ŞEREF PINARBAŞI
YAŞAMIMA YÖN VEREN CÜMLELER
1. Cümle: Oğlum; İyi ki ineklerimizi otlatıyorsun da evde süt, yoğurt ve yağımız var. Yoksa kardeşlerini neyle doyuracaktım. (ANAM) 1956 Başköy
2. Cümle: Sicilime yazılan bir not: Kendisinden eğitimde bir şeyler beklenebilir. (Eğitim Şefi Öğretmenim) 1968 Kırşehir
3.Cümle: Yahu Şeref; Müslümanım diyene bakıyorum, Müslümanlığın yolunda değiller. Sana bakıyorum tam Müslümanlığın yolundasın. Ama sen de Müslüman değilsin. (1982-Babam)
4. Cümle: Şeref Pınarbaşını diğerleriyle aynı tutmayın O bir kalitedir. (Bir gurup arkadaş içinde yapılan değerlendirmede genç bir doktor.) 1998 Söke Bağarası
İlk cümleyi anam söylemiştir. İki ineğimiz vardı. Bir tek odalı evimizde 5 çocuk ve anam-babam kalıyoruz. İnekleri sığıra gönderirsek süt verimi olmuyor, haliyle evde süt, yoğurt ve yağ olmuyordu. Ama ben Nisan ayı ile birlikte iki ineğimizi, tarla aralarında akşama kadar yayıyor, doyurup getiriyordum. Sabahleyin erkence kalkıp, inekleri yaylıma götüreceksin, köyün kır bekçisinden tokat yiyerek ve korkarak yayacaksın, akranların çayda yüzer oynarken, sen de bunu yapacaksın. İşte Anamın en samimi cümleleri, Kurban olurum Şeref, iyi ki ineklerimizi yayıyorsun da, evde yağımız oluyor. Ben de yemekler pişirip kardeşlerini doyuruyorum derdi ve sağdığı sütü bana helke de gösterirdi. O gündür bugündür ben bu gazla tüm dünyayı doyurmaya uğraş veriyorum.
İkinci cümleyi, öğretmen okulu çıkışta, Eğitim şefi öğretmenimiz tarafından sicilime yazılmıştı. Biz birkaç arkadaş Md. Yardımcısı öğretmenimizin odasına girerek notlarımıza ve bize ne yazdığına bakmıştık. İşte 1968 Mezuniyet günlerinde benim sicilimde, Şeref Pınarbaşı sayfasında eğitimde kendisinden bir şeyler beklenebilir. O zaman çok gururlanmıştım. Şimdi hala eğitim uğraşanıyım. Eğitimde yeni yollarımız, Eğitim Sil Baştan diye bir kitabın çalışmasını bitirdim. Hala bu cümlenin motivesini yaşıyorum.
Üçüncü cümleyi, babamla sohbet ederken, babamın samimi sözleriydi. Demek ki doğru yoldaydım, önemli olan da oydu. Kendimle barıştıran cümlelerdendi. Babam kendisi de Müslümandı, ama ben de doğru davranamıyorum demek istediğini ben de anlıyor ve toplum baskısını ber taraf edemeyişini ve bana engelleyici tavırlarını anlayışla karşılıyordum. Çoğu kez de bu yüzden hayatı ıskaladığımı biliyorum.
4. cümleye gelince Söke Bağ arasında kalırken (1978) bir grup arkadaşla tanışmıştım. Bunlardan biri de genç bir doktordu. gerçi bu arkadaşı bir iki sohbette görmüş, fazla da tanımamıştım. Daha 1998de yazdığım yazılar ve kitap çalışmalarının yanında, Sökedeki toplumsal olumsuzluklarının üzerine de gidiyordum. İşte bağ arasından gelip Sökede yerleşmiş olan doktor, benim hakkımda Onu diğerlerinden ayırın. O bir kalitedir dediğini içlerinden bir bayan arkadaş bana söylüyordu.
O günden sonra daha bir nitelikli daha bir dürüst yanlarımı ortaya koyarak yaşama devam etmek istiyorum.
Bu cümlelerin hiçbirinin abartılmadığını, söyleyenlerin samimiyetlerine dayanarak inandım. Bu da beni yaşamda daha coşkulu ve daha katkı sunmaya devam ederek, kendimle barışmamı sağladı.
Özellikle genç anne-baba ve öğretmenlere sesleniyor, çocuklarınızın yapıcı ve yaratıcı olmaları için, abartmadan destekleyiniz diyorum. Saylarımla.