TÜRKÇE’Yİ KİRLETMEYİNİZ

TÜRKÇE’Yİ KİRLETMEYİNİZ

TÜRKÇE’Yİ KİRLETMEYİNİZ

İSMAİL VERGİLİ
EMEKLİ ÖĞRETMEN
TÜRK DİLİ, Dünya dilleri arasında çıkış kaynağına bakılırsa, yeryüzünde yaşayan dillerin başında gelir.
Bu bilimsel bir gerçektir.
Kapitalist ve emperyalist dış güçler, bir ülkenin zenginlik kaynaklarına göz dikerlerse, sömürebilmek için, o ülkenin milli bütünlüğünü bozup parçalamak isterler. Bu onların temel amaçlarıdır. Bu politikanın temel öğesi, ulusal dil bütünlüğünü bozup, halkı başıbozuk bir kalabalık haline getirmek için, çeşitli yöntemler uygulamaktalar. Şunu çok iyi biliyorlar ki; bir toplumu millet yapan temel öğe dildir... Onlar için bu dil birliğini bozmak temel amaçtır.
Büyük ATATÜRK, bu tehlikeyi bildiği için, TÜRK DİL KURUMU'nun kurulmasını sağlamıştır. TÜRKÇE'yi bu tehlikelerden korumaya çalışmıştır. Yapılan çalışmalarla Türkçe'nin içindeki kirlilikler temizlenmiştir. Türk Dili arıtılmış ve paklaştırılmıştır. Hatta Atatürk, bazı dini vecibeleri bile Türkleştirilmesini emrederek, Türkçe'yi kurtarmıştır.
Atatürk, ulus bütünlüğünün koruyan temel öğenin, dil birliği olduğunu bilerek, Türk halkına bu kültür bilincini vermeye çalışmıştır.
Ne yazık ki; 1950'lerden, günümüze kadar ülkeyi yöneten siyasiler, politik çıkarları ve oy sağlama nedeni ile, bilerek veya bilmeyerek, dilimizin yozlaşmasına ve kirletilmesine göz yummuşlar veya pirim vermişlerdir.
Zamanla Türk Dil Kurumu işlevini tamamlamıştır gibi düşüncelerle kapatılması bile düşünülmüştür .
Ayrıca üst düzey bürokratlar ve siyasiler, her fırsatta ve ortamda, halkın karşısına çıkarak, yaptıkları konuşmalarla, kendilerini halkın üstünde görerek, çok biliyorlarmış edası ile, gözümüzün içine baka baka halkın anlamını bilmediği yabancı sözcükleri kullanarak, çalım satarlar. Türkçe'yi kirletirler. Bu kelimelerden bir kaçını örnek vermek isterim: (ombusman, konsensus, platform, konjöktür, mantalite, prosüdür.. gibi ) daha yüzlercesini saymak mümkün.
Burada bir gerçeği de vurgulamak isterim. Bilim ve tekniğin getirdiği bazı kelimeler var ki; bu sözcükleri aynen alıp kullanmak zorundayız. Örnek: (radyo, televizyon, telefon, internet... gibi)
Bu teknolojik ürünleri yapan bilim adamları, hem Türk değildir, hem de dilleri Türkçe değildir.
Yukarıdaki örnekte verilen dil yozlaşması yetmiyormuş gibi, bir de iş yerlerinin isimleri yok mu? Bunları gördükçe, kendimi ülkernde değilde, yabancı bir ülkede yaşadığımı sanıyorum. Bu durum beni düşündürüyor ve tiksindiriyor...
Atatürk'ün en büyük eserim dediği "Cumhuriyetin" yöneticileri, bu olumsuzlukları hiç mi görmüyorlar? Yoksa bilerekkör mü bakıyorlar? Bir yurttaş olarak, bu durumdan oldukça kaygılı ve sıkıntılıyım ...
Tük Ulusu’nun öz benliğine dönmesi için, tekrar bir Atatürk'ün gelmesini mi beklemeliyiz? Zamanı geriye döndürmek olanaksızdır. Atatürk, ulusuna doğruyu ve güzeli gösteimiştir. "Bağımsızlık benim karakterimdir", "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" demiştir. Ulusuna yükselmenin yolunu ğöstermiştir. O' nun ilkelerinden ayrılmadan, gösterdiği amaçta yürümemiz yeter de artar bile ....
Büyük Atatürk, Nutuk’ta, Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya ulusları içinde özgür ve bağımsız olarak ebediyen yaşatılması ödev ve sorumluluğunu ve de koruyuculuğunu TÜRK GENÇLİGİNE emanet etmişti..
Ne yazık ki; 1950'lerden bugüne kadar, uygulanan eğitim sistemi ile yetişen Türk Gençliği, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkıp koruma bir yana, Atatürk'ü din düşmanı olarak görüyor ve hakaret edebiliyor ...
Bir acı gerçeği daha vurgulamak isterim. Ne acı ki, gençliğimiz bu duruma düşürülürken, bir ingiliz gazetecisi olan "Lord Kinross" Atatürk'ü, yazdığı 806 sayfalık bir kitapla dünyaya, çağının en büyük devlet adamı olduğunu ne de güzel anlatıyor...
Ne yazık ki, bizler bu durumdan utanç bile duyamıyoruz. Beyinlerimiz yıkanmış ve uyuşturulmuştur.
Bugünün gençliği kültür emperyalizminin yozlaştırmasına ayak uydurmuştur.
Kızlarımız göbek açmayı, erkek gençlerimiz de saç uzatıp, kulaklarına küpe takmayı meziyet saymaktadırlar. Türk Halk ve Türk Sanat Müziğini bayağı sayarak, yabancı pop müziği ve pop star eğlenceleri ile uyutuyorlar. Benliklerini yitiriyorlar. Bu olumsuzluklara da, bazı televizyon kanalları çanak tutuyorlar.
Dış güçlerin emparyalist hareketleri, ülkemizi öylesine kuşatmış ki, Türk Ulusunun olmazsa olmaz değerleri, bir bir ortadan kalkmaktadır.
Yarın pek geç olmadan, Türk Ulusunun kendi öz benliğine dönmesinin zamanı geldi de geçiyor bile ...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum