NİÇİN ESAT?..

Ne işimiz var Suriye'de?
Benim yok.
Sizi bilmiyorum ama Sayın Başbakan/ Cumhurbaşkanının var.
Peki, ne var?
ABD güdümlülüğü diyorsanız; içinde bulunduğumuz süreçte bu tez çok inandırıcı değil.
Amerika Esat'ın devrilmesi için güç kullanımına şimdilik kaydı ile olsa, "Hayır," diyor.
Ama bizimkisi düğmeye ha bastı; ha basacak...
Peki neden?
Ülkenin bu yönde ulusal bir çıkarı mı var?
Hayır, soru yanlış... Esasen "Sayın Dünya Lideri"mizin davranışlarını yöneten ulusal çıkarlar değil ki.
Petrol falan, filan desek; Musul o tarafta değil; Kerkük oldukça uzak...
Peki ama, neden?
Diyelim ki, ortada öyle ince bir siyaset var ki, bizler çözemiyoruz.
Ama bu çok ince siyaset sadece Recep Tayyip Erdoğan Beyefendinin kafasının içinde midir?
Bu ülkenin her türlü meselesinin görüşüldüğü [görüşülmesi gerektiği] bir "millet" meclisi yok mu?
Geçtik milletin meclisini... Milli iradenin sadece seçimler arifesinde ortaya çıkan geçici saygınlığını... Bu ülkenin bir Genel Kurmay Başkanlığı yok mu?
Sıcak savaş riski ile burun buruna geldiğimiz bu çok önemli günlerde pek sayın Cumhurbaşkanımız kafasının içindeki gizli gündemi bu ulusun yasal ve meşru organları ile, makamları ile ve eğer gerçekten ileri demokrasiye varmak istiyorsak, milletin ta kendisi ile, halk ile paylaşmamalı mı?
Halk evlatlarını uğrunda şehit vereceği ulusal çıkarları bilme hakkına sahip değil mi?
Bu ülkenin "Büyük Millet Meclisi" bu çok önemli konuda bilgi edinme ve düşünceleri ile güdülen projeleri zenginleştirme hakkına sahip değil mi?
Görevi bu değil mi?
Esat niçin bu ülke için bir risktir?
Suriye halkının çok büyük bir çoğunlukla kendilerine başkan olarak seçtiği Esat'ın varlığı, milletimizin hayatını tehlikeye mi sokmaktadır ki, bu saldırı siyaseti bir cinayet olarak nitelendirilmesin?..
"Milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça harp bir cinayettir..."
Evet öyledir!
Cinayet, hele hele kitlesel bir cinayet, ciddi bir suçtur...
Ceza kanunlarında bir tek kişinin öldürülmesi bile yıllarca hapis cezası ile karşılanıyorsa, kitlesel bir cinayetin cezasını hesaplamak için elinizdeki dijital hesap makineleri yetersiz kalacaktır.
Ama bir ülkenin geleceği ve mukadderatı, mutlaka doğru hesaplara ihtiyaç gösterir. 
Hemen bunun yanında ise, barışa dönük, insanca hedefleri olan, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına saygılı ve en önemlisi, en değerlisi: "Yurtta barış, cihanda barış," ilkesini şiar edinmiş, uygar ve aydınlık bir yönetim kadrosunu gerektirir.
İşte "gerçek" demokrasinin bir unsuru da, bu nitelikleri taşıyan bir yönetimi iş başına getirme imkânını taşımasıdır.
Uygar bir yurttaşın sorumluluğu, demokratik haklarını kullanarak bu imkanı son noktasına kadar götürmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar