Özeleştiri Beklemek Hakkımız…

Muharrem İnce meselesi [bizce] çok yönlü bir karmaşadır.

Yani, bu sorun, siyaset arenasında sıklıkla görülen alelade bir döneklik olayından çok daha kapsamlı ve önemlidir.

İnce, strateji olarak iki ana yöntemi izlemektedir:

1.- CHP muhalefetini eksik-hatalı-yetersiz bulan, sayıları azımsanmayacak kadar fazla olan kesimlerin rüzgarını arkasına almak...

2.- AKP ve “reis”e saldırır gibi yaparak saf değiştirmediği izlenimini sahnelemek…

Bu noktada özetle şunlar söylenebilir:

CHP yönetimine karşı yapılan İnce-Kalın eleştiriler yeni değildir. İnce ve kalın sözcüklerinin baş harfleri büyük yazılmıştır. Bu noktaya dikkatinizi çekiyor ve yorumunu sizlere bırakmakla yetiniyoruz… [Şimdilik bu “derin-duygusal” konuyu atlamak gerekiyor]

İşte tam da bu paragraf içeriğinde belleklerimizi tazelemekte büyük yarar var: Bütün bu düzlemdeki eleştirileri Muharrem İnce CHP’de başkanlık yarışına girdiğinde de [sanki reisin parti içindeki taşeronu gibi] misli ile tekrarlamamış mıydı?

Peki… Bu kişiyi üç adım sonra partinin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemek nasıl bir siyasi ön-görüydü?

Bu aynı noktada bir önemli soru daha:

-Bu kişi ya CHP adayı olarak cumhurbaşkanı olsaydı!..

Bu kişi…

Yani bu Muharrem İnce… Bu kıvraklı dönüşleri ile, gece yarısı kayboluşları ile… Saray ziyaretleri yönündeki şaibeli dedikoduları ile… Ve şimdilerde sahneye koyduğu illegal saray destekçiliği ile…

Evet, ya CHP’nin adayı olarak cumhurbaşkanı olsaydı!..

İddia ediyorum, bütün illet ve zilletliği ile Ekmeleddin  efendiden daha kötü, geri dönülemez ve vahim siyasi sonuçları olurdu…

Evet, lütfen bir kez de bu pencereden seyreyleyin siyasetin kaygan zemini üzerinde dans etmeye çalışan kişilerin zik-zak’larını.

Ne görüyorsunuz?.. Kaypaklık mı?... Sahiden sadece o kadar mı?..

AMA..

… Biz yaşamakta olduğumuz olayın başka bir köşe noktasına değineceğiz:

-Parti genel başkanlığına aday olan bir kişinin bu faaliyet içerisinde çalışmalarını yürütürken söylediği sözlere ve sergilediği tutuma rağmen onu üç beş gün sonra CHP cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemek, neyin nesiydi?

Demokratlık mıydı?

Olgunluk, yüce gönüllülük müydü?

Yoksa, siyasi bir rakibi başka bir kulvara yönlendirip, ekarte etmek amacını mı taşıyordu?

Sıraladığımız bu üç nedene başkalarını da ekleyebilirsiniz.

Ama, bizim üstünde durduğumuz husus biraz başkadır. Sorumuz şudur:

-Hangi nedenle olursa olsun, böyle bir kişiyi partinin cumhurbaşkanı adayı olarak halkın önüne çıkartmak ne kadar doğruydu?

 Gecikmiş de olsa bu garip hamlenin öz eleştirisi yapılmamalı mı?

 

@farukhaksal42

[email protected]

www.akceder.com

www.haksal.av.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar