SÖKE MECLİSE VEKİL GÖNDERMEK İSTİYOR
Seçim tasarısı TBMMye geldi. Hükümet birkaç gün içinde seçim kararı alabilir. Bize kadar ulaşan haberlere bakılırsa, milletvekili genel seçimleri 12 Haziranda yapılacak. Ancak ortam çok hareketsiz. Şu anda siyasi parti liderlerinin birbirleriyle didişmelerinden başka bir hareket gözlenmiyor. Sanırım, seçim kararından sonra siyasi arena birden ısınıverecek.
Şimdiye kadar AK Parti adına Mehmet Koyuncu ve Tanju Karaçancı, CHPden Sevim Şahin, muhtemelen Mehmet Semerci ile Av. Osman Ünsal, MHPde adaylığa hazırlananların sesi soluğu çıkmıyor. Teşkilat aday adayları ile ilgili en küçük bir açıklama yapmıyor. Ama görünüşe göre, eski Milli Eğitim Müdürü Recep Şenoğlu aday adayı olmak için gün sayıyor. Fısıltı gazetesinden bize kadar ulaşan haberlere bakarsanız Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi, CHP Genel Merkezinden bir sinyal alırsa, milletvekili adaylığına hemen soyunacak. Yine ortada dolaşan haberlere bakılırsa Ticaret Odası Başkanı Süleyman Toyran da AK Partinin adayı. Kendisine soruyorum: Hayır aday değilim, ancak 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde belediye başkanlığına aday olacağım diyor. Toyran gelecekte Sökenin belediye başkanı olur mu? Onu bilemem... Ama onun aklından fikrinden geçen bu. Hangi parti adına belediye başkan adayı olur ona da bilemiyorum.
Tariş Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Beliğ Azbazdarın adı da son günlerde sık sık duyulmaya başladı. Acaba Azbazdar hangi parti adına aday olabilir?
Zor bir soru...
CHPden olmaz.
AK Partiden olmaz.
DPden hiç olmaz.
Geriye bir MHP kalıyor.
Buraya kadar gelip durdum. İleriye gidemiyorum. Çünkü Azbazdarın MHPden aday olabilmesi için bazı desteklerin gelmesi ve bazı süprizlerin gelişmesi gerekir.
Fakat mevcut koşullar ne olursa olsun Söke, bu seçimlerde TBMMne hiç olmazsa 2 milletvekili göndermesi gerekir. İlçemizdeki sivil toplum kuruluşları da siyasi parti ayrımı yapmaksızın konunun üzerinde hassasiyetle duruyorlar. Aday belirlemede etkin rol oynayan siyasi parti genel merkezleri, artık Sökenin sesine kulak vermelidir. Bilindiği üzere Aydın ilinin yüzde elli nüfusu batı bölgesinde yaşıyor. Bu bölgede de iyi siyasiler yetişiyor. Ama ne çare ki, oldum olası Aydın merkezde doğanlar, milletvekili olabilme şansını daha kolay elde edebiliyorlar. Oysa batı bölgesinde doğanlar ve yaşayanlar, mecliste temsil edilmek isteniyor. Bu duyguları taşıyan insanlar haklı değil mi?
LİBYADA AYAKLANMA
Arap ülkelerinde halk ayaklanmaları birbiri ardına devam ediyor. Görünüşe bakarsanız ülkelerini diktatörlerden kurtarıyor, özgürlük ve demokrasi istiyorlar. Ama bunları hiç yaşamadıkları için özgürlük ve demokrasinin ne olduğunu bilmiyorlar.
Mısırda halk ayaklanması sırasında da, özgürlük istenmişti. Sonunda olan oldu. Hüsnü Mübarek yetkilerini orduya devrediverdi. Şimdi Mısıra demokrasi mi geldi?
Değişen hiçbir şey yok. Mısır halkı yine fakirlik içinde eziliyor. Sadece Karun misali zenginleşen Hüsnü Mübareki tahtından indirdiler ve küresel sermayenin istediği başka birini boş koltuğa oturtacaklar. Sözde son gelen daha namuslu olacak ve kesesini doldurmayacak.
Son günlerde sıra Libyaya geldi. 70 milyar dolar serveti olduğu söylenen Muhammer Kaddafi, önceki gün devlet televizyonunun da sonuna kadar direneceğini ve Libyayı Amerikan yandaşı isyancılara bırakmayacağını söyledi.
Irakta, Bahreynde durum ek farklı değil. Bunun adına halkın özgürlük mücadelesi deniyor ve dalga dalga tüm Arap ve müslüman ülkelerine yayılıyor. Ayaklanmalarda baş rolü oynayan halkın göremediği bir gerçek var. Bu ayaklanmalar, dış güçlerle o ülkelerin içinde bulunan işbirlikçilerin müşterek operasyonlarıdır. Amaç, eskiyen ve yıllar içinde kesesini doldurup diktatör olanların saltanatlarına son verip, yerine süper güçler tarafından çok önceden hazırlanan yeni liderleri işbaşına getirmektir. Ama sırası gelince onları da aynı akıbet bekleyecek.
Ünlü İslam alimi, felsefeci İbn-i Haldun, 1362 yılında kaleme aldığı Mukaddime adlı eserinde, yüzyıllar öncesinden sanki bugünü görmüş gibi olayları anlatıyor: Bir devlet veya hükümet kurulurken bazı insanlar çıkar ortaya... Ama hepsinin olamaz o makamlar... Aşağıda kalanlara, yukarıda oturan servet dağıtır. Fakat öyle bir dönem gelir ki, dağıtamaz. O zaman aşağıda homurdanmalar başlar. Çarşıda, pazarda hayat durur. Alt tabaka hükümdarı suçlar ve tahtından indirildiğinde sorunun çözüleceğine inanır. Sonuçta onların yerine yenileri getirilir iş başına. Ama onlar da sırası gelince bir öncekine dönerler. Büyük filozof İbn-i Haldun yıllar öncesinden gerçeği ne güzel anlatıyor değil mi?
Tarih tekerrürden ibarettir diye bir atasözümüz var. Yöneticiler veya taçlı ve taçsız sultanlar hata yapmazlarsa, hiç tarih tekerrür eder mi? Şüphesiz ki etmez. Ama geçmişten ibret almasını bilmeyenler, dünya üzerinde var olduğu sürece tarih, hep tekerrür edip duracaktır.