E. TURGUT TEKİN
Taban, Ak Parti Hükümetinden ümidini kesmiş!
Artan terör olayları, ülke içindeki huzursuzluklar, işsizlik, ekonomik krizler, üreticinin ve emekçinin alın terinin verilmeyişi, aşırı derecedeki partizanca davranışlar oy potansiyeli olan tabanı bıktırırken artık bu hükümetten de ümidini kesti. Kuruluşuna omuz verenler, partiyi iktidara taşıyanlar artık parti saşarından birer ikişer ayrılıp diğer partilere girmeye başlıyorlar.
Bu da şunu gösteriyor ki, artık taban AK Partiden ümidini kesti ve kendisine ülke gerçeklerine uygun ve yararlı olacak parti ve siyaset arayışına girmiştir.
Artık ordumuza kadar sokulup, karakollarımızı, güvenlik güçlerimizi hedef alan terör karşısında AK Parti Hükümeti etkisiz kalmış, başka şeyleri bahane ederek onların gölgesinde saklanmaya çalışıyor. Şehit ailelerinin göz yaşları, Vatan sağ olsun deyişleri bu vurdum duymazlık karşısında tepkilere dönüşüyor. Onlarında bir sabrı vardır, zorlandığında veya yeteri kadar önlemler alınmadığında, bu çapulcular durdurulmadıkça bu tepkiler de artacaktık. Nitekim geçtiğimiz günlerde buna benzer bir olay da yaşandı. Elbette her Türk vatanını sever gerektiği vakitte canını seve seve vatanı uğruna verir. Buna tarihimiz tanıktır. Çok eskiye gitmeye gerek yok,1974 Kıbrıs Barış Hareketi buna en güzel örnektir. Ne yazık ki bugün Türkiyede rahmetli Bülent Ecevit gibi bir Başbakan ve o günkü hükümet gibi siyasi irade yoktur. Bugünkü hükümet yanlılarının Eco diye alay ettikleri rahmetli Ecevit, yıllardan beri Kıbrısta akıtılan Türk kanlarını durdurmuş kahraman ordumuz sayesinde adaya barış ve huzur gitmiştir. Bu başarıyı sayın Ecevit ortaya koymuştu. Hem de koalisyona rağmen. Bugün ne yazık ki çoğunluğa sahip olmasına rağmen Sayın Başbakan Erdoğan bu performansı ortaya koyarak, gerekeni yapacağı yerde muhalefetle söz kavgası yapıyor. Hükümet, muhalefetle ağız dalaşı yapmaz. Gerekeni yapar. Gereken ise her ne pahasına olursa olsun terörü durdurmak ve terör örgütünü ortadan kaldırmaktır. Bundan başka çıkar yol yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde vatana ve ulusa ihanet edenler bizdeki kadar hoşgörüyle karşılanamaz. Bunca akan kanın sorumlusu kimlerdir? Vatanın bütünlüğüne, ulusun parçalanmasına yönelik olan bu saldırılar durdurulmasa başka ne yapılır?
Kuzey Irakta üstlenip ülkemize saldıran bu örgüt aynı zamanda ülkemizin içinde bile istediği gibi at oynatıyor. Bu kişiler ülkemize nasıl sızıyorlar?
Sızarlarken, karakollarımızı basarlarken, polis araçlarımızı dağda değil kent merkezinde tararlarken bizimkiler ve ilgililer nerdeler? İşte benim aklım ve vicdanım bunu hiç kabul etmiyor. İster istemez insanın aklına kötü şeyler getiriyor ve yazmaya gönlüm razı olmuyor. Bin yıldan beri kardeş kardeş yaşıyan bu insanları birbirlerine düşman etmeye kimler çalışıyor ve bunun karşısında sayın Erdoğan Hükümeti ne yapıyor?
Bugün Kuzey Irakta borusu öten ABD VE SÖZDE KÜRT YÖNETİMİ, komşusu olan bir devlete zarar veren bu örgütü orada nasıl barındırıyor? Bana bu durum hiçte dostça görünmüyor. Çünkü dostumuz ve komşumuz olan bir devlet buna izin vermez. Onları oradan atacak güçleri olmasa da, der ki, Bizim gücümüz bunları buradan atmaya yetmiyor. Gelin birlikte çıkaralım işte o zaman iki güç bunları imha eder ve aramızdaki gerçek dostluk ve kardeşlik devam eder. Ama her nedense bu komşularımız tarafından dikkate alınmadığı gibi gizlicede destekleniyor. Aynı şeyi bir zamanlar Suriyede yapıyordu. Zoru görünce terörist başını hemen ülke dışı etti. Halbuki Suriye KUZEY IRAK YÖNETİMİnden daha güçlü idi. Bugünkü çektiklerimiz, ABD ordusunun Kuzey Iraka girme istemine karşı TBMMde teskere görüşülürken verilen red oylarının bedelidir ve bunun tek sorumluları da o dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç ile Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykaldır. Sayın Baykalın ve Bülent Arınçın bu hataları bize pahalıya mal olmuştur. Teskere olumlu olsa idi, 36. paralele kadar ki bölüm bizim konturolumuz da olacaktı ve PKK belası da silinip atılacaktı. Lozan Antlaşmasında çizilmemiş olan Türkiye-Irak sınırı da coğraŞ koşullar dikkate alınarak yeniden çizilecekti. Ne yazık ki Emevi siyaseti yüzünden bu tarihi fırsatı kaçırdık.
Şimdi ne olacak? Her gün evlatlarımızı genç yaşta şehit mi vereceğiz, yoksa her ne pahasına mal olursa olsun Kıbrısta olduğu gibi kara harekatı yapıp süngümüzle onları oradan atacağız? İşte bütün mesele burada. Taban bu hareketi AK Parti iktidarının yapacağına inanmıyor. Çünkü AK Parti iktidarında bu politikayı ve siyasi iradeyi ortaya koyacak lidere inanmıyor ve ümidini kesmiş. Buna neden olarak da, AK parti içindeki bazı yamperi hareket eden grupları gösteriyorlar. Bu gruplar, yan çizerse iktidar düşer diyorlar. Böyle iktidar olmaktansa düşmek veya ulusal gücü kuvvetli olan bir koalisyon hükümeti kurmak daha iyi değil mi? Bugün Türk Halkı kendi vatanında kendi topraklarında kendi evlatlarını şehit vermektedir. Bundan daha acı ne olabilir ki? Daha ne kadar sürecek bu yanlış kararlar? Daha ne kadar ABDDEN EMİR ALACAĞIZ? Ya onlar bitirsinler yada bu işi beceremiyorlarsa biz bitirelim. Atatürk gibi, Ecevit gibi liderlere ihtiyacımız vardır. Atatürk, Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur diyor. Bu damarlarda bu asil kan aktıkça bizde lider çoktur. Kıbrısta da onlar aynı sazı çalıyorlardı. Bugünde aynı sazı çalmaktadırlar. Ben, elimden geleni yazmaya çalışıyorum. Elbetteki boyutları çok büyük olan böyle bir konuyu böyle kısa boyutlu bir makalede anlatmak kolay değil. Aslında geniş bir kitap olur. Korkunun ecele yararı ölmektense bir kere ölmek daha iyidir. Eğer ABD VE KUZEY IRAK YÖNETİMİ DOST OLSALARDI BİZE BU ACILARI YAŞATMAZLARDI. BENCE DOST DEĞİLLER. DOSTA DOST; DÜŞMANA DÜŞMANCA DAVRANMADIKÇA BU İŞ BİTMEZ. TABANIN ARTIK AK PARTİ İKTİDARINA GÜVENİ KALMAMIŞ. YENİ BİR GÜÇ YENİ BİR LİDER VE YENİ BİR PARTİ ARAYIŞI İÇİNDE. DÜN BİR DOKTOR ARKADAŞIM BANA ŞUNLARI SÖYLEDİ: TEKİN HOCAM, BİZİM ARTIK AK PARTİ İKTİDARINA GÜVENEMİZ KALMADI. ATATÜRKÇÜ YENİVATAN ADLI BİR PARTİNİN HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ. TABANI VE TÜRK HALKININ BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ KUCAKLIYACAK BİR PARTİYE GEREK VARDIR. ONU KURUP, KARDEŞİ KARDEŞE DÜŞMAN EDEN BU ZİHNİYETLERİ ORTADAN KALDIRACAĞIZ DEDİ. HAYDI HAYIRLISI OLSUN.