YILMAZ ÖLMEZ
YILMAZ ÖLMEZ İLE GÜNDEME DAİR
DEMİŞTİMDEMEK İSTEMİYORUM AMABU KAVŞAKLARDA ÖNLEM ALINMAZSA DAHA ÇOK TRAFİK KAZASI MEYDANA GELİR DEMİŞTİM!
KREDİ KARTLARI, PROTESTOLU SENET VE KARŞILIKSIZ ÇEKTE PATLAMA YAŞANDIBU GERÇEĞİ CESUR YÜREK SAYIN BALÇIK DİLE GETİRDİ, TÜM DİKKATLER BALÇIKIN BASIN AÇIKLAMASINA ÇEVRİLDİ.
Demiştim demek istemiyorum ama hala önlem alınmayan Ağaçlı kavşağında bir kez daha trafik kazası meydana geldi, 3 kişi yaralandı. (buraya sinyalizasyon şart demiştim)
Demiştim demek istemiyorum ama Söke-Bodrum karayolu üzerinde bulunan Sarıkemer Beldesi kavşağında meydana gelen trafik kazasında 3 kişi daha yaralandı.(buraya acilen sinyalizasyon şart demiştim)
Demiştim demek istemiyorum ama Çineyi ikiye bölen Aydın-Muğla transit geçiş yolunda bir trafik kazası daha meydana geldi, 1 bayan yaşamını yitirdi. (kavşaklarda sinyalizasyon sistemi olmadığı için karayolu yarış pistine dönüştü demiştim)
Demiştim ki, bu kavşaklarda sinyalizasyon yok, o nedenle de araçlar hızlarını kesmiyorlar ve kavşaklara kontrolsüz giriyorlar, hal böyle olunca da kazaların ardı arkası kesilmiyor.
Peki; Sen bunları demiştin ama karayolları ne diyor? diyenler olabilir.
Karayolları, elimizde sinyalizasyon direği kalmadı. diyor. Yani birkaç ay daha dişinizi sıkın. diyor.
Bu açıklama aklıma pasaport krizini getirdi! İhaleye çıkılmadığı için elde pasaport kalmayınca birçok insan yurtdışı seyahatlerini, işlerini ertelemek, yada iptal etmek zorunda kalmıştı.
Aynı durum sinyalizasyon direkleri içinde söz konusu! Yani siz karayollarında dubleyol çalışması yapıyorsunuz, bununla birlikte yeni sinyalizasyon direklerine ihtiyaç duyulacağını göz ardı ederek, şimdi de çıkıp, Sinyalizasyon direği yok diyerekten, sürücüleri kaderine terk ediyorsunuz.
Aklıma ne geliyor biliyor musunuz? AK Parti Hükümeti kadrolaşmaya gideceğim diyerekten işin ehli olmayan müdürleri mi acaba göreve getiriyor? Aksi halde böylesine önemli konularda nasıl oluyor da zamanında ihaleye çıkılmıyor ve insanların hayatı ve seyahat özgürlüğü riske atılıyor?
Anlamak mümkün değil!
AĞZINA SAĞLIK SAYIN BALÇIK!
Türkiye gündemi bir türlü Suriye ekseninden çıkamıyor. Bu nedenle de Türkiyenin gerçek gündem maddeleri hep gerilere itiliyor. Tıpkı ekonomi ve işsizlikte olduğu gibi.Demiştim demek istemiyorum ama son bir yıldır sürekli tarımın kötü gidişi, bozuk ekonomi ve işsizliğe ısrarla vurgu yapıyorum. Çünkü masa başı habercilik yapmadığım ve halkın arasında olduğum için piyasaları bire bir gözlemleme olanağı buluyorum. AK Parti Hükümeti ülkeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışsa da, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu kötü gidiş karşısında hiç oralı olmasa da, Türkiye gerçeğini ortaya seren gür ve cesur ses Sökeden yükseldi.
Söke Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiyenin ticari ve ekonomi gerçeğini rakamlarla orta koydu, tüm dikkatler Sökeden yükselen bu sese çevrildi.
Balçıkın rakamsal açıklamalarının Flaş haber Merkezi bünyesinde yayın hayatını sürdüren, www.aydinnet.tv internet TV ve bağlı bulunduğumuz Gazete ve TV ekranlarında yer alması ve yine aracılığımızla sosyal paylaşım sitelerinde haberin paylaşılması, yorumları da beraberinde getirdi.
Peki; ne demişti Sayın Balçık, 2012 yılı 2011 yılına göre bizim açımızdan hiç verimli geçmiyor, bunu ilk 7 aylık rakamlardan rahatlıkla görebiliriz. Özellikle protestolu senet sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14lük bir artış var. Ama bunu miktara vurduğumuzda, yani senetlerin miktarına kaç paradır diye baktığımızda yüzde 35 artmıştır. Bu çok ciddi bir artış. Bununla birlikte karşılıksız çek sayısında yüzde 90lar oranında bir artış var. Bunlar bizleri, ticareti çok kaygılandıran gelişmeler şu anda. Yine aynı şekilde kredi ve kredi kartını ödeyemeyen insan sayısı ise ilk 7 ayda 580 bin kişiyi buldu. Geçen yılın tamamına bakıldığında bu rakamın 530 bin kişidir. Ancak bu yılın sadece 7 ayında 580 bin kişiye ulaşmış bunuyoruz. Bunlar kaygı veren gelişmelerdir.
Evet; Türkiyede binlerce insan 5 yıl öncesine kadar tüketici kredileri ve kredi kartı ekseninde çarkını döndürmeye çalışıyordu. Aslında krediler yatırım amaçlı değil, borcu borçla çevirme adına kullanılıyordu.
Nereye kadar?
5 yıl öncesine kadar!
Peki, ne oldu?
Çarkın dişlileri kırıldı!
Neden?
Borçlar birbiri üzerine bindiği için.
Sonuç?
Dağılan yuvalar, yok pahasına elden giden tarla, bahçe, ev, traktör otomobil vs.vs.
Fakat birileri bana diyor ki! Yılmaz Ölmez bu insanlara zorla kart veren mi oldu?
Devletin denetleme mekanizması zamanda devreye girmediği için, yani Bankacılık Denetleme Üst Kurulu zamanında bankalara müdahale etmediği için piyasalar kredi kartı çöplüğüne döndü. Çünkü bir bankadan kredi kartı alan vatandaş, bu kartın içini boşaltıp, diğer bankanın icraya düşmüş borcunu kapatma yoluna gitti. Daha doğrusu borç kapanmadı, hep ötelendi.
Şayet son 2 yıldan bu yana olduğu gibi, Bankacılık Denetleme Üst Kurulu 8 yıl önce yapılanmış olsaydı, bankalarda gelişi güzel kart dağıtmamış, cüzdanlar da kart çöplüğüne dönüşmemiş olurdu. Sonuç olarak ta vatandaşımız Sayın Balçıkın dikkat çektiği gibi kredi kartı belası ile bu denli uğraşmamış olurdu.
Demiştim demek istemiyorum ama bu gidişle ekonominin daha da kötüye gideceği aşikâr. Zira üreten değil tüketen toplum olduk, üretirken de zarar ettik. Örmek mi, tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi. Daha önceki yazılarımda vurguladığım gibi, mazot, gübre, zirai ilaç gibi temel girdi kalemleri sürekli yükseliyor, besicilikte Angus ve saman ithal edilerek sektörün ateşi düşürülmeye çalışılıyor, fakat olması gereken destekleme miktarlarını bu geçiş sürecinde yükseltmek Hükümetin bir türlü aklına gelmiyor.