İSMAİL VERGİLİ
UMUDUN TÜKENMESİ
Umut, insan yaşamında çok önemli bir direnç noktasıdır. İnsanoğlu yaşarken karşılaştığı zorlukları yenmek için sabırla ve azimle çalışıp, kendine duyduğu öz güvenle, Ben bu işi mutlaka başarırım" derse; karşısına çıkan bütün zorlukları yener ve başarıya ulaşır. Bu başarının sonunda da umut ettiği mutluluğa er ve ya geç mutlaka ulaşır. Bu mutluluk, o kişinin ailesiyle paylaştığı yüce bir değerdir.
***
Her ana ve baba, çocuğunu okutarak bu mutluluğa ulaşmayı düşler. Bu amaçla da, çocuğunun ailesine, milletine ve vatanına hayırlı bir insan olmasını planlar ve düşler. Bu nedenle de çocuğuna yemez yedirir, giymez giydirir. Hiç bir yardımdan ve masraftan kaçınmaz. Çünkü umudu çocuğunun iyi bir evlat, iyi bir insan olmasıdır. Ayrıca ailesi ona geleceği için bir güvence ve umut olarak bakar. Sanki onu bir kurtarıcı ve ekonomik bir kaynak güvencesi olarak görür ve bunu umut eder. Böyle düşünmesinde de bir gerçek payı vardır ve de hakkıdır. Anadolu köylüsü, bu amaç ve ruhla bütün olanaksızlıklara rağmen, çocuğunu iyi bir evlat ve iyi bir insan olarak yetiştirmeye çalışır. Buraya kadar madalyonun ön yüzünü okumaya çalıştık. Şimdi de madalyonun öteki yüzünü okuyalım.
***
Madalyonun öteki yüzü umduğumuz ve düşündüğümüz kadar aydınlık ve umut verici değildir. Söz konusu genç, bütün zorluklara rağmen okulunu bitirip, ailecek özlemini duyduğu mutlu sona ulaşıyor. Büyük bir sevinçle ve gururla diplomasını almaya hak kazanıyor. Artık hayal ettiği ve planladığı pembe hayallerinin gerçekleşmesi için, umutla bir göreve atanmasını beklemeye başlar. Ailesi de gururla ve umutla o mutlu günü beklemeye başlar. Fakat aylar geçer, yıllar geçer beklenen o mutlu son bir türlü gerçekleşmez. Gencin de, ailesinin de düşlediği pembe hayaller artık birer birer ve yavaş yavaş kararıp suya düşmeye başlar. Umutlar tükenmiş ve ufuklar kararmıştır artık. Bu olumsuzluklar ailenin hayatına da yansır. Artık hem ailenin hem de gencin hayatında bunalımlı kara günler başlamıştır. Eğer gencin bir de sigara alışkanlığı varsa yandı. Babasından bekleyecek günlük haçlığını. Eğer babasının verecek parası varsa. Oysa baba umut bağlamıştı o'na. Bu genç eline kazma- kürek alarak, amelelik işinde çalışamaz ki. Okuyup kariyer sahibi olduğu iş alanında verimliliği artırmak için çalışması gerekir. Oysa o, artık çaresizlikler içinde bunalıma düşmüş, yavaş-yavaş aklını tüketmeye ve kahve köşelerinde pineklemeye başlar. Veresiye çay içmeyi düşler. Eğer kahveci verirse. Sosyal çevresinde varlığını ve kişiliğini yitirir. Artık ondan her hukuksuzluk ve kötülük beklenir. Sosyal toplumun bünyesinde artık bir kanser tümörü oluşmuştur. Ya hırsızlık yapacaktır. Ya banka soyacaktır. Ya da mafya eline düşüp, hukuksuz bir yola girip, cinayetler celladı olacaktır. Bu genci, binler on binler olarak çoğaltırsak ki; bu sayı yüz binlerin üzerindedir. İşte madalyonun diğer yüzünde bugün bu acı ve korkun geleceği okuyorum. Çok karamsar oldum ama maalesef acı gerçek budur. Gençliğine sahip çıkamayan uluslar, geleceğine asla güvenle bakamazlar... Bakmaya da hakları yoktur artık...
***
Devlet babanın bu ve benzeri sorunları görüp, iş işten geçmeden çözüm üretmesi gerekir. Bunu da ülkeyi yöneten hükümetler düşünecektir. Ürettikleri projelerle istihdam yaratıp, çözüm üreteceklerdir. Aksi halde ülkenin toplum yapısının ana nüvesi olan hücreler çürür. Bu çürümeyi gören emperyalist ülkeler gelip, seni köleleştirerek yönetmeye başlar...
***
Ülkemizde yüzün üzerinde üniversitemiz vardır. Bu bir övünç kaynağı olarak değerlendirilebilir. Gelecek açısından her Türk yurttaşının üniversite mezunu olması temel amaç olmalıdır. Asıl amaçta yetişen gençliğe istihdam sağlamaktır. Bu da ülkeyi yöneten hükümetlerin görevidir. Bu amaçla her ile bir üniversite açmak güzeldir. Fakat, bu üniversitelerde eğitim görevi yapan kariyer sahibi öğretim görevlisini yetiştirmek te çok daha güzeldir. Üniversitelere politik gözlerle bakmamak gerekir.
***
Büyük Atatürk'ün bir veciz sözüyle yazımı bitirmek istiyorum.
"... Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." demiştir. Türk ulusu, müspet ilmin ve aklın yolunda giderek, çağdaş dünyanın uygarlığının üstüne çıkmasına bir engel yoktur inancındayım. Referans ta Cumhuriyetin kazanımları ve ATATÜRK İlkeleridir...
Duygularımı paylaşan okurlarıma saygılar.