ALİ GENÇLİ
AYDIN HAVASI
Tüm ağır koşullara ve olumsuzluklara karşın, tüm ülkede yeniden var olma uğraşısının sürdüğü günlerdi. Bugün, Avrupa’da tarımın doruğa çıktığı ülkelerin esamisi okunmazken biz kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik… Öğretmenlerimiz bize bunları gururla anlatırken, çocukluklarımızı geride bırakıyorduk. Geri kalmış ülkelerin bizi örnek aldığı o günlerde, her şey yerle yeksan olmuş, Büyük kurtarıcının “İktidara sahip olanlar gaflet, delalet ve hatta ihanet içinde bulunabilirler.”sözleri doğrulanırcasına “geri bıraktırılmak adına” ne varsa adım adım uygulanmaya başlanmıştı.
Sanayimiz olmamasına karşın, dış ticaretimizin büyük ölçüde tarımsal ve hayvansal ürünlerimizle karşılandığı günlerdeydik. Türk Tarımındaki gelişmeyi nasıl durdurabiliriz, tarımı ve hayvancılığı yok ederek, bu ülkeyi kendimize daha da bağımlı duruma nasıl getiririz? Konularında araştırmalar yapmak üzere ülkemize gelen Amerikalı uzmanlar, dağlarından yağ, bağlarından bal akan ve gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü olan güzel Aydın’ımızı da ziyaret ederler. Germencik’in Mursallı köyüne gelirler… Zeytin ağaçlarını, bilumum meyvelikleri incelerler. Ama en çok da ilgilerini “incir ağacı” çeker. Zamanın kaymakamı, köy muhtarını görevlendirerek konuklarımıza 8-10 adet incir fidanı hazırlamasını söyler. Bir demet, bağlanmış incir fidanı Amerikalı konuklara verilir. Böylece bu gizemli ve ilginç meyve Amerika’da yetiştirilmeye başlanacaktır.
Kahveler, çaylar içilir. Konuklar ve değerli yöneticilerimiz araçlarına binmeye hazırlanırken yorgun, yoksul ama bilgiç bir köylü elinde ağzı mantarla tıkalı bir boş şişeyi Amerikalı uzmanların başındaki beyefendiye uzatır. Aynı zamanda bir Türkiye uzmanı olan yetkili merakla, “Bu nedir?” diye sorar köylüye. Köylü dayı bilgiççe, “ Siz şimdi incir fidanlarını götürdüğünüz yerde dikeceksiniz ya, işte bu da “AYDIN HAVASI” çünkü bu fidanlar aydın havası olmayan yerde yaşayamazlar.” der.
İşte böyle; Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, tarım reformu yapılsaydı, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi başarabilseydik, nüfus artışını düzene koyabilseydik, ve o zamanlar ülke kalkınmasının önü kesilmeseydi. Bu gün her anlamda ileri düzeyde bir dünya ülkesi olmuş olurduk. Sizce?