ANLATILACAKTIR. SONRA… BİR KEZ DAHA ANLATILACAKTIR!

 

Ne yazık ki, bir hukuk fakültesinden mezun olmuşuz…

Ne yazık ki, içinde bulunduğumuz bu garip dönemde hukuk ile ilgili bir mesleği yapıyoruz.

Çarşıda pazarda, evde, komşuda önüne gelen soruyor.

Soru, alacak-verecek ilişkisi, cinayetle, sövme, soyma ile ilgili olsa, durum vaziyeti çok kolay…

Ama sorular zor…

Yanıt vermek daha da zor…

Hukuk, hiç bu kadar yıpranmamıştı bu ülkede…

Hak arayışı hiç bu kadar umutsuz bir mecraya dökülmemişti.

Adalet, hiç bu kadar onun bunun talimatı ile yürümemişti…

Ve adalet duygusu hiç bu kadar sarsıntı geçirmemişti.

Bir doktor hata yaparsa ne olur?

Hasta iyileşemez, daha da hastalanır ve sonunda belki de ölür.

Ama, adalet hastalanırsa ne olur?..

Hak ve hukuk kavramları erozyona uğrar ve adaletin çivisi yerinden oynarsa ne olur?..

Toplum düzeni çöker!..

Tüm insanların güvenliği sarsılır, anarşi, kaos ve vahşet topluma egemen olur…

İşte önemli olan da budur.

Hukuka saygı göstermeyenler, toplumun adalete olan güveninin sarsılmasına vesile olanlar gerçek anarşistlerdir; hakiki teröristlerdir.

Dağdaki üç-beş eşkıyanın attığı kuru-sıkı kurşun değil; kentteki hukuk kargaşasının ortaya koyduğu tahribattır bir toplumun temelini dinamitleyen…

Esas düşman budur!

Gerçek terörist odur!

Arasıra bir söz duyarsınız medya organlarında;

- Hukuka saygı gösterin… Bir gün size de lazım olabilir!

Hayır, doğru değildir bu söz.

Adalet, bu nitelikteki bir çıkar aldı-verdisi için savunulamaz.

Adaleti, bir gün bize de yararı dokunacak olduğu için değil; hakkı temsil ettiği için, eşitliği, gerçek demokrasiyi, özgürlüğü ve bireysel var oluşun nitelikli değerlerini koruduğu için savunmalıyız…

Soruşturma aşamasındaki Ergenekon sanıklarını “terör örgütü” olarak damgalayan yandaş medyaya yaslanarak siyaset yapan… Ama iş, kesinleşmiş mahkeme ilamı ile ortalığa dökülen Deniz Feneri hortumculuğuna gelince sırtını hukuka dönüveren bir zihniyetin “hukuka saygı” söylemi ne kadar inandırıcı olabilir ki?..

Ama bu noktadaki önemli soru bizce şudur:

- Halkın önemli bir çoğunluğu asla inandırıcı olmayan bu söylemlere inanıyorsa, ne yapılacaktır?

Anlatılacaktır.

Bir kez daha anlatılacaktır.

Halk öncüleri oluşturulacaktır.

Halkın damarları içine nüfus edilecek ve toplumsal bilinç Ortaçağ karanlığının yıkıcı etkisinden kurtarılacaktır.

Kurtuluşun başka bir yolu varsa…

O zaman siz söyleyin; biz dinleyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar