SORUN SEÇİM KAZANMAK MI?

 

 

Bir tatil günü. Cumartesi. Tam piknik havası, tam denizle kucaklaşma. Geride bıraktığımız koca bir haftanın stresini atma günü, sanki özenerek güne doğmuş gibi güneş. Hadi dolaşın, temiz havayı ciğerlerinize çekin. Gülün, oynayın. Dertlerinizi, sıkıntılarınızı unutun der gibi.

Der gibi de bunca yokluğun, hüznün içiresinde nasıl olacak? Ülkede hergün kan ve gözyaşı var. Küresel vahşi kapitalizmin çöküş aşamasında halkların paralarıyla kurtarılmayı beklerken, dünyanın tüm ülkelerinde kapıda bekleyen işsizlik, yoksulluk.

850 milyon insan açlık sınırında, hatta aç. Dile kolay 850 milyon. Kapitalizm bu dünyanın hangi sorununa çözüm getirdi ki biz onu halen daha kurtarmaya çalışıyoruz. Sonuç ortada. İşsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve en az 850 milyon insanın açlığı, aç bırakılmışlığı.

Şimdi bu döngü içerisinde, önümüzdeki yerel seçimlerde yine bir takım küçük hesapların, ben duygusuyla yola çıkmaların, bölünmelerin, bölmelerin ve ne olursa olsun yönetme isteklerinin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz.

Kendilerine sol ve sosyal demokrat diyen kimselerin kafa yoracakları tek konu küresel sömürünün nasıl ortadan kaldıracağı olmalıdır. Küresel sömürüyü ortadan kaldırmak için de öncelikle asgari müşterek şartlarda nasıl bir araya gelebilirize kafa yormaları gerekmektedir. Yoksa tek başınıza kaç seçim alırsanız alınız, küresel sermayenin karşısında bir nokta kadar yaptırım gücünüz olabilir. Bu güçle de hiçbir halkı kurtaramazsınız. Bırakınız dünyayı kurtarmayı kendi toplumuna bile bir arpa boyu gelişmişlik sağlayamazsınız.

Bu bölünmüşlük ve parçalanmışlık, bu küçük egoların topluma mal edilişleri, bu küçük olsun ama benim olsun fikirdaşlığı, bu adına sol deyipte tamamen bireysellik kokan politikalar ile bu toplumu nasıl kurtaracaksınız, bu açlığı nasıl yok edeceksiniz, bu savaşları nasıl durduracak ve barışı ve halkların kardeşliğini ve gerçek demokratik toplumu nasıl yaratacaksınız.

Görülüyor ki, yeni hareketlenmeler içerisinde emekçileri, Kemalist1eri, Atatürkçüleri, sosyal demokrasi savunucularına, demokratik solcuları, koministleri, sosyalist1eri, anarşist1eri, yeşilleri, çevrecileri ve daha tüm demokrasi ve insan haklarına inananları bir çatı altında toplayacak, kucaklayacak oluşum yerine yine bölmeyi ve parçalamayı hızlandıracak eylemlerin başladığını görmekteyiz.

Sorun işkencenin önlenmesi ise, işkence yapanlara karşı tüm toplumu örgüt1eyecek ve bir arada tutacak politikalar, birliktelikler üretmektir.

Savaşlara karşı birleşmek, çoğalmaktır. Halkların kardeşliğini ön plâna çıkararak ve birlikte üretip birlikte eşitçi ve ihtiyaca göre paylaşarak sosyal adaletin sağlanması gcrekmektedir. Bu simetrik ya da asimetrik savaşları, savaşlar sonucu dökülen kanı durdurmaktır.

Sorun sadece ben Türküm demek yerine, ben Kürdüm, ben Ermeniyim, ben Rumum, ben Çerkezim, ben Lazım, ben Gürcüyüm, ben Azeriyim demekleri çoğaltarak BEN iNSANIM ŞiARINA ulaşmak olmalıdır.

Sorun bir bölgede ya da belde de seçim kazanmak değil. Nakus talihini yenemeyen bir bölgeden başlayarak tüm evrende kardeşliği kazanmaktır.

Sorun tüm canlıların kardeşce, eşit ve özgürce yaşaması sorunu ise gerisi boş...

Önceki ve Sonraki Yazılar