TÜRK TARIMI
Siyasetçiler genellikle mensubu olduğu siyasi partiyi vatandaşa anlatır, tanıtır. Bu tavrı taraftar bulmaya yöneliktir. Çok zaman özellikle iktidar milletvekilleri, hükümeti yere göğe sığdıramaz. Yerel seçim atmosferine girdiğimizden beri iddialı demeçleri sık sık gazetemiz sütunlarında yer almaya başladı.
Çok zaman Aydın Milletvekili Mehmet Erdem tarım konusunda şöyle açıklamalar yapıyor ki, sanki Türkiye tarımı dünyada birinci sıraya geldi.
Önceki gün Aydını ziyaret eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Türkiye 2023 yılında hem bölgede, hem de ulusalda küresel bir aktör konumuna gelecek diyor.
Bu arada söz alan Milletvekili Erdem, Türkiyenin dünyada 7. büyük, Avrupanın ise en büyük tarımsal gücü olduğunu işaret ederken, Türkiye son 9 yılda büyüyerek son yarım yüzyılın rekorunu kırdı diyor.
Mehmet Erdem farklı bir şey söyleseydi, şaşardım. Türk tarımı sıkıntı içinde çırpınırken, ona çağ atlatmak insanın moralini düzeltiyor. Ama gerçek sayın Mehmet Erdemin dediği gibi değil, olmadığını bir örnekle vereceğim.
Türkiye madem ki tarımda çağ atladı, o zaman neden dış dünyadan her yıl 600-700 bin ton pamuk ithal eder?
Ayrıca tüm bakliyat ürünlerinin çoğunu dış dünyadan satın alırız. Bu konumu ile Türkiye bırakın ihracatçı ülke olmayı, dünyada tarım ürünü ithal eden ikinci ülke olmuştur.
Tarımın kalkınması için teşvikler var. Ancak çiftçi teşviklerle aldığını özel tüketim vergisiyle geri vermektedir.
Türk tarımının kalkınmasını ve dünyada ön sıralara çıkmasını isterim. Ancak yanlış tarım politikaları yüzünden Türk tarımı büyük bir duraklama dönemi geçirmektedir. Girdi fiyatlarının sürekli artması çiftçiyi üretimden alıkoymaktadır. Rastlantısal bir tarım politikasıyla bu işler böyle yürümez. Geçtiğimiz günlerde Söke Ziraat dası Başkanı Kemal Kocabaş da tarımdaki girdi fiyatlarının yüksekliğinden şikayet etmektedir. Ziraat Odası Başkanı olarak tarımdaki sıkıntının ne olduğunu ondan iyi kimse bilemez.
Ancak Aydın Ziraat Odası Başkanı Rıza Postacı, Bazı basın mensubu arkadaşlar bilmeden eleştiri yapıyor(...) Bu konuda bizi kimse eleştiremez diyor.
Son olarak konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soyluda AK Parti iktidarının icraatlarını bir bir anlatmış ve çalışmaların bir insanlık projesi olduğunu söylemiş. Süleyman Soylu için söyleyecek bir sözüm yok. Onun 3-4 yıl önce DP Genel Başkanı iken yaptığı açıklamaları gayet iyi hatırlarım. Bugün neden çok farklı konuşmalar yapıyor, işte onu anlamıyorum.
İNŞAAT SEKTÖRÜ ŞOKTA
Kimseye, yani özellikle ilgili kuruluşlara ve konunun uzmanlarına danışmadan herhangi bir arsada inşaat yapma hakkını % 50ye düşürdüler.
Konuyu biraz açayım: 1 Haziran 2013den geçerli olmak üzere yayınlanan tebliğle bitişik nizam arsalardaki inşaat payı % 50. Ayrık nizamdaki pay ise % 40 düştü.
Mesela 150 m2 eski bir evin var. Orasını yıkıp, yeni bir konut inşaa etmeye kalktığında, arsaya 75 m2den fazla ev inşa edemiyorsun. Bahçeli evlerde sorun daha kötü. İnşaat yapayım dediğinde % 60 kaybediyorsun. Sağdan, soldan, önden ve arkadan çekildiğinde cephe yeterli olmazsa ev inşaat ruhsatı bile alamıyorsun.
Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan bu tebliğ, arsa sahiplerine ve müteahhitlere büyük darbe oldu. Tebliğ yayınlanmadan önce aynı arsaya 12 daire yapılırken, yeni düzenleme ile bu hak 6 daireye düştü.
Ortada büyük bir hak kaybı var. Hiç düşünülmeden böyle bir uygulamaya neden geçildi? Yoksa arsa değerleri kentsel dönüşüm programının azizliğine mi uğradı? Büyük kentlerde başlayan kentsel dönüşümü anlarım da, ilçemizde böyle bir çalışma ne zaman yürürlüğe girer? Ev sahibi ve arsa sahipleri kentsel dönüşüm programından kârlı çıkabilir mi?
Çok zor... Üstelik kentsel dönüşüm programı ne zaman devreye girer, o da belli değil.
Kısacası; Bakanlar Kurulunun yayımladığı tebliğ kararı, bana pek uzun ömürlü olmayacak gibi geliyor. Çünkü herhangi bir arsa üzerinde inşaat alanı yüzde 50 düşerse, inşaat sektörü ayakta kalamaz. Arsa sahipleri de büyük kayba uğrar.