MUSTAFA AÇICI
Zamane aşkları ve Cumhuriyet'i korumak
Renkler gibi
Sevdaları da tükettik.
Mavi gülümsemeler
Siyah ve riyakar
Uzun birlikteliklerin
Kısalmış solukları.
Acımasız bakışmalardaki
Renksiz öpüşmelerin
Karanlık gelecekleri.
Tutkusuz
Umarsız
Ve görece sevdaları
Bir bağırmak bile alaşağı edebiliyor.
Sonrası malum
Senin eşyan
Benim eşyam
Mülkiyet tutkusu
Duyguların önünde
Sevdalarımızda küreselleşmş gibi
Değerler yüreklerin kör kuyularında
Sistemin çocuklarının aşkları
Sistemin liberal yarışçıları
Dudaklarında barut kokusu
Ve sözcüklerinde ağır silahlar
Pusu kurup yaşama
Vurulmamış sevdaları bekliyorlar
Yürekleri toz duman.
Yozlaştırılmış bütün değerler. Sapla saman içiçe geçmiş, kafaları sürekli karıştırılıyor insanların, iyi doğru, güzel hangisi?
Estetik görünümünden haz duymak, zaman öldürmek ve biraz da hoşça geçecek bir yarış içerisinde birlikte sevinmek ve üzülmek için maçlara giden insanlar, seyir yerine birbirini boğazlamakta.
Siyasal taleplerin, demokratik platformlarda tartışılması yerine tribünlere taşınmakta, kaos yaratılmakta ve sporun güzelliği yok edilmektedir.
Öte yandan, evrensel insani değerlerin geliştirilmesi yerine, halkları, ulusları düşman edecek alt kültürsüzlükler ortaçağ mantığı, dini ve milliyetçi duygular körüklenmekte ve hızını alamayan bir takım siyasetçiler daha da ileri giderek, eline çocukların kanı bulaşmış bir takım insanların affını dilemektedir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarını geliştirmeye ve tüm insanlar için eşitlik ve özgürlük istemek yerine varolan ve yüzyılda ancak kazanılan haklar kötüye kullanılmaktadır.
Milliyetçilik söylemleri, karşı milliyetçi duyguları beslemekte ve giderek demokrasiyi ve barışı korumak zorlanmaktadır. Oysa, insanlık tarihine bakıldığında, milliyetçiliğin hiçbir topluma yarar getirmediği açıkça görülecektir.
Kardeşlik duyguları ve barış içinde yaşayan toplumların, daha refah ve daha huzurlu olduğu görülecektir.
Aymaz birtakım siyasetçilerin bu durumu görmek istememesini anlamak mümkündür. Çünkü, bu tip kişi ya da kurumlar bu kaostan beslenmektedir. Ancak aklı selim insanların seslerini yükseltmemelerini anlamak zordur.
Bölünme ve parçalanma sadece emperyalistlerin, sömürücülerin işine yaramaktadır.
Müslümanın müslümanı katlettiği yerde, kazançlı kimler çıkmaktadır.
Sayın başbakan bir beyanında Cumhuriyet'i Cumhur (halk) korur demektedir. Doğrudur. Cumhuriyeti muhakkak ki halk koruyacaktır. Ancak siz, Cumhuriyet'i koruyacak bir nesil yetiştirmez iseniz, dimağları, gerici, kökten dinci ya da ortaçağ karanlığıyla yetiştirirseniz, o zaman Cumhuriyet'i kim, nasıl koruyacaktır.
12 Eylül darbesinden bu yana yetiştirilen yeni nesil açıkça ortadadır. Cumhuriyet'in çağdaş değerleri yerine ABD'nin de dayatması ile ılımlı İslam modeli seçilmiştir. Gençlere düşünsel olarak ılımlı İslam modeli verilmeye çalışılmaktadır.
Okul yerine cami yapılmasının, tamamen ülkenin imam ihtiyacı için açılan İmam Hatipler'in çoğaltılması ve genel lise yerine getirilmesi, Kur'an kurslarının, cemaatlerin çoğaltılması ve denetlenmesi ne içindir. Cumhuriyet değerlerine tamamen ters bir nesil yetiştirirseniz, Cumhuriyet'i nasıl halk koruyacaktır.
Demek ki sayın başbakanın söyleminin gerçek dışı olduğu bellidir. Ancak yine de Cumhuriyeti çağdaş, insani ve demokratik değerlere sahip çıkan ve bu değerleri yaşam biçimi olarak kabul eden halk koruyacaktır. Fakat, dizi film çekenlere saldıranların, çağ dışı, insanlık dışı törelerine sahip çıkanların, stadları savaş arenasına çevirenlerin, yurtseverlik yerine milliyetçiliğe sarılanların, savaşa ve terörizme destek verenlerin, ellerine çocukların kanı bulaşanların ve bu gibileri destekleyenlerin, dini duyguları sömürenlerin, etnik kökenine ya da mezhebine bakarak birbirini dışlayanların, ortaçağın karanlık düşüncesine sahip olanların Cumhuriyet'i korumayacağı da ne yazık ki açıktır.