ÇÖZÜM, “KATILIMCI” DEMOKRASİDEDİR

 

 

Çağımızın yoğun nüfus ortamının oluşturduğu kentleşme sürecinde insanlar, [doğal olarak] bir meydanda toplanıp kendi kendilerini yönetemiyorlar… Çünkü o meydanlara sığmıyorlar.

Sorunlarını, ürettikleri düşünceler doğrultusunda,  kendi iradeleri ile çözemiyorlar.

Ve de en önemlisi, ürettikleri ekonomik değerleri, yani “milli geliri”, bizzat kendileri, eşitlik içinde bölüştüremiyorlar…

Devlet örgütlenmesi, insan topluluklarının yönetilmesi işlevinde zorunlu, kaçınılmaz bir örgütlenme tipi…

O zaman doğrudan demokrasi, yerini temsili demokrasiye bırakıyor.

Ancak, içinde yaşamakta olduğumuz “sınıflı toplum” gerçeği, temsili demokrasiyi, egemen sınıfın çıkarına işleyen bir aygıt ya da sistem biçimine dönüştürmüş durumda…

Bu oluşum ise, Dünya ölçüsünde emperyalizmin tüm ülke halklarını bir pazar haline getirerek, sömürmesi sonucunu doğuruyor… Ulusal ölçekte ise, emperyalizm ile çıkar ortaklığı yapan küçük bir azınlığın kendi ülke pazarının sömürülmesine aracılık etmesi noktasına varılıyor…

Peki, çözüm nedir?..

Çözüm, sömürünün niteliksel farklılığına uygun olarak iki yönlüdür.

1.- “Yeni Dünya Düzeni” adı verilen Dünya ölçüsündeki sömürüye karşı çözüm, emperyalizmle işbirliği içinde olanların dışında kalan kitlelerin [yani milli sınıf ve tabakaların] bir araya gelerek ortak bir mücadelenin arkasında kümelenmeleri ve örgütlenmeleridir…

2.- Ulusal ölçekteki strateji ise, “Katılımcı Demokrasi”yi, en geniş halk kitlelerine yaymak, oluşturmak ve yapılandırmaktır.

Katılımcı demokrasi, ülke içinde yer alan tüm sınıf ve zümrelerin örgütlenmesi ve ülkenin yönetiminde fiili bir egemenlik tesis etmeleridir.

Burjuva demokrasisi, şeklen de olsa bu özgürlüğü tanımak konumundadır.

Demek ki, yürütülmesi gereken mücadelenin temel hedefi, biçimsel olarak var olan bu hakkın hayata geçirilmesi ve fiilen gerçekleştirilmesidir.

Ülkede yer alan tüm sınıf ve zümrelerin doğrudan katılımını barındırmayan bir sistem, katılımcı demokrasi olarak kabullenilemez…

Anayasal bir hak olarak tanınmış olan örgütlenme hakkı, ülkede var olan tüm sınıf ve zümrelere doğru aktif bir biçimde yaygınlaştırılmalı ve böylelikle de halkın, gerçek anlamda yönetime katılımı sağlanmalıdır…

Milli gelirin bölüşülmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ücret politikaları gibi geniş kesimler için yaşamsal bir önem taşıyan konuların karar mekanizmalarında halkın bilfiil yer alınmasını sağlayan demokratik örgütlenme biçimleri oluşturulmalı ve yaygınlaştırılmalıdır…

Bu ülkenin “milli” çıkarlarını savunduklarını ileri süren ve halkçılıktan söz eden tüm siyasi partilerin sözünü ettiğimiz bu politikalara sahip çıkmalarını öneren çağrılar yapılmalı; aksi halde, bu türden siyasal örgütlenmelerin sahtecilikle iştigal ettiklerinin ortaya çıkacağı ihtar edilmelidir…

Böylece gündeme gelecek olan halkla yüzleşme ve hesaplaşma ortamında halkın dostunun ve düşmanın belli olmasına katkı sağlanmalıdır…

Kim ki bu ülkede milli çıkarların yanında yer almaktadır…

Kim ki, emperyalizme gerçekten karşıdır…

Kim ki, sosyal hukuk devletinden yana olan halkçı politikaların savunucusudur… Böylece ortaya çıkartılmalıdır…

Ve siyaset bezirgânları ile halkı kandırarak siyaset yapanlar açığa çıkartılmalı ve teşhir edilmelidir…

Gerçek demokrasi ya da isterseniz siz adına “ileri” demokrasi deyiniz, halkın yönetime doğrudan ve bilfiil katıldığı demokrasi biçimidir.

Ancak halkın yönetime doğrudan katılmasına imkan tanıyan anlayış, belirli bir kültür düzeyine ulaşmış, hoşgörü kültürüne adımını atmış yetkin yöneticilerin varlığı ile mümkündür.

Bu nitelikte yöneticilere sahip olmayan halkların önündeki birincil görev ise, bu nitelikteki yönetim kadrolarını oluşturmaktır.

Gerçek çözüm, “emperyalizme karşı kendi ulusunun çıkarlarını savunan, aydınlanma düşüncesinden yana, laik ve demokratik sosyal hukuk devleti ilkesini baş tacı etmiş, güçlerin bir araya gelmesinde ve yasaların kendilerine tanıdığı hakları kullanarak örgütlenmesindedir…

Bu çözüme yönelen yol ise, bu konulardaki sahteliklerin aşılması ve ayıklanmasından geçmektedir…

Önceki ve Sonraki Yazılar