TERÖR, GÜNDEM, ŞARK, GARP ve SAYIN BAŞBAKAN…

Terör eylemlerinin verdiği acı ve kargaşa Türkiye’nin hangi gündeminin üzerini örttü; hesabını yaptınız mı?..

Gelin ana başlıklarını sıralayalım:

1.- Meclisten gece yarısı çıkartılan kanunlar,

2.- İşsizlik ve yoksulluğun dayanılmaz tırmanışı,

3.- Artan borçlar ve cari açığın yarattığı olumsuz etkiler,

4.- İsrail sorunun yarattığı gerginlik ve dış politikadaki belirsizlikler,

5.- Kılıçtaroğlu’na yönelen ilginin yükselen grafiği,

6.- Kapanan fabrikalar, inim inim inleyen esnaf ve tüketilen hayvancılık ve çökertilen tarımın yarattığı ekonomik ve sosyal çöküntü…

Evet… İşte Sayın Başbakan, terör olaylarının üzerini örttüğü Türkiye gerçekleri bunlar…

Peki hal böyle iken, yani “durum vaziyeti” bu gerçeği önümüze koymuşken siz, Sayın Başbakan siz, nasıl da kalkıp kürsülerden şu sözleri edebiliyorsunuz:

- Ne zaman ülkenin demokrasi çıtası yükseltilmeye kalksa, terör eylemleri tırmanıyor…

Keşke bu sözünüz doğru olsaydı Sayın Başbakan… Keşke!

O zaman 30 yıldır demokrasimizin çıtasının yükselmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdik…

Demokratik gelişmemizin 30 yıldır kesintisiz bir gelişme içinde olduğu ile övünür, Batılı amcalarımıza çalım satardık…

Terör denen bela ile 30 yıldır dişe diş mücadele veren bir ülkenin yurttaşları olarak her Allah’ın günü gelişen demokrasimizin o güzelim tacını başlarımıza takar, uygar [!] Dünya önünde övünür dururduk…

Bu sizin yaptığınıza Batı’da, “Şark kurnazlığı,” denir Sayın Başbakan…

Doğu’da ise, “söylemesi ayıp,” diye söze başlanır ve sonra bin dereden birkaç kova su getirilir… Sonra,

- N’olacak canım, koskoca başbakan, desin varsın, denir…

Hatta belki de su getirilen derelerden birisinin kenarına oturulup, bir türkü bile çağırılır:

- At martini deeebre Hasan, dağlar inlesin!...

Türküyü dinleyen dostlar ne derler bu işe, bugünden kestirmek zordur…

Ama, gayetle iyi anlaşılacağı üzere, Doğu’da bu nitelikteki söylemlerin ardından, pek bir şey söylenmez… Ve zaten, “deeebre Hasan”ların yoğun bir biçimde Doğu kültürü içinde var olmasının nedeni de işte budur!..

Çünkü türkülerimiz “at martini, “ diye başlamakta…

Ama Ata sözlerimiz,

- Atma Recep, din kardeşiyiz, demektedir… Ama, işin olan trajik tarafı, bu nitelikteki “Ata”larımızı pek dinleyenin olmadığıdır…

Türkiye halkı, “atmayı” öngören bir kültür ile, “atmama”yı öneren bir diğer kültürün arasına sıkışmış, ironik bir çalkantıyı yaşamaktadır…

Bu iki kültürün çatışmasından doğan “bir-bir”lik beraberlik, belki atılacak penaltılarla galibiyeti kazananı belirleyecektir.

Ama bizce sonucu belirlemesi gereken öğenin [etkenin, kaynağın ve kültürün] aslı, esası ve ilkesi şu olmalıdır:

- Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar