DURMUŞ TUNA
Kim sapık, kim sapık değil...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları hakkında, "Bunda yalan, dolan her türlü şey var. Allah bu tiplerden Türk siyasetini, Türk demokrasisini korusun diyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamayı, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu eleştirirken sarfettiği bir benzetmeden dolayı yaptığını biliyoruz.
Bilindiği gibi; Bakan Ramazanoğlu, Ensar Vakfı’nda yaşanan ahlaksızlığı, çocuklara yönelik istismarı net bir şekilde eleştirememiş ve gevgev yapmıştı.
El insaf sayın Cumhurbaşkanı, el insaf!
Bakan Ramazanoğlu’nun sarfettiği sözler görmezden geliniyor ama Kılıçdaroğlu’nun sözleri başka yerlere çekilerek, siyasi sapık yaftası yapıştırılmak isteniyor!
Geçin bunları, anam-babam geçin bunları...
Benim nazarımda Ensar Vakfı’nı savunur açıklaması nedeniyle sayınlığı kalmayan Bakan Ramazanoğlu, “Her zaman bazı işleri suistimal edebilen insanlar olabiliyor. Bu bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plâna çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini taktir ediyoruz...” dedi mi, dedi!
Noktasına, virgülüne konuşma bu şekilde...
“Bu bir kere rastlanmış bir olay..." dedi ama buna benzer olaylar daha öncede yaşandığını gizledi.
“Bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plâna çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.” diyerek, herkesin bir kere suç işleyebileceğinin önünü açtı.
“Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz” diyerek de aslında çok büyük bir gafa imza atmış oldu! Galiba, Bakan Ramazanoğlu bu vakfı tanımıyor ve tanıdığını sanıyor. Çünkü durum ortada! Defalarca çocuklara yönelik istismarlar yaşanmış...
Türk halkı, "Biz bu vakıfta görev alan bazı yöneticileri tanıyamamışız, yanıldık!" demesini beklerdi.
Bakan Ramazanoğlu'nun bu aşamada, “Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz” söylemi yersiz oldu. Bu durumda şu soruyu da yöneltebiliriz! Bakan Ramazanoğlu gerçekten vakfı çok iyi tanıyor yani çocuk istismarlarını biliyordu ve Bakanlık olarak görmezden mi geliniyordu?
Biz şimdi neyi tartışıyoruz!!!
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaya yönelik konuşmasını!
Bir de Kılıçdaroğlu’nun o sözlerini hatırlayalım...
“...Bu çocukları bu yoz kültüre nasıl ve hangi gerekçeyle teslim ettiniz? Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış, o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor? Siz izin vermediyseniz nasıl açıldı? Bu işlerin baş sorumlusu Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor? Niye sapıklara teslim ediyorsunuz çocuklarımızı.”
Ve bu konuşmanın içerisinden, “...Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış, o da konuşmuyor.” eleştirisine takıldık kaldık!
Kılıçdaroğlu’nu sapık ilân ettiler...
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış ya! zihniyet bu!
Sormak istiyorum! Kılıçdaroğlu sapıksa, bir kereyi reva gören Ramazanoğlu ne oluyor? Kim sapık, kim sapık değil...
Ne diyelim, Allah ıslah etsin...
TİK TAK, TİK TAK, TİK TAK
Zaman daralıyor, şampiyonluk treni kaçıyor...
Zaman geçiyor, Sökespor'a para desteği verenler susuyor.
Daha önce futbolcuları maçlara çıkmamaları için örgütleyenler şimdi de vaadde bulundukları bağış paralarının kulüp kasasına girmesini engelliyorlar.
Önce Söke Belediyesi şimdi de Söke Ticaret Odası sözünde durmuyor.
Söke Belediyesi 95 bin lira, Söke Ticaret Odası 20 bin lira bağışın ödemesini dondurdu.
Hem de paraları olduğu halde!
Hem de Söke Belediye Meclisince bu paranın ödemesinin yapılması için karar çıktığı halde!
Şampiyonluk kaçınca bu paraları kim ne yapacak?
Dün sosyal medya hesabımdan çağrıda bulundum...
“Eyyyy, Söke Belediye Başkanı Toyran!
Eyyyy, Söke Ticarer Odası Başkanı Haluk Kutlay!
Sözünüzde durun...
Sökespor yönetiminin bugün futbolcu ve teknik heyete ödemesi gereken 60 bin liraya ihtiyaç var ve yardımcı olmayacak mısınız?
Şampiyonluk kaçarsa Söke halkına bunun hesabını nasıl vermeyi düşünüyorsunuz?
Sayın Toyran siz 95 bin lirayı, sayın Kutlay siz de 20 bin lirayı serbest bırakın.
Sökespor taraftarları her şeyi görüyor ve biliyor. Şampiyonluk yolunda herkes gibi taraftarlar da takıma zarar vermemek için susuyor. Taraftarlar; vaad ettiğiniz ve Söke halkının vergilerinden elde edilen bu paraların Söke'nin takımı Sökespor'a verilmesini istiyorlar. Babalarınıza aitmiş gibi davrandığınız paraların kulüp kasasına girmesi için bugün adım atmanızı bekliyorlar...
TİK TAK, TİK TAK, TİK TAK...
Zaman daralıyor, şampiyonluk treni kaçıyor...
TİK TAK, TİK TAK, TİK TAK” diye uyardım.
Ama çabam sonuç vermedi!
SÖKESPOR KESİN ŞAMPİYON OLUR...
Söke Belediyesi de Söke Ticaret Odası da Sökespor'un ekonomik sıkıntısını çözmek için kıllarını kıpırdatmamaları çok ilginç!
İddiaya göre;
Tamer Makaraç, sökespor yöneticisi Kasım Üzüm aracılığıyla Belediye Başkanı Toyran’a haber göndermiş ve o da, vermeyi taahhüt ettikleri bağışı ödemeyeceklerini iletmiş!
Ödeyemeyeceklerini değil, ödemeyeceklerini bildirmiş!
Bir iddiaya göre;
Oda Başkanı Haluk Kutlay, ben öyle bir söz vermedim dermiş!
Bir başka iddiaya göre de;
Bu söz 15 kişinin yani yönetim kurulu toplantısında verilmiş bir vaadmiş.
Bu arada!!!
Sökesporlu futbolcu ve teknik heyetin 60 bin lira alacağı ödendi.
Bu bir iddia değil!
Bu bir gerçek!
Bu bir Tamer Makaraç gerçeği!
Her zaman olduğu gibi yine ödemeler Kulüp Başkanı Tamer Makaraç tarafından yapıldı.
Haydi, hayırlısı bakalım!
Her şeye rağmen, her türlü engellemeye rağmen bu takım iki maç sonra şam-pi-yon...
Çünkü Tamer Makaraç ve ona inanan bir kaç yönetim kurulu üyesi arkadaşı var.
Bu inançla SÖKESPOR KESİN ŞAMPİYON...