ÖZCAN PEHLİVANOĞLU
TÜRK(LERİN)İYENİN NÜFUS SORUNU...
28 Şubat süreci ile ilgili olarak emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayının gözaltına alınıp mahkemece serbest bırakılması ve hain bölücübaşı ile girişilen müzakereler her ne kadar gündemin önemli olayları olarak gözüksede, günümüzün en mühim meselesi Başbakan R.T. Erdoğanında sık sık vurgu yaptığı nüfus meselemizdir.
Demek ki; tehlike çanları Türk Milleti için bu konuda kuvvetli bir şekilde çalmaktadır. Onun içindir ki; Recep Tayyip Erdoğan, taşıdığı makamın sorumluluğu çerçevesinde Türk Milletine uyarılar yapmaktadır.
Benim uzaktan ve yakından Başbakan ile bir yakınlığım ve siyasi birlikteliğim yoktur. Aksine halen Milliyetçi Hareket Partisinin en üst düzey yönetim organı olan Merkez Yönetim Kurulu(MYK)nun bir üyesiyim.
Bu güne kadar neredeyse R.T. Erdoğan hükümetlerinin hiç bir icraatını doğru bulmadım ve edep ölçüleri içinde tenkit ettim. Ancak R.T. Erdoğanın bu güne kadar en doğru sözlerinin bu üç çocuk yapma ile ilgili olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bana göre Türkiyenin nüfus sorunu yoktur. Buna karşılık kendini Türk Milletine mensup görenlerin nüfus sorunu vardır.
Türkiyenin demografik yapısı değişmektedir. Türk Milleti nüfus planlaması ve aile sağlığı tuzağına düşürülmüş, üremesi durmuş ve nüfusu gerilemeye başlamıştır. Çünkü Türk Milleti hedefsizdir. Başkalarının ise hedefi vardır. Türk Milleti tek çocuklu veya bilemedin iki çocuklu bir aile yapısına bürünürken, Türkiyenin üzerine konma arzusunda olanlar çok eşli ve çok çocuklu bir metodu uygulamaya sokmuşlardır. Onun için hain bölücübaşı ile müzakere edip uzlaşmak, memleketimizi korumaya tek başına yeterli bir tedbir olmayacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Türk Milletinin Milli Hedeflerinin olmadığına dair bir yazı kaleme aldım. Bir Allahın kuluda çıkıp sen ne diyorsun kardeşim bizim bir Kızıl Elmamız var demedi. Bunu demelerini bekliyor ve istiyordum. Ama ne yazık ki tahminim gibi çıktı. Kızıl Elmadan sokaktaki vatandaşın haberi bile kalmamış. Ya da en azından bizi okuyanların!..
Hal böyle olunca nüfusun azalmasının ve demografik yapının değişmesinin de önemi anlaşılamaz ve kavranamaz.
Rahmetli Alparslan Türkeş 1980 öncesinde 100 Milyonluk Türkiye derken Bu topraklar 100 milyon kişiyi besler diye iddia ederken, halk yığınları bunları dikkate almıyordu. Bu gün Türkeşin nüfus konusunda söyledikleri ile R.T. Erdoğanın söyledikleri arasında mantık olarak bir fark yoktur. Ayrılık; söylemin felsefesinde yatmaktadır. Erdoğan bu söylemi olsa olsa kendi muhiplerinin ilelebet iktidarı için söylemekte, Alparaslan Türkeş ise Türk Milletinin varlığı için bunları ifade etmektedir.
Gazeteci Fatih Altaylıda geçen gün köşe yazısında nüfusun önemine vurgu yaparak, Cumhuriyetin temel başarılarından birinin On yılda 15 milyon genç yarattık dizelerinde dile getirilen başarı olduğunu söylemektedir.
Çünkü İstiklal mücadelesi verdiğimiz Yedi Düvel; 10 11 milyonluk ve çoğunluğu hasta, yaşlı ve kadınlardan oluşan Türk Devletinin uzun süreli yaşayamayacağını düşünüyordu.
Ama bu gün 75 milyonluk bir Türkiye ve bu nüfusun neredeyse tamamını oluşturan Türk Milleti; nüfusundanda aldığı güçle bu coğrafyada yaşama azim ve kararlığını sürdürmektedir. Eğer 10 15 milyon olarak kalsaydık esamemiz çoktan silinip gitmişti.
Nüfus artışının durağanlaşması veya gerilemesi için yapılan bütün işler; Türk Milletine kurulmuş tuzaklar demektir. Unutmayın ki; en az üç çocukla sadece nüfusumuz korunabilir. Onun için yapabildiğiniz kadar çocuk yapın sözü de büyük doğrular içermektedir.
Başbakan R.T. Erdoğanın çocuk sayısındaki uyarıları yerindedir ve Türk Milleti bunun dikkate almalıdır. Kendisini Türk Milletine sevdalı gören kardeşlerimde bulundukları her ortamda bunu dile getirerek gündem yaratmalıdır. Türk anneleride yetiştirdikleri yavruları bu konuda eğitmeli, cesaretlendirmeli ve desteklemelidir.
Büyük Türk Milleti, güçlü nüfusu ile her türlü bölücülüğü ve melaneti, Allahın izni ile def edecektir. Yeter ki yanlışımızdan bir an önce dönelim...