TEMA’dan “Dünya Sulak Alanlar Günü” açıklaması

TEMA’dan “Dünya Sulak Alanlar Günü” açıklaması

TEMA İL TEMSİLCİSİ MEHMET ÖZDEMİR, "SULAK ALANLAR SAĞLIKLI OLURSA; SUYUMUZ DA, GIDAMIZ DA SAĞLIKLI OLUR"

Gerçek Gazetesi
TEMA Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir, son yüzyılda dünyadaki sulak alanların yüzde 50'sinin çeşitli nedenlerden ötürü yok edildiğini belirtti. Türkiye'deki sulak alanların dünyadaki alanların içersinde önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Özdemir, "Sulak alanlar sağlıklı olursa; suyumuz da, gıdamız da sağlıklı olur" dedi.
Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla bir açıklama yapan TEMA İL Temsilcisi Özdemir, Dünya Sulak Alanlar Sözleşmesi'nin 2 Şubat.1971 yılında İran'ın Ramsar kentinde imzalandığını söyledi. Sulak alanların korunmasının önemine dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için 1997 yılından bu tarihin "Dünya Sulak Alanlar Günü" olarak kutlanmaya başlandığını belirten Özdemir, Derinlikleri 6 metreye kadar olan; sığ göl, lagün, deltalar, korunaklı kıyılar, su dolaşımına sınırlı olan bölgelerin sulak alanlar olarak nitelendiridiğibi belirten Özdemir, "Ülkemiz; 17 Mayıs.1994 yılında bu sözleşme imza koyarak resmen taraf oldu. Türkiye'de 250 ayrı yerde, 1 milyon hektarın üzerindeki sulak alanları ile, Avrupa ve Orta Doğu'nun en önemli ülkelerinden biridir. Sultan Sazlığı, Sefe Gölü, Burdur Gölü, Manyas Kuş Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Ulubat Gölü, Büyük Menderes Deltası başta olmak üzere halen; 1 milyon hektarın üzerinde sulak alanımız olup, Ramsar listesine dahil 71 sulak alanımız uluslar arası öneme sahiptir" dedi.
Özdemir, son yüz yılda dünyadaki sulak alanların yüzde 50'nin sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, kıyı şeritlerinde ikinci konut, yazlıklar ve sanayiye açılması, içme suyu amaçlı kullanımlar sebebiyle yok edildiğini açıladı. Türkiye'de de 1960 yılından bu yana Amik, Gavur, Suğla, Kestel, Emen, Avlan gibi göller kurutularak 1,3 milyon hektar sulak alanın tarım, sanayi ve yerleşim alanlarına dönüştürüldüğünün altını çizen Özdemir, "Bu nedenle eko-sistem değişmiş, pınarlar kurumuş, yer üstü ve yer altı su kaynaklarında ciddi azalmalar olmuş, bölgenin su, iklim, üretim dengesi bozulmuştur. Sulak alanlar; bulundukları bölgenin su rejimini düzenler, iklimini dengeler. Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak, besin maddelerini kullanarak suları temizler. Bulundukları bölgenin tabii klimasıdır, havanın nem oranını dengeler. Balıkların ve diğer su canlılarının üreme alanlarıdır. Yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca kuşun, mevsimlik yaşam ortamıdır. Kuşların okyonusları aşmadan önce, yumurtladıkları, yavru çıkardıkları yuvalarıdır. Sulak alanların bozulması, sağlığımızın da bozulması demektir. İklim değişiklikleri, seller, su taşkınları, yaşanan uzun kuraklıklar, erozyon, çölleşme, çoraklaşma, zirai alandaki verim ve kalite düşüşü, su kaynaklarımızın azalması, pınarların, derelerin kuruması, yer altı suların çekilmesi, kendi sonumuzu kendimizin hazırladığının işaretleridir" diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.