YÜRÜMEK (1)

Kent mobilyaları en çok kentin parklarına yakışır. Parklar bir kent için, yeşil demektir, çiçek demektir, ahenk demektir, nefes demektir… Sözün özü “hayat” demektir. Kentini seven yöneticiler, vatandaşları nefes alsın, mutlu yaşasın diye kentleri yeşil alanlarıyla, parklarıyla donatırlar.  “Marka kent olmalıyız” söylemleri dillendirilmeye başlanan Söke’miz yeşil bir kent midir sizce? Ya da nüfusu yüz bine yaklaşan kentin parkları yeterli midir?                                                                                                           

Kapsamlı ve radikal bir çevre düzenlemesine ihtiyacı bulunan “Uğur Mumcu” parkı, (yapımında biçim, yön ve yer bakımından pek de özen gösterilmemiş amfi tiyatroyu saymazsak,) Bulunduğu yere yakışmakta ve  Atatürk mahallesi sakinleri için önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Yıl boyunca kotarılan kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapması da değerini ve önemini bir kat daha arttırmaktadır. Sabah yürüyüşü yapan mahalle sakinleri buranın değerini herkesten daha iyi biliyorlardır sanırım.
Atatürk parkı da kentin merkezinde ayrı bir cazibe merkezi. Otantik ‘kafe’siyle, yıllanmış ağaçlarıyla, spor aletleriyle, çocuk parkıyla ve son dönemde kazandırılan estetiğiyle her gün onlarca konuğunu ağırlamaktadır.
Her sabah çıktığım yürüyüş sırasında geceden kalma atıkları temizlemeğe çalışan görevli elinden geldiğince yeni güne temiz bir alan bırakmaya çabalasa da kirletmemek için özen göstermeyen parkın gece konuklarının biraz daha medenileşmeye gereksinmesi var gibi. Bira şişeleri, poşetler, çekirdek kabukları, kağıtlar, pet şişeler o güzelim çiçeklerle sabaha birlikte uyanıyorlar. Oysa adım başı çöp kutuları her gün özenle boşaltılıp poşetleniyor. Park görevlileri de işlerini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorlar.   Ancak !  devamı yarın diyerek kesip ben sizi sağlıklı bir yaşam için en kolay ve yapılabilir bir aktiviteyle ilgili birkaç bilgiyi paylaşmak istiyorum. Çünkü konuya farklı bir giriş yapmış olsam da paylaşmak istediklerim bu bilgilerdi. Bahara erdiğimiz, cemrelerin düştüğü şu günlerde sağlık için yürüyüş yapmanın önemini anlatmak istiyorum. Günümüzün hızlı dünyasında yürüyüş yapmak kişi için bu hızlı yaşama bir mola vermek ve kendine zaman ayırmak anlamına gelir. Ayrıca doğada geçirilen zaman, kişiye hem sağlık hem de mutluluk verecektir.
Çoğu zaman vücudumuz fazla hareket etmez ve kanımız neredeyse hiç taze oksijen alamaz. Ama egzersiz yapmak bunu değiştirir. Kaslarımızdaki gerginliği atmamızı sağlar, hücrelerin yenilenmesini sağlar, enerji seviyelerimizi yükseltir ve bize kuvvet verir. Sabah yürüyüşleri fiziğinizi değiştirmenin de en kolay yoludur. Ayrıca yürüyüş yapmak, moralinizi yükseltir, sizi mutlu kılar hatta depresyonu yenmenizi sağlar.               
Kısacası, sağlık, egzersiz ve derin rahatlama duygusu için yürümeliyiz.
Yürüyüş yapmak, insana ENERJİ verir ve tam olarak rahatlamasını sağlar. Siz rahatladıkça, olaylara bakış açınız da değişir ve farkındalığı yakalayıp, olabilecek en yüksek seviyedeki farkındalığa erişirsiniz; sezgisel zekaya. Bilinçaltınız öne çıkar ve daha yaratıcı çözümler bulursunuz. Sabah yürüyüşü yapmak kadar basit bir EGZERSİZ , size tahmin edemeyeceğiniz kadar çok yarar sağlar. Günümüzün hızlı dünyasında ihtiyacınız olan molayı verir ve oksijen alırsınız. Özellikle sabahın erken saatlerinde yapılan yürüyüş çok daha fazla taze oksijen almanızı sağlar. Üstelik doğanın ve çevre güzelliklerinin keyfini de çıkartırsınız. Sabah erken saatte alacağınız oksijen aynı zamanda size büyük bir enerji verecektir. Bacaklarınızı hareket ettirmeniz kanınıza iyi KOLESTROL olarak dönecek ve çakra denilen enerji kanallarınızı açacaktır. Eklemlerinizi sürekli hareket ettirmek kan dolaşımınızı sadece yürüyüşle hızlandırabileceğiniz kadar iyi hızlandıracaktır. Yürüyüşün bir MEDİTASYON olduğunun da farkına varmak, yürüyüşünüzün ritmine ve nefesinize odaklanmak size gerçek bir rahatlama ve farkındalık kazandıracaktır. 
(Devamı Yarın)

Önceki ve Sonraki Yazılar