YENİ ALKOL YASASI

 

Yine olan oldu, hükümet gece yarılarında çıkardığı yeni alkol yasası ile park, bahçe, sahil ve piknik alanlarında içki içene 10 bin TL’den, 500 bin TL’ye kadar para cezası öngördü.

Alkol satışını 22.00’den sonra yasaklayan düzenleme ise, alkollü içkilerin sadece restaurant, bar ve meyhanede tüketileceğini hükme bağlıyor. Park ve piknik alanlarında içki içilmesi yönetmelikle yasaklanıyor. Yasağa uymayanlara ağır para cezaları getiriliyor. Cezada yetkili kişi, mahalin mülki amiri! İki denetimlerini mülki amirliğe bağlı kolluk kuvvetleri yapacak.

Sanki Türkiye’deki herkes alkolik. AK Parti iktidarı on yıldır azar azar, adım adım, bazen de ara vererek bir yerlere geldi. “Ufacık çocukların sarı bülbül, leyli ven nehar olmasını istemiyoruz” Yani “Gece gündüz kafa kıyak dolaşan nesil istemiyoruz” deniyor.

Oysa Avrupa’da belki de dünyada en az içki tüketilen ülke Türkiye. Kişi başına tüketilen içki 1.4 litre. Avrupa ülkelerinde kişi başına tüketilen içki ise ortalama 15 lt. Gençlerde içki tüketimi ise, en az Türkiye’de.

O zaman iktidarın niyeti başka... Bu tür yasaklamalarla kendilerini dindar gösteriyorlar. İnsanlar sadece şekilcilikle müslüman oluyor mu? “Sen şunu yapma/çocuklar bizim istediğimiz gibi yetişsin/şunu iç, bunu içme/şuna karışma”gördüğümüz ve bildiğiniz gibi buyruklar arka arkaya geliyor.

Mesele sağlıksa, çok şükür sağlık sektöründe bir sorun yok. Yoksa insan hakları titizlikle mi korunuyor. Veya gençlerin üzerine ısrarla gitmek yanlış sonuçlar doğurmaz mı?

Gençler inadına tersini yapmazlar mı?

Nitekim geçtiğimiz günlerde Ankara-Kurtuluş Metro İstasyonunda son günlerde yapılan anonslar gençleri çileden çıkarmış olacak ki, metro girişinde inadına öpüşmeye başladılar.

Gençlere yönelik anonslar şöyleydi: “Sayın yolcularımız lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz”

Gençlerin metronun önünde toplandığını gören çevik kuvvet onları dağıtmaya çalışırken, orada hazır bulunan başka bir gurup tekbir getirerek diğer gruba saldırmaya başlıyor.

Bunların hiçbiri hoş görüntüler değil. Hiç gereği yokken sürekli anons yapıldığı için tahrik olan bir grup genç öpüşmeye başlıyor. Karşı gruptakiler ise hem tekbir getiriyor, hem de diğer topluluğun üzerine yürüyor.

Kısacası, “Mahalle baskısı!” sonunda polisiye bir olay haline geliyor. Gençler polise, “Hayat biçimime karışma” der gibi bir davranış sergiliyor.

İnsanlar oldum olası yasaklara karşıdır. Bu yüzden direnmektedir. Dikkat ettiyseniz Türkiye’de yasakların sayısı günden güne artıyor. Bilindiği gibi bugün kısmen sigara, ertesi gün alkollüiçecekler, hiç belli olmaz öbür gün sakal, ilerleyen günlerde kıyafetler gündeme gelebilir. Mesela açık giyinme yasak olabilir. Alkollü içki temelli yasak olabilir. Aklıma daha çok şey geliyor, ama içimden bir şey yazmak gelmiyor.

En iyisi mi, biraz sabırlı olalım ve ileride nelerin olabileceğini bekleyip görelim.

Ancak samimi olarak ifade edeyim, yeni alkol yasası beni şimdiden düşündürmeye başladı. Turistik bir bölgede yaşıyoruz. Mevcut yasaya göre, piknik alanlarında ve sahil kesimlerinde açıkta alkollü içki içilemeyeceğine göre, mesela Davutlar Milli Parkı, Sevgi Plajı, bölgedeki 5 yıldızlı turistik otellerin bahçeleri, Kuşadası’ndaki tüm turistik tesislerin açık alanlarında yerli ve yabancı turistler nasıl ağırlanacak? Alkol satışında kısıtlamalar olursa, bölge esnafı bundan büyük zarar görmez mi? Turizm sektörü bu yasaklamalardan olumsuz şekilde etkilenmez mi?

TÜRKİYE CARİ İŞLEMLER AÇIĞINDA REKOR KIRDI

Cari işlem açığı nedir? Neden meydana gelir? İlk önce onu anlatayım.

Cari açık ülkemizde genellikle ihracat ile ithalat arasındaki farktan meydana gelir. Mesela ülkemizde genellikle ithalat 250 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, ihracatımız 125-130 milyar dolar civarında olur. Kısacası meydana gelen dış ticaret açığı, cari açığa neden oluyor. İhraç ürünlerimizin ancak %25’i yerli ürün, diğer bölümü ithalat yoluyla ülkemize giren yarı mamul mallar yeniden yurt dışına ihraç ediliyor. Bu dengesiz ekonomik model yüzünden Türkiye tam bir ithalat cenneti olup çıktı. Sonuçları mı? Şöyle;

Türkiye AK Parti iktidara gelmeden, yani 80 yıl içinde 44 milyar dolar cari açık verdi. 10 yıllık AK Parti iktidarında verilen cari açık miktarı ise tam 350 milyar dolar.

Türkiye, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında cari işlemler açığında dünyada 41. sırada yer alıyordu. Ancak yıllar içinde cari açık hızla yükselmeye başladı. 2011 yılında en fazla cari açık veren dünyanın ikinci ülkesi olduk.

Şu anda Türkiye, izlediği ekonomi modeli yüzünden dünyada milli gelire göre en yüksek cari açık veren bir ülke.

10 yılda verilen cari açık 80 yılda verilen açığın tam 8 katı olduğunu unutmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar