FARUK HAKSAL
VAY Kİ, VAY!...
Genelkurmay Başkanımız; yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst komutanı, [yine] yani tüm kurmay subaylarımızın başkanı şöyle diyor:
Basının bir bölümü mütareke basınını aratacak düzeyde
Yani, Türkiye Cumhuriyetini [gerekirse silah kullanarak] korumak ve kollamakla görevli askeri gücün en üst komutanı, basının bir bölümünün, işgal atındaki İstanbulda medyanın içine yuvalanan bu ihanet şebekesinden bin beter yayın yaptığını, söylüyor
Peki Mütareke Basınının ipleri o tarihlerde kimin elindeydi?..
Bu görevli kişilerin ceplerini kim dolduruyordu?
İşgal kuvvetleri
Peki, genelkurmay başkanımızın sözünü ettiği bir kısım basının ipleri kimin elinde?..
Hükümetin!..
Eeee?..
Var mı ekleyecek bir söz ya da cümleniz?..
Bizim var:
Evet, Mütareke Basınını emperyalist güçler yönetiyordu.
Ama o gün, düşmana karşı varını yoğunu ortaya koymuş olan bir halk vardı
O günlerin Ankarası, bu halkın karargâhı biçiminde yapılanmıştı.
O gün o karargahın bir Başkumandanı vardı!..
O halkın bir lideri vardı,
Ve o liderin de bir bağımsızlık aşkı!..
Bağımsızlık mücadelemizi zafere götüren iki öğe, bu aşk ile, o aşkın etrafında kenetlenmiş olan gönüllü halk ordusunun varlığıdır
Ve tabii ki, bu muazzam gücü organize etme yeteneğine sahip olan bir kurmay heyetin işlerin başında ve duruma egemen olmasıdır
İşte savaş böyle kazanıldı
Bu koşullarda ezici ve kesin bir zafer elde edildi
Laik Türkiye Cumhuriyeti böyle kuruldu.
Devrimler, bu bilinç ve rüzgârın itici gücü ile yapıldı.
İçinde bulunduğumuz süreçte Atatürk Devrimlerine karşı sürdürülen saldırı hamleler ile laiklik karşıtı eylemlerin odağında oluşturulan örgütlenmelerin ve Cumhuriyeti temelinden yıkma girişimlerinin ve moda deyimi ile asimetrik psikolojik savaş saldırılarının temelindeki neden, Atatürk Türkiyesinde var olan bu öğe, güç, bilinç ve kararlılığın bugünün yönetici kadrosunda mevcut olmaması ve bu nedenle de, gönüllü halk desteğinin kazanılamaması, inandırıcı ve güven verici bir mücadele ortamının yaratılamaması olgularıdır
Evet, sanıyoruz bu uzun cümle içinde yer alan unsurların herbiri, bugün içine itildiğimiz karanlık dehlizin nedenlerini oluşturmaktadır
Eğer kararlı bir mücadele azim, cesaret ve yeteneğine sahip değilseniz, toplumsal muhalefeti laf üreterek yöneteceğiniz ham hayali içinde deviniyorsanız ve Cumhuriyeti koruyup kollama görev ve sorumluluğunuzu hayata geçirme konusunda tereddüt, sakınca, gerekçe, şüphe ve benzeri politikaları kendinize siper etmiş, gününüzü gün, ikbalinizi sağlam tutma yöntemlerinin peşinden seğirtiyorsanız, yandı gülüm keten helvam
Vay bu memleketin haline
Vay bu halkın geleceğine ve onu bekleyen kadere
Vay ki, vay Türkiye Cumhuriyetinin istikbaline
Vay ki, vay!..
Vay
Ve vay!