MEHMET ALİ OKLAY
İMAM MÂTÜRÎDÎ ( 3 )
Üçüncü yazıda nihayet İmam Mâtürîdî’ye varabildik. (Yaşar Çağbayır’ın Ötüken Türkçe Sözlükte sf. 3082) “10. yy’da yaşamış, imamı İslam’ın temeli sayan ve akla öncelik tanıyan, İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin Allah’ın koyduğu kaza ve kader hükmü yanında kişinin günah ve sevap işlemesine yetecek bir cüz’î iradesi bulunduğuna dair görüşleri başta olmak üzere onun eserlerini şerh ederek (açıklayarak) Türk ve İslâm dünyasında ün kazanmış, kelam ve fıkıh bilgini İmam Mâtürîdî’nin yolundan gidenlerin meydana getirdiği ehl-i sünnet bir mezhep: Maturidilik.” (İmam Muhammed bin Muhammed Maturidi)
İlhan Ayverdi’nin Büyük Türkçe Sözlüğü’nde ise; Mâtürîdîlik şöyle tanımlanır: “İmam Ebü Mansur Muhammed Mâtürîdî’nin fikirleri etrafında gelişen ve İslâm dininin itikat esaslarını ehl-i bid’ata karşı ehl-i sünnet anlayışına göre savunup açıklayan, ameli esaslarda genellikle Hanefi mezhebine tâbi mezhep. (Diğerleri Selefiye ve Eş’ariyedir.)
Ziya Gökalp bu konuda; “Dini ilmihâlimiz, bize akâitte mezhebimiz Mâtürîdîlik ve fıkıhta mezhebimiz Hanefilik olduğunu öğretiyor” der.
Mustafa Sait Yazıcıoğlu, “Din Anlayışımızın Geleceği Üzerine” adını taşıyan makalesinde konu hakkında yazdıklarından bir bölümünü size nakletmek istiyorum.
“Kanaatimize göre asırlardan beri İslâm toplumlarına yanlış bir kadercilik anlayışı anlatılıp durulmuştur. Bireye hiçbir inisiyatif tanımayan, kendisi için belirlenen kaderden başka elden birşeyin gelmediği anlayışının yanlışlığından işe başlamak gerekiyor. İnanç önderimiz İmam Mâtürîdî’nin ortaya koyduğu inanç esaslarının benimsenmesi, İslâm toplumlarının dönüşümü için, kanaatıma göre olmazsa olmaz şarttır.”
Ve devam ediyor: “Bu inancın özünü kısaca şöyle izah edebiliriz. Cenabıhak evreni ve insanı yaratmış, rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i vermiş, ona göre dünya hayatını yaşayıp ebedi olan ahiret hayatının da ona göre belirleneceğini beyan etmiştir. İnsanoğluna hiçbir canlıda olmayan “akıl” gibi bir nimet vermiş, onu atıl bırakmayıp, sonuna kadar kullanmasını istemiştir. Bu arada insana kendi hayatını dilediği gibi yaşayabilmesi için “irade hürriyeti” vermiş, yaptıklarının karşılığını göreceğini beyan etmiştir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şu hususa da işaret edelim. Mâtürîdî’ye göre “iman ve küfür kulun fiilidir. Yani ebedi olduğuna inandığımız ahiretteki durumumuzu belirleyecek iman ve küfür gibi hayati tercihi yapan insanın kendisidir. Çünkü kendi hür iradesi ile yaptığı seçimin hesabını kendisi verecektir. Allah’ın kudretinin herşeye yettiğini, ama insana verdiği değer ve sorumluluk gereği seçimi ona bıraktığını bize anlatmaktadır.”