır
Ancak, çevremde görüp izlediğimi bir şikâyet üzerine ister istemez, Albert Camusunun bir sözünü anmak durumunda kaldım.
Şöyle diyor ünlü düşünür:
Çağdaş insanın en büyük hazinesi can sıkıntısıdır Çünkü can sıkıntısı, insanın potansiyel enerjisinin en belirgin kaynağıdır. Can sıkıntımızı gözümüzün bebeği gibi koruyup, besleyelim!..
Evet, gerçekten olağanüstü ince ve derin bir düşünce
Soruyorsunuz arkadaşınıza, tanıdığınıza ya komşunuza;
Niye kahve köşelerinde pinekleyip, gözünü televizyon denen illetten ayıramıyorsun?..
Aldığız yanıt hemen hemen aynıdır:
Ne yapacaksın, can sıkıntısı
Yaşamını, ev işlerinin üzerine örtüp, karartmış Boş zamanı olmayan aylak ev kadınına soruyorsunuz aynı soruyu.
Yanıt yukarıdakinin aynısının/tıpkısı bir fotokopi;
Ne yaparsınız?.. Can sıkıntısı!..
İnsanların niçin canları sıkılır meselesi ayrı bir sorunsal Şimdilik geçiyoruz.
Yazımızın konusu, can sıkıntısının kendisi Yani değeri, kıymeti, cevheri ve yarattığı enerji
Albert Camus, bu değeri, en büyük hazinemiz olarak tanımlıyor.
Bakırköy Akıl Hastanesinin ana kapı girişinde ünlü ressam Rodinin yarattığı Düşünen Adam heykelinin altında da,
En değerli hazinemiz aklımızdır, diye yazıyor
Demek ki, öncelikle Düşünen Adamı akıl hastanelerinin bahçelerini betimlemekten kurtarıp, yaşamımızın düsturu yapmakla işe başlayacağız
Hemen ardından da, o adamı, kendi içimizde yeniden yaratıp, ürettiğimiz düşünceleri toplumun yararına arz edeceğiz.
Rasyonel düşüncenin, yani aydınlanmanın ışığını toplum katmanlarına yayma mücadelesinin bir neferi olarak özveri ile çalışacak, didinecek ve aklın yolu düzleminde bir araya gelecek ve örgütleneceğiz
Hiçbir kişiyi, hiçbir gönlü ve hiçbir değerimizi zayi etmeden itina ile biriktirecek, bu yolda ilerlerken sorumsuz bir mirasyedi tavrına düşmekten sakınacağız.
Cumhuriyetimiz temel esasları, hukuk devleti, halkçılık, tam bağımsızlık ve emeğe dayalı bir toplumun yeniden inşası için, tarumar edilen Milli Devletimizin yeniden kurulması için, bu ilkeler etrafından birleşen insanlarımızla bir cephe oluşturacağız
Bu cepheyi, emperyalizmin ve ülkemiz içinde suyun başına çöreklenmiş işbirlikçilerinin önüne koyacağız: bentlerimizi, sınırlarımızı oluşturacak, bu ilke ve esasların karşısında yer alanları sözünü ettiğimiz kırmızı-çizgilerin gerisine iteleyeceğiz
Ve o zaman bir de bakıp, göreceğiz ki.. Ne can sıkıntımız kalmış, ne küçük burjuva hastalıklarımız ve ne de dedikodu, çekiştirme, kuyu kazma ve benzeri rahatsızlıklarımız
Çünkü can sıkıntısı, emeğe dönüştürüldüğünde yaratının içinde erir Ve başarı ve zaferi doğurur
Deneyin bakın!..