İSMAİL VERGİLİ
TÜRK- ERMENİ İLİŞKİLERİ
Sevgili okurlarım, 22 Ocak 2015 Perşembe günü EM TV televizyonunda saat 19 haberlerini izlerken, Ermeni olduklarını söyleyen bir gurup insan Türk Bayrağını yakıp Türkiye Cumhuriyetini sözde “Ermeni soy kırımı” ile suçlayarak eylem yaptılar. Bu gösteriler yeni değildir. Ermeni Taşnak Partisinin eylemleridir. 1975-1985 yılları arasında dünyanın çeşitli ülkelerinde aklımda kaldığı kadarıyla, 38 den fazla büyük elçimiz ve ateşe görevlilerimizi öldürdüler. Bu eylemlerle, Dünya Kamu Oyunu kandırarak, yanlarına çekmek istemektedirler. Bu çabalarıyla da, hayli yol aldılar. Avrupa’nın birçok ülkeleri parlamentolarından Türkler, “Ermeni soy kırımı” yapmıştır diye yasalar çıkarmışlardır. Burada bir açıklama yapacağım: “Tarih”, gerçekleri yazan bir bilim dalıdır. Yalanla, iftira ile tarih yazılmaz. Ermeniler, Türleri yalanla ve iftira ile suçlamaktadırlar. Oysa Ermenistan’ın ilk başbakanı Hovannes (Hovanes) Katchaznounı (Kaçaznuni) tarihi gerçekleri şöyle açıklar: “1915 yılı ve sonrası olaylarda Ermeniler maalesef bazı Avrupa’nın emperyalist ülkelerinin kışkırtmasına gelmiştir. Bin yıldır aynı topraklarda yaşayan komşusu olan Türkleri, Ermeniler maalesef arkadan vurmuşlardır. Türkler, doğal olarak vatanlarını savunmuşlardır…” Der.
Sevgili okurlarım, Anadolu’da bir söz vardır: “Haylamasını bilmeyen çoban, sürüye kurdu kendisi davet edermiş.” Derler. Ülkeyi yöneten yöneticiler, milletinin (halkının) özgürlüğüne, bağımsızlığına ve kutsal değerlerine sahip çıkmayı bilmezse, elin adamı gelir, ülkeni parçalar. Seni köleleştirip, yönetir. Bugün ülkemizin üzerinde oynanan oyunlar maalesef budur. Güneydoğuyu Kürtlere, Doğu Anadolu’yu Ermenilere, yarında İzmir’, İstanbul’ Yunanlılara verelim de Bizans’ı diriltsin. Peki ya biz nereye gidelim? Orta Asya’ya mı? Acaba Orta Asya bizi kabul edecek mi?
***
Sevgili okurlarım, bugünkü yurdumuz olan Trakya ve Anadolu topraklarını bize vatan olarak bırakmak için, dedelerimiz canlarını boşuna mı verdiler? Dedem ve dayım (baba- oğul) ikisi birden Sarıkamış’ta şehit oldular. Bir dayım da Sakarya Savaşında şehit olmuştur.
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğrunda ölen var ise vatandır.”
Dedem ve dayılarım boşuna mı öldüler? Bu toprakları geride kalanlarına vatan olarak bırakmak için öldüler. Vatan, anadır, vatan namustur. Uğrunda ölünürde, vazgeçilemez…
Ülkeyi yönetenler bu gerçeği iyi bilmelidir. Kanun çıkarılarak toprak satılmaz. Türk Milletinin gelecekte mutluluğa ulaşması için referans, sadece Atatürk’ün düşünce ve ilkeleri olmalıdır. Atatürk, boşuna mı demiştir? “Yurtta barış, Dünyada barış.” “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Diye. Osmanlıcalık gibi başka bir referans aramak, vatana ihanettir…
***
Ermeniler, 1915 yılı ve sonrasında Türkler bize soy kırımı yaptı diye tarihi gerçekleri saptırarak iftira ederek, dünyayı kandırmaya ve inandırmaya çalışmaktadırlar. Bunda da hayli başarı kazandılar. Birçok Avrupa ülkeleri Türkiye’yi suçlayan yasalar çıkarmışlardır. Bizim kendini aydın sanan bazı liboş ve aklı evvel yazarlarımız, Bu soy kırımı nedeniyle Ermenilerden özür dileyelim diye kampanya yapmışlardı. Hatta bir yazarımızda, yazdığı bir kitapta Türkler, 1 milyon Ermeni’yi katletmiştir diye yazmıştı. Bu nedenle de o yazarımıza Avrupa “Nobel ödülü” verilmişti. Ben bir Türk yurttaşı olarak bu ödülden gurur duyamıyorum.
***
Sevgili okurlarım, eğer bu soy kırım yalanı, Dünya kamuoyunca kabul görürse, işte o zaman Türkiye zor duruma düşer. Uluslar Arası Adalet Divanı, Türkiye’yi cezalandıracaktır. Bu ceza sonucu olarak ta, Türkiye Cumhuriyeti, Ermenistan’a toprak tazminatı ödeyecektir. Ermenistan anayasasında doğu illerimizden Kars, Ardahan, Artvin, Erzurum, Ağrı, Van, Bitlis, Siirt, Muş ve daha birçok illerimiz, Ermeni toprağı olarak gösteriliyor.
***
Ey! Türk Milleti, kendini inkâr ederek, bu acı sonu kabul edip, sineye çekecek misin? Yoksa buna şiddetle karşı çıkıp, asaletini mi ortaya koyacaksın? Burada ben Türk’üm diyebilen her Türk yurttaşı, şapkasını çıkarıp önüne koyup, çok iyi düşünmelidir. Sonra, eyvah demenin ve pişman olmanın bir anlamı kalmaz… Taş serttir. Başını vurursan, kafan kırılır…
***
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, neden hapis olmuştu? İsviçre’de “Ermeni soy kırımı” tarihi bir yalandır demişti. İsviçre’nin bu konuda çıkarttığı kanunu yere atıp çiğnemişti. Bu nedenle de İsviçre, Doğu Perinçek’i yargılamış cezalandırmıştı. Perinçek, Türkiye’ye gelince de, “Ergenekon” davası ile suçlanarak Silivri zindanına atılmıştı. Bana göre Türkiye, iktidarı ve muhalefeti ile birlikte, İsviçre’de Doğu Perinçek’in yanında olmalıydı. Ulusal davaya sahip çıkmalıydı. Bir yurttaş olarak, bu nedenle iktidarı da, muhalefeti de kınıyorum.
***
Sevgili okurlarım, yanılmıyorsam Doğu Perinçek, Silivri zindanından “Uluslar Arası Adalet Divanına” başvurarak, İsviçre’yi dava etmişti. Çıkan kararda, “Türkler, Ermeni soy kırımı yapmamıştır. Bu soy kırım iddiası tarihi bir yalandır.” Demiştir. Bu nedenle de her Türk yurttaşının Doğu Perinçek’i kutlaması gerekir. Bunları yazarken beni İşçi Partili bir kişi olarak tanımayın. Ben İşçi Partili değilim. Ancak gerçeklerden yanayım.
***
Doğu Perinçek’in yurt dışına çıkma yasağını kaldıran mahkeme üyelerine teşekkür eder, saygılar sunarım. Doğu Perinçek’e de, 28 Ocak 2015 tarihinde Strazburkg’da yapılacak mahkemeden de başarı ile dönmesini canı gönülden bekliyorum. Başarılar dilerim.
Duygularımı paylaşan okurlarımı saygı ile esenlerim.