UYANIN

Her bir sorumluluk sahibi yurttaş şapkasını önüne koymalı ve objektif bir bakışla şu gerçeği görebilmeli:
- Türkiye'de AKP'yi iktidarda tutan güç muhalefettir...
Ve bu gerçek açık yüreklilikle ortaya konmalıdır.
Çünkü ülkemizin geleceği ancak, içinde debelendiğimiz ağır koşulların aşılması ile belirlenecektir. Bu koşulların yarattığı "güç"lerin yenilmesi ile oluşacaktır.
Ülke savaşın eşiğindedir.
Bölünmenin kenarındadır.
Büyük bir ekonomik sarsıntının kıyısındadır.
Hayat pahalılığı, işsizlik, özgürlüklerin kısılması, hukuk devletinin rafa kaldırılması, Cumhuriyet değerlerinin kemirilmesi ve benzeri melanetler üst üstedir, yan yanadır, alt altadır...
Bu koşullar, normal demokratik ortam içinde bir iktidarın 10 kez iktidardan düşmesi için yeterlidir.
Halk, ülkenin geleceği ve dolayısıyla kendi geleceği karşısında oldukça umutsuzdur.
Güdümlü medya gücü ile halkın bilinci köreltilmekte, önünden gelip geçen olaylara karşı sağır bir çaresizliğe sürüklenmekte ve beyni, irreel öğelerle sarıp sarmalanmaktadır.
Ancak bu olağanüstü koşullarda halkın önüne seçenek koyacak, bu ağır koşulları bertaraf edecek [inandırıcı ve güçlü] bir alternatif yoktur.
Halk sıkıntıdadır...
Ama, kendisini bu sıkıntıdan kurtaracak alternatifi görememekte, ona inanamamaktadır.
Sağduyulu kişilerin üzerinde mutabık kaldığı bir gerçek vardır:
- Her şeye rağmen AKP'yi iktidarda tutan [parlamentoda olsun ya da olması] muhalefettir...
İktidar karşısında güvenilirliğini kitlelere yayabilen bir alternatif yoktur.
İşte sorun buradadır!
Türkiye halkının, demokratik toplum kuruluşlarının, aydınların ve herkesin bu sorunu aşacak çareler üretmesi, o çareleri hayata geçirmesi acil bir zorunluluktur.
Çünkü, Türk Kurtuluş Hareketi ile ölüm döşeğinden kaldırılarak sağlığına kavuşturulan "hasta adam" zatürreeye yakalanmak üzeredir...
Başhekim 10 Kasımda vefat ederken, bu sağlıklı organizmayı bizlere emanet etmiş; ama, gelişen zaman içinde ortaya çıkan küçük soğuk algınlıkları, giderek hızlı gelişen ölümcül bir hastalığa dönüşmüştür.
İşin ters tarafı, bu hastalığı yeniden iyileştirme sorumluluğunu üstlenmesi gereken aydın çevrelerde de bu hastalığın değişik versiyonları yürürlüktedir.
Birçok aydın kişi;
- Ben yoksam, batsın bu dünya, zihniyeti içinde kendi benliğinin sıvalarını kazımaktadır.
- Ben seçilmemişsem, ben o koltuğa oturmamışsam, her şey daha beter olsun!..
Olsun ki, benim kıymetim hatırlansın, bilinsin...
Ey hacı cav cav aydın eskileri... Silkinin!
ÇÜNKÜ Bu ülke battığında, değil mabadınızı yerleştirecek bir koltuk, çevresinde nefes alacak bir toprak parçası dahi bulamayacaksınız:
- Uyanın!
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar