FARUK HAKSAL
YA ÖYLE/ YA BÖYLE: ORTASI YOK...
İçinde yaşamakta olduğumuz karmaşa ortamından şu gerçeği damıtıp süzmek gerekiyor:
- Neo-liberal sistem ve onun uzantısında şekillenen parlamenter demokrasi "insan"ı bozan, [toplumsal ve bireysel] ahlakı yozlaştıran bir sonuç doğuruyor.
Üstelik bu sonuç zorunlu bir sonuç.
Başka bir deyişle, bu karmaşa içinde debelenen insanın ortaya çıkan bu sonuca direnmesi oldukça güçtür.
Ticarette "insan insanın kurdudur..."
Sistemin ahlaki değerleri yoktur.
Yaşamak için her şeyi yapmaya hazır, modernize edilmiş vahşi yaratıkların it dalaşıdır ekonomik ortam.
Siyaset de ise, neo-liberal-liboş ekonominin "Açık Pazar" sistemi yürürlüktedir.
İnsanların haysiyetleri, kişilikleri, oyları, görüşleri ve sonuç olarak kendileri o pazarın yan-ürünleri olarak alınır/ satılır.
Bedelini ödeyen siyaseti şekillendirir; daha daha yapılandırır; işin kötü yanı, işin kötü yanı, siyasetçiyi satın alarak {ya da kiralayarak] yapar bu işleri...
Piyasa ekonomisi, sistemini siyasetin içine yerleştirmiştir.
İnsan borsası; kimi zaman açık pazarda, ama çoğu zaman da kapalı kapılar ardında işlevini sürdürür.
Bireysel ya da toplumsal ahlaki kriterler devre dışıdır; by-pass edilmiştir; ihtiyaç duyulduğunda halkın zihnini bulandırıp/ cilalamak amacıyla kullanılmak üzere bir tarafa istif edilmiştir.
Etik değerler sadece bir kandırmaca aracıdır.
Ama gerçekte, aptallıktan ibarettir.
İşte böyle bir ortamda kendini yapılandırmak isteyen gerçek bir birey ne yapacaktır?
Yanıt basit ve yalındır:
- Direnecektir!
Neye karşı?
1.- Bu düzeni tek başına değiştiremese de, o düzenin kendisini değiştirmesine engel olacaktır.
2.- Kendisi gibilerle birlikte olacak, çoğalacak, örgütlenecek; gücünü artıracaktır.
Siyaset, sadece ülkenin sorunları karşısında üstlenilen sorumlulukların yerine getirilmesinden ibaret değildir.
Siyasete duyarlı olmak, aynı zamanda sözünü ettiğimiz bu iki yönlü direnme eylemini kılcal damarlarına kadar içine sindirmekten geçer.
Bu direniş ruhunu, mevki/ makam/ kariyer / ve çıkar gözetmeden kişiliğinin bir parçası haline getirmekten geçer.
Bu çizginin ötesi, yukarıdaki satırlarda sözü edilen karmaşanın içine düşmek, soluksuz kalıp, boğulmak anlamına gelir.
O karmaşanın dibinde insanlıktan çıkmak anlamanı taşır.