FARUK HAKSAL
BORUN PAZARINI KAÇIRMAK ÜZERİNE
Bor, şirin bir kasabamız
Ancak Türk kültürüne, şirinlikten öte armağan ettiği meşhur bir deyim mevcut
Borda kurulan Pazar, Türkiyenin hiçbir ilinde ya da ilçesinde kurulan Pazarlarına benzemez
Çünkü sözünü ettiğimiz deyimde hiç kimse Borun pazarına yetişemez
Borun pazarı her zaman yetişilemeyen ve kaçırılan bir Pazar olarak yinelenip durur.
Borun yanı/başında bir de Niğde vilayetimiz vardır.
Borun pazarını kaçıranlara yapılan tavsiye meşhurdur, bilirsiniz:
Geçti Borun pazarı Sür eşeğini Niğdeye!..
Niğdenin pazarı iyi midir?... Kötü müdür?.. Bu konuda bir bilgimiz yok. Ama, Borun pazarını kaçırıp, eşek sırtında Niğdeye ulaşan bir yurttaşımız, akşam pazarına yetişebilir mi?.. Bundan şüpheliyiz.
Ama emin olduğumuz şey, Borun pazarının geçtiği Ve eğer Niğdeye de yetişilemeyecekse, o haftanın mutfağının boş geçeceğidir
İnsanoğlu her ortamda, her mecliste ve her dönemde haddini bilmelidir.
Eline kalemi aldığında kendisini Harun sanmamalıdır.
Şu dernekmiş / bu sendikaymış; şu partiymiş ya da öteki kuruluşmuş Bütün bu oluşumlara özen, itina ve saygı göstermelidir.
Bilmelidir ki, halkın bağrında tomurcuklanan bu oluşumlar, emek isteyen, uzlaşma gerektiren, olgunlukla büyüyen Ama bencillikle küçülen en değerli yaratılarımızdır
Demokratik kitle örgütleri, dümen suyunda ağır aksak yürümeye çalıştığımız demokrasimizin vazgeçilemez, ertelenemez ve tarihin çöplüğüne doğru asla sürüklenemez nitelikteki halk örgütleridir
Bu örgütleri gözümüzün bebeği gibi korumamız ve güçlenmelerine omuz vermemiz gerekirken, bunlardan yanay[mış] gibi görünmeye çalışarak, bencil çıkar hesaplarımızın doğrultusunda bu kuruluşları birbirine düşürecek entrikaların peşinde koşmak ne insanlığa sığar, ne siyaset ahlakına ve ne de Borun pazarına yetişmeye
Ne olur sonunda?..
Borun pazarı kaçırılır Ve eşeğin yönü Niğdeye çevrilir!..
Peki Niğdenin pazarına yetişilebilecek midir?
Çok şüpheli!...
Ayrıca, yazı yazmak için gerçeğin potasından ayrılmamak gerekir.
Bulunmadığınız bir toplantının gerçekleşmeyen bir olayını, fısıltı gazetesinin jurnallerine dayanarak yazmaya kalkışırsanız, işte böyle Borun pazarını kaçırırsınız!
Olayın içinde bulunacaksınız.
Bu da yetmez Olayın öncesini ve sonrasını bileceksiniz
Bu da yetmez İnsanların ne yapmak istediklerini, neyi niçin ve nasıl söylediklerini duyup, anlayacak [ve de en önemlisi] kavrayacaksınız
Ondan sonra oturup, anladığınızı, gerçeğin üzerine bina edeceksiniz
Ve işte ancak o zaman da [belki] Borun pazarına yetişeceksiniz
Yoksa, ne dernekler, ne belediyeler, ne insanlar ve ne de ideallerin bir anlamı kalmaz!..
Toplum içinde siyaset yapan insanların belirli idealleri olmalıdır.
Beli bükülemeyecek belirli ilkeleri, özgün düşünceleri ve sapa/sağlam bir kişilikleri
Eğer bunlar yoksa, ya da belirli ölçüde eksikse, o insan hiçbir zaman pazara çıkmamalı
O Pazar senin/ bu Pazar benim sürüklenip durmamalı!..