E. TURGUT TEKİN
Sökeye Mızrap Nazlı ve Musa Avcı umut veriyor
Ben, AP'nin, DYP'nin şimdi de DP'nin birlik ve beraberliğine, demokratik ruh ve anlayışına hayranım. Kavgasız, gürültüsüz, elele, huzur içinde yanyana gelerek, demokresinin tadını yaşatıyorlar. Ankara'dan, İstanbul'dan, Aydın'dan ve daha uzak yerlerden gelerek partilerine güç katan bu insanları, örnek oldukları bu davranıştan dolayı kutluyorum. Benim anladığım demokrasi budur. Diğer partilerimize de örnek olmasını diliyoruz.
Mızrap Nazlı, Musa Avcı ikilisi bu partiyi Söke'de yürütürler. İkisi de eski ve deneyimli politikacı ve bürokrattırlar. Sayın Mızrap Nazlı'nın geçmişini bilmiyorum, ama Söke'de çok başarılı işler yaptı. Bugün Söke inşaat sektöründe hem seviliyor ve hem aranıyor. Böyle dürüst, çalışkan insanlara gerçekten ihtiyacımız vardır. Çünkü Söke, son yıllarda köy azmanlığından da aşağıya mezralığa düştü. Söke'de ne tarım, ne sanayi, ne de ticaret kalmadı. Yaşanan bu durgunluk elbet bir yolla atılmalı, Söke'ye seksenli yılların dinamikliğini kazandıracak, iş ve ticaret hayatını canlandıracak aktif bir parti ve politikaya ihtiyaç vardır. Söke ilçe Yönetiminin ikinci adamı olan Musa Avcı'yı çok iyi tanırım. Kendisi ile birlikte on yıl çalıştık.
Hep resmi olduk. Benim zaten karekterim ve kişiliğim öyle samimi olmayı pek hazmetmiyor. Musa Avcı, Sarıkemer Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde başarılı çalışmalar yaptı. Daha sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri kurulunca, Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Kurucu Müdürlüğü'nü yaparak, Söke'de önemli çalışmalara imza attı. Bugün Söke eğitim alanında hizmet veren birçok okulun çorbasında Musa Avcı'nın tuzu vardır. Söke eğitim ve öğretimi onun müdürlüğü döneminde başarılı oldu. Öğretmenler ve idareciler arasında çok iyi bir uyum vardı. Sonra, bugünkü Söke Öğretmen Evi'ni Musa Avcı'ya borçluyuz. Öğretmen evi yapılırken, sembolik olarak, öğretmenlerden az bir şey kesiliyordu. Çalıştığım okulda, bazı arkadaşlar bu katkıya itiraz ettiler. Ben, onlar adına da cebimden koyup, tam liste yatırdım. fiimdi ben, ayda veya yılda bir veya iki kere öğretmen evine gidiyorsam, o katılım payını vermeyenler oradan ayrılmıyorlar. Elbette ki, en çok emeği geçen Musa Avcı'da benim gibi sanırım fazla gitmiyordur. Musa Avcı'nın bir başka yönü de, politik gücü çok fazla ve aktif olmasıdır. Aydın ilinde böyle modern bir öğretmen evini ilk kapanlardandı. Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu ve yine Milletvekili Mustafa Bozkurt'u Söke'ye yönlendirerek, onlara çok önemli destek sağlattı. Sonra, Didim ilçe olunca, Didim İlçe Milli Eğitim örgütünü de yine Musa Avcı kurdu ve geliştirdi. fiimdi bu iki lider DP'nin ilçe Yönetim Kurulu görevini üslenmişler. Bu durum ve oluşum Söke için çok önemlidir. Sökeli bu ikiliye sahip çıkmalı ve bu iki dinamik, deneyimli politikacılardan yararlanmalıdır. Aslında yenilere rağbet etmek gerekiyor. Eskiler zaten denenmiş, başarılı veya başarısız olmuşlar. Bunlardan artık birşeyler beklemek bence doğru değildir. Bir arkadaşımız çıkıyor, dondan mondan söz ediyor. Daha iyisini başkan iken niye yapmadın? diye sorunca verecek yanıtı var mı? Tekel binasına giydirdikleri donu çarçabuk çıkarıp attılar. Bu donu niye giydirdik, niye attık demiyorlar. Yıllardır, merkez sağ bölük pörçük, gelin elele vererek, ülkemizi düştüğü sıkıntılardan kurtaralım demiyorlar. Varsa da biz, yoksa da biz, diyorlar. Oysa yıllarca o makamı işgal ettiniz, ettiğiniz dönemde neden yapmadınız? diye sorunca, verecekleri yanıt sudan şeyler. Onun için, her lafa inanıp, işi yapamayacaklara değil, yapacaklara havale etmekte yararlar vardır. Denenmiş, misyonu tamamlanmış kişilerle değil de, yeni motifler ve projelerle dolu becerikli kişilerle yola devam etmek gerekiyor. Bu da Sökeli'nin hakkıdır. Son yıllarda Söke, köy azmanlığından da aşağılara, mezralığa düştü. Hani bizim politikacılarımız, nerede? Niye bir çözüm üretmiyorlar, yeni projeler ortaya koymuyorlar? Bunca insan Söke'den göç ediyor ve seyirci kalıyorlar. Peki ne yapmalıyız? Neden elele, kafakafaya veripte çarpıkları düzeltemiyoruz. Allah için Söke'de trafik var mı? Çay üstündeki otoparklar boş, parkın kıyısındaki cadde üzerinde iki sıra park etmiş araçlar var? Değirmen Caddesi, Albayrak Caddesi, İstasyon Caddesi keşmekeş içinde. Sorumlular nerede? Neden bu trafik düzelmez? Bakan eden yok, yazıyoruz, yazıyoruz, kimse çıkıpta yahu kardeşim biz varız ya, niye boşuna yazıyorsun! demiyorlar. Esnaflar, dükkanlarının önlerinin kapanmasından, yayalar, kaldırımların işgalinden, şehir içi dolmuşları durakların işgalinden şikayetçi. Bazı kişiler, acayip sesler çıkaran motosikletlerin gürültüsünden şikayetçiler. Adamlar motora bindi mi cırtlak sesler çıkararak, ortama gaz yayarak gidiyorlar. Bazı arabalar, müzik sesini sonuna kadar açmış, gece ve gündüz demeden gazlıyor? Buna ne diyen var mı?