FARUK HAKSAL
YUVARLANIP GİDERLER SÜRÜKLENİP GİDERLER
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Devlet Sırrı olarak, gözünün bebeği gibi kollayıp, koruduğu bir alana paldır kültür giren bir yargı gücü ortalığı kasıp kavuruyor
Ankara, kargaşanın göbeğinde her geçen gün yeniden ve yeniden dokuz doğuruyor.
Devlet geleneğini içine sindirmiş sağduyulu yurttaş endişeli, gergin ve kuşkulu
İstanbulda 21 savcı ve hâkim, 11 Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla Ergenekon zanlısı olarak teknik dinlemeye tabi tutuluyor
Ergenekon savcılarından birisi, diğer tüm özel nitelikli savcıları, hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Hâkimler ve Savcılar Yüksük Kuruluna şikâyet ediyor; suç duyurusunda bulunuyor
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun eski başkanı aleyhine, Ergenekon zanlısı sıfatıyla soruşturulma açılıyor
Emekli Yargıtay Başsavcısı Ergenekon sanığı olarak ifade vereceği günü bekliyor
Adalet Bakanlığının baskısına direndiğini açıklıkla ifade edilen bir ağır ceza mahkemesi başkanı, apar topar kürsüsünden indiriliyor, sanık sandalyesine oturtuluyor
Türk Silahlı Kuvvetlerinin genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları Ergenekon davasında sanık, tutuklu, zanlı, şüpheli
Ve bu ülkenin ordusuna 20 yıldır kurşun atan teröristler ve bu teröristlerin işbirlikçisi oldukları Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanan bir siyasi partinin önde gelen kişileri, Türkiyenin siyasal gündemini belirliyor Ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu yine Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanan bir diğer siyasi parti, bu kişilerin koluna girmiş, demokrasicilik oynuyor
Ve her Allahın günü bu milletin ordusuna ağza alınamayacak hakaretler ediliyor, akla ve mantığa sığmayacak ağırlıkta iftiralar atılıyor
Türkiyenin başkenti, CİAnın, Fethullahçı yapılanmanın ve Soruscu örgütlenmenin hep birlikte harmanladığı bir kargaşaya teslim olmuş, kendi kaderine doğru bilinçsizce sürükleniyor
Bir yanda Atatürkçü güçlere ağır darbeler indirilirken, öte yanda toplumsal muhalefetin belini doğrultamaması için tezgâhın üzerine yeni bölücü partiler sürülüyor...
Hemen bunun yanında rejimi ve Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli Ve varlık sebebi bu değerlerin korunmasından sorumlu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin hareket yeteneği yıpratılıyor ve Türk halkı ile arasına süreklilik taşıyan bir özenle güvensizlik ağları örülüyor
Ana muhalefet partisinin lideri, açıkça ve aleni olarak ve altını çize çize Türk Devletinin bölünmekte olduğundan söz edebiliyor
Peki Bütün bunları kim yapıyor ve kimler sahneye koymaktadır?
Türkiye eğer gerçekten bölünüyorsa Kim bölmektedir?
Bu ihanet çizgisine kimler tuğla koymakta, yapının harcını kim taşımakta ve sıvasını kimler örmektedir?..
Bu tarihi tespiti yapan ve açıkça ifade eden ana muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal, hala Niçin, sadece ve sadece konuşmaktadır?..
Eğer bir ülke, gerçekten bölünme gerçeği ile karşı karşıya ise ve durum ifade edildiği gibi bu ölçüde ciddi ise, o ülkenin tüm kurumları ve en başta da halkı, topyekun bir meşru müdafaa halindedir!..
Kendini, her koşulda ve her vasıta ile savunmak zorundadır!.. Bu zorunluluk o millet için en doğal bir haktır
O ülkenin toplumsal muhalefetini temsil konumunda olan bir lider ya da siyasi parti, bu gerçeğin bilinci ve dinamizmi içinde hareket etmek zorundadır.
Aksi halde o lider ya da kadro [veya her yetkili] tarih önünde görevi ihmal ya da savsaklama, ya da kötüye kullanma suçlarının hepsini birden işlemiş olur!..
Bu suçların nitelikleri ise, Deniz Baykalın adını koyduğu vatana ihanet suçuna iştirak gibi bir şeydir
Ve sonuç olarak, sözü edilen bu her iki suç çeşidi de, [o ülke parçalanıp, tarumar olduktan sonra] mahiyetleri itibariyle birbirlerinden pek farklı sayılamaz yek/diğerinden çok değişik sonuçları ilzam edemez
Evet Ülke parçalanıp, yerle bir olduktan sonra bu her iki suç nevi de, tarih önünde, birbirlerinden ayırt edilmesi mümkün olmayan bir sarmalı izleyerek, yaratılan karmaşanın göbeğine doğru yuvarlanıp giderler Sürüklenip giderler!..
Tarih, acımasızdır
Gerçekçidir
Ve geri vitesi olmayan nesnel ve somut olguların objektif bir mercek tarafından kayda geçirilmesinden ibarettir