Daha çok birliktelik sağlanmalı

 

Farkında mısınız, küreselleştikçe dünyayı yok ediyoruz. Kuraklık almış başını gidiyor. Mayısta temmuz sıcağını yaşıyoruz. Dünyamız geri gittikçe ısınıyor. Dünya ısındıkça insanlık-emek değerleri unutuluyor. Aklın ve bilimin egemenliğini, aydınlanmayı, emeği, üreteni, demokrasi ve insan haklarını, çevre haklarını ve sair insanı sömürüsüz ve eşit yaşanılır bir geleceğe taşıyacak tüm hakları savunalım derken, sıkıştırılmış ve kıştırılmış bir biçimde tek bir yöne bakışımız sağlanmaya çalışılmaktadır.

 

Laiklik, Demokrasi, Cumhuriyet savunucuları alanlarda gericiliğe karşı dur dediler.

 

Ülkenin sahipsiz  olmadığını, dayatılan ılımlı islamı kabul etmediklerini açıkça belirttiler.

 

Milyonları bir arada toplayan bu eylemlerin temelde siyasal islama karşı bir duruşu sergilediği açıktır. Ancak temelinde siyasal İslam’a karşı yapılan bu eylem yeterli midir?

 

Bir yanda küreselleşmeyi savunurken, diğer yanda gerici iktidarlara karşı durmak çelişki değil midir?

 

Bilinç düzeyi düşük kitleleri alanlara taşımak tek başına sorunu çözecek midir?

 

Bölücü teröründe yarattığı ortamda, emek-sermaye çelişkisini bir yana bırakarak kitleleri sadece gericiliğe karşı alanlara taşımak ne kadar çözüm sağlayacaktır.

 

Tarihsel sürece bakıldığında toplumsal muhalefetin temeli sınıflara dayanmaktadır. Sermayenin iktidar olduğu toplumlarda örgütlenmenin emek üzerine yoğunlaşması gerekmez mi?

 

Sermayenin dini, dili, ırkı olmadığına göre dini motifler içeren iktidarlara karşı durmak yetecek midir?

 

Küresel sermayenin yerli işbirlikçileri ile sömürü düzeni kurulmuşsa sömürüye karşı durmadan hangi değerler savunulabilir ki?

 

Acaba kitlelere, laiklik, demokrasi, Cumhuriyet denilirken unutturulmaya çalışılan nedir?

 

Gelinen noktada insani değerler alt üst edilmeye çalışılmakta, toplumda yeni kamplaşmalar yaratılmaktadır. Siyasal İslam ya da ABD’nin dayatmaya çalıştığı ılımlı İslam’ın karşısına laiklik konulmakta ve asıl değerler unutturulmaktadır.

 

Dikkat ettiyseniz İMF’ye karşı doğru dürüst bir slogan üretilmemiştir. Oysa ülkemizde uygulanan ekonomik sistem ya da başka deyişle insanlarımızı her geçen gün yoksullaştıran sistem İMF’nin dayattığı sistemdir. Memuru ezen, sözleşmeli yaparak güvencesiz bırakan, çiftçiyi yok sayan, işçiyi sömüren, ayrımcılığı besleyen İMF’dir.

 

Ülkemiz öyle bir hale getirilmiştir ki, bilinçli bir biçimde Cumhuriyetçiler ve Cumhuriyetçi olmayanlar diye ayrım kafalarda başlamıştır. Örgütlenmesi EMEK temelinden olan sendikalarımızda bile bazı sendika üyeleri, sendikam Cumhuriyetçi değil diye istifa bile etmeyi düşünmekte, hatta bu yüzden bile istifa edenler bile olmaktadır.

 

Oysa, tamamen emeğe dayalı sendikaların, Cumhuriyetle bir sorunu yoktur. Laiklikle, demokrasi ile, insan hakları ile bir sorunu yoktur. Olması da zaten mümkün değildir.

 

Laikliği, Cumhuriyeti, Demokrasiyi ve insan haklarını en çok savunacak olan, savunan emek sendikalarıdır.

 

Ancak emek sendikasının temel sorunu sermaye-emek çelişkisidir ve doğaldır ki sermayeye karşı emeği savunacaktır. Sendikanın temel görevi de zaten emeği savunmak, emekçilerin emeklerinin karşılığını tam almalarını sağlamak için uğraşmaktır.

 

EMEĞİN SAVUNUSUNUN UNUUTULDUĞU YERDE, Cumhuriyetin, Demokrasinin, Laikliğin, İnsan Haklarının savunulması HEP EKSİK KALMIŞTIR VE EKSİK KALACAKTIR.

 

Küreselleşen emperyalist sermayenin temel amacı, daha fazla nasıl kar ederimdir. Yoksa emperyalistler girdikleri ülkelerdeki yönetimin demokratik olup, olmadığına, Cumhuriyet olup olmadıklarına bakmalarını beklemek aymazlığın ta kendisidir.

 

Emperyalistlere karşı sadece Cumhuriyet cephesi yeterli değildir, EMEK cephesini de açmak gerekir. Bu nedenledir ki, Cumhuriyeti savunmak için emekçilerin birarada kalmaları gerekmektedir. İnsanlık tarihine bakarsanız bunu göreceksiniz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar