ŞEREF PINARBAŞI

ŞEREF PINARBAŞI

DEVLETTEN DEVLETE TAVIR VE KÜSLÜK

 

Tavır sözcüğü ile küslük arasında birbirine yakın görünse de önemli ve önemli olduğu kadar da ince bir fark vardır.

Örneğin küsmek; birine veya birilerine darılarak ya da gücenerek ondan yüz çevirmek, ilişkisini kesmektir. Tavır ise davranış, tutum, durumla ilgili olarak birine yahut birilerine karşı yapay ve soğuk bir davranış ya da tutum içine girmektir. Yani küsmede ilişkini tümden keserken tavır da sana olan davranışına ya da tutumuna karşılık belirlediğin kuralları uygulamaya koyarak davranırsın. Yani ilişkini tümden kesmezsin.

Bu kavramlarla davranışlar, bireyden bireye, bireyden gruba, gruptan bireye, gruptan gruba değişik derecelerde olabilir. Yani kişiler arasında olduğu gibi, devletten devlete de olabilir. Ayrıca bu tutum ve davranışlar uygulamada ekonomik, kültürel ve politik boyutlarda birinde veya hepsinde birden de olabilir.

İster tavır, ister küslük olsun, uygulama ister kişi ya da kişiler arasında olsun, hatta devletler grupları arasında olsun bu tutum ve davranışların arasında sağlıklı bir irade yoksa sonuç daha baştan hüsrandır.

Bu durum karı-koca arasında olabildiği gibi devletler grubu arasında da olabilir. Her türlüsünde de kesinliği ve netliği sonuç alma da en öndeki etkendir. Ayrıca bu davranış ve tutumlar da kişi ya da kişilerin kesinlikle dürüst (hakkaniyetli, iç bütünlüklü ve tutarlılık) olması gerekir. Yani ne yaş, ne kan, ne yandaş, ne para, mal hiçbiri bu davranışta etken olmamalıdır.

Kişi dürüst bir davranışla düşündüklerini açıkça ve özgürce ifade ederek isteklerini ortaya koymalıdır. Buna karşın o davranış veya tutumundan vazgeçmiyorsa, ona küsmek ya da tavır almaktan biri seçilerek uygulama yapılmalıdır. Bunun yanında o davranışını değiştirmesini istiyorsan, küslüğü değil tavrı benimsemelisin, değilse küslükle ilişkini bitirebilirsin. Fakat öyle durumlar var ki küslük halinde o zarar vermeye devam ediyor olabilir. İşte o zaman tavır koymak, buna rağmen devam diyorsa o zamanda savaşa hazır ol demektir. Savaşta biliyorsunuz akıl dışı bir olay olduğu gibi akla da aykırı bir davranış türüdür ama yapılması zorunlu hale geldiyse, yani iki taraftan biri yok olmadıkça düzelmeyecekse sen istesen de istemesen de savaş olacaktır. O zaman da bunun bilinci ile tedbirini alıp savaşa dalmaktan başka çaren yoktur. Bu durumun eş ve çocuklar arasından başlayarak devletler grubu aralarında da böyledir. Bunun dışında insan ilişkisi akıl-bilim ve sevgi temeline alınarak savaşsız bir dünya oluşturmak tabiki vardır ama bu dediğimizin ötesinde, biz insanların hala sanallarla metafizik bir dünya ekseni oluşturup dindi-ırktı, dosttu-düşmandı ayrımcılığı ile hareket ettiğimizi, bu nedenlerle savaş, kan, gözyaşı içinde bir insanlık dramını yaşadığımızı göremiyoruz.

Buralardan vazgeçtik, daha tavır sözcüğü ile küslük sözcüğü arasındaki farkı fark edemediğimizi fark etsek bile sağlam ve dürüst bir niyetle değil, kişisel çıkarlar isteminde hakarete kalkışıldığından savaşlarda kan, gözyaşı ile akıllar içinde kıvranan bir dünyada çırpınıp duruyoruz.

Yazık !

Önceki ve Sonraki Yazılar