FARUK HAKSAL
BAŞBAKANA AYIP EDİLİYOR
Alın size bir çirkin politika örneği daha...
Boyalı basın ile rengarenk Te-Velerde bol-kepçe asparagas yalan/dolan, dipsiz çekişme, amaçsız çatışma ve çarpışma haberleri yetmedi Şimdilerde yeni bir konu daha yakaladılar: Varsa yoksa, sayın başbakanın mal varlığı
Sayın başbakan mal varlığını açıklamamış!..
Açıklar; açıklamaz; peki size ne bundan!..
Sayın başbakan, mal bildirimini, yıllar önce vermesi gereken yere vermiş. Alan da almış. Mesele bitmiş!.. Niçin karıştırıp durursunuz aşure tenceresinin dibini?.. Anlaşılır gibi değil
Hem sayın başbakanının mal varlığına bu merak da neyin nesi oluyor?..
Bunca işin, bunca satışın, bunca yolculuğun, bunca özelleştirmenin [kapı] aralığında sayın başbakan, bir de bunlarla mı uğraşacak?
Hem nedir öğrenilmek istenilen?. Bu merak, bu tecessüs, bu fetbazlık nedendir?..
Ve ne için bu kadar sıkıştırılıyor, sayın başımızın bakanı?..
Gerçekte, bu tartışmaların hepsi palavradır, suni gündemdir; laf-ı güzaftır.
Sözde muhalefet yapmak uğruna, girişilen cilalı görüntülerdir.
Azıcık toplama/çıkartma bilen her iyi niyetli saf vatandaş, sayın başbakanımızın mal varlığını rahatlıkla hesaplayabilir... Her şey ortadadır, apaçıktır, gözler önündedir... Ama, maalesef, siyaset piyasasında bol miktarda mal vardır, mülk vardır; ancak, iyi niyet yoktur.
Gelin isterseniz, birlikte bir hesap yapalım. Göreceksiniz, bu yöndeki bütün eleştiriler nasıl haksız, nasıl mesnetsiz ve dipsiz ve gereksiz çıkacak...
Sayın başbakan, 26 Şubat 1954 yılında dünyaya avdet ediyor.
İlkokul, İmam-Hatip mektebi ve Ticari Bilimler yüksek okulunda eğitiliyor Tabii buralarda var gücü ile çalışırken, para kazanmıyor.
Sonra, Camialtı, İETT ve Eroksporda amatör olarak futbol oynuyor...
İşte başbakanımızın gelirinin tespit edilemeyeceği tek dönem bu amatör statüsündeki süreç... Belki de, sayın başbakan, bu amatör döneminde edindiği getiriler yardımı ile servetinin ilk ve temel kaynağını oluşturmuştur... Çünkü, bu dönemin dışında Tayyip beyin, tüm geliri, çalıştığı yerlerden aldığı resmi maaşlardan ibarettir.
Ve bir de siyaset sahnesi var.
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılıncaya kadar, oğluna ismini verdiği Necmettin Erbakanın partisinde var gücü ile ve yine amatör olarak çalışan sayın başbakan, 27 Mart 1994de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı oluyor.
Ancak aldığı yine maaş... Yine maaş... Sadece maaş!.. Kayıtlı/kuyutlu, bordrolu ve peşin vergili.
Ve sonra, mahpushanede geçen o malum süre... Herhalde, bu süre içinde de para kazanılması pek mümkün değil.
Geriye ne kaldı?.. Sayın başbakanın, başbakanlık dönemi.
14 Ağustos 2001 tarihinde AK Partiyi kuran sayın başbakan, tam 439 gün sonra, 3 Kasım 2002de iktidara geliyor... Ve sonra da başbakan oluyor.
Ve yine maaş... Yine maaş... Ve yine sadece maaş!
Sayın başbakanın mal varlığında ne olacak ki?.. Ömrünün hemen hemen bütününü maaşa talim geçirmiş bir yurttaşımız zat-ı Alileri...
Maaş alarak yaşamlarını sürdüren bordro mahkumu tüm yurttaşlarımız bu kara-talihli yaşamın sıkıntısını yakinen bilirler!..
Sayın başbakanın, gençliğinde sürdürdüğü kısa dönemli futbolculuk hayatının ekonomik bilânçosu hariç... Bu dönemin dışındaki yaşamının tümü, aybaşlarını iple çekiştirmekle geçmiş...
Üstelik bu maaş, öyle sanıldığı ve abartıldığı gibi de değil...
Sayın başbakan Almanya gezilerinden biri sırasında yakın arkadaşı Alman başbakanına, ne kadar maaş aldığını sormuş... Ve böylece de, kendi maaşının, Alman başbakanının maaşından az olduğunu öğrenince... ne dese beğenirsiniz?
Meğer biz Türkiyede kazıklanıyormuşuz...
Ve şimdi bizler de kalkmışız, ulusça kazıklamış olduğumuz bu en yüksek kamu görevlimiz olan sayın başbakanımızı, mal beyanını açıkla diye sıkıştırıyoruz.
Biraz ayıp ediyoruz, baylar, bayanlar. Ve tramvaydan atlayıp, pencereden sarkanlar... Çokça ayıp ediyoruz!.. Çok!..