İSMAİL VERGİLİ
SINIRDAKİ MAYINLAR
Türkiye bugünlerde, Suriye sınırındaki mayınlı araziye odaklandı. Nedir bu mayın konusu diye soracaksınız? Türkiye ile Suriye arasında sınır güvenliği için her iki ülkenin kendi aralarında döşedikleri mayınların temizlenmesidir. Suriye bu işi yıllar önce yapmıştır. Kendi bölgesindeki toprakları ziraat çalışmasına açmıştır. Şimdi de Türkiye kendi bölgesinde ki toprakları mayından temizlemek istiyor. Bu nedenle de özel yasa çıkartarak, bu mayın temizleme işini yabancı firmaya ihale etmek istiyor. Mayından temizlenecek bu verimli bakir ziraat arazisinin 44 yıllığına işletme ve kullanma hakkı ile İsraile vermek isteniyor. İsrail bu toprakların ekimini ve dikimini, hasadını kendisi yapacak. Ayrıca da, yer altı (maden ve petrol) gibi zenginlik kaynaklarını da işletme hakkına sahip olacakmış. (Basının bilgilendirmesi)
***
Türkiye ne yapmak istiyor? Yıllar önce o günün şartları ile döşenen bu mayınları, bugünün teknolojik gelişme olanaklarıyla 75 milyonluk Türkiye bu temizleme gücünden yoksun mudur ki? Bu işi yabancı bir firmaya ihale ediyor? 4 milyonluk İsrail Devleti bu işi başaracakta, 75 milyonluk Türkiye bu işi başaramayacak? İşte bunu aklım ve mantığım anlamıyor ve kabul etmiyor. Sanırım her Türk yurttaşı da benim gibi düşünmektedir. Bu millet (Türk Milleti) ki, yedi düvel emperyalist Avrupayı (Dünyayı) dize getirmiştir. Bu mayınları bugünün teknolojik olanaklarıyla temizlemeyecek öyle mi? bu düşünceye beşikteki çocuklar değil, havada uçan kargalar bile güler. Türk Hükümetinin bu tarz projelerin her yurttaşın kafasında bir kuşku yarattığı gibi, bende de bir kuşku yaratmıştır. Bu kuşkularımı tarihi örneklerle açıklamak isterim. Bunun için de tarihe bir bakmak gerekir.
***
İsrail, bugünkü vatanları olan Doğu Akdeniz kıyılarındaki topraklarını 1940lı yıllarda Araplardan ve de Filistinlilerden satın almıştı. 1948 yılında da İsrail Devletini kurmuştu. ABD destekli teknolojik gelişmesini tamamladı. Bölgesinde bir korku devleti haline geldi. 1967 yılındaki İsrail-Arap savaşında 2 milyonluk İsrail, 200 milyonluk Arapı dize getirdi. Geçmiş zamanlar da, bazı münferit olaylarda İsrail, acımasız güç kullanarak, çevresinde insanlık suçu işlemiştir. Şöyle ki: Hamas örgütü iki İsrail askerini kaçırınca, İsrail, 100 binlerce insan öldürdü. Daha 6 ay önce Gazze de, kadın-erkek, çocuk- yaşlı demeden 100 binlerce insan öldürdü. Uygar dünyada bu vahşete seyirci kaldı. Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 5 ay önce Davosta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Pereze, Siz çocuk-kadın-yaşlı demeden adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. diyerek toplantıyı terk etmişti. Şimdi ise güvenlik açısı nedeniyle Türkiye, Suriye sınırına zamanında döşenen mayınların temizlenmesini İsrail vermek istiyoruz. Hem de 44 yıllığına ve de her türlü kullanma hakkıyla. Burada her bir Türkiye yurttaşının şapkasını çıkarıp, önüne koyup düşünmesi gerekir. Bu uygulamanın sonunda Türkiye ne kazanacak ve ne kaybedecek? Burada basından öğrendiğim acı bir gerçeği dile getirmek istiyorum. İsrail, Yukarı Mezopotamya denilen ve Türkiyenin Güney-Doğu Bölgesi olan (GAP) bölgesinde Fırat ve Dicle ırmakları arasında Harran Ovasında 500 bin dönüm toprak satın almıştır. İsrail bu barajlar bölgesine göz dikmiştir. İsrailin bu bölgeden toprak satın alması hayra alamet midir? İsrail bu bölgeden neden toprak almayı düşünür? Hiç düşündünüz mü? Doğanın cömertçe sunduğu Fırat ve Dicle ırmakları ve verimli topraklar bu bölgededir. Burada bir kehanette bulunmak istiyorum. Üçüncü bir Dünya Savaşı olursa, bu savaş yakın bir gelecekte mutlaka olacaktır. Bu savaşta mutlaka su yüzünden çıkacaktır. Maalesef te bu savaş yukarı Mezopotamya denilen topraklarda olacak ve aktörleri de empeyalizmin temsilcisi İsrail ile Türkiye arasında olacaktır. Kehanetim budur. Acı da olsa bu düşüncemi yabana atmamak gerekir. Konuya bir de dinsel açıdan bakalım. İsrail in kutsal kitabı Tevratın Tekvin Bölümünün Bap 2, Ayet 14te Rab Allah İsrail Oğullarına Fırat ve Dicle ırmakları arasını size vatan verdim. der gibi bir imaj vardır. İsrailin bu bölgeden toprak alması ileriye (geleceğe) yönelik bir düşünce ve amaçtır. Bütün bunlar yetmiyor muş gibi birde Suriye sınırımızdaki mayınları temizletme işini 44 yıllığına ve her türlü kullanma hakkını da vererek sınırımızda konuşlandıracağız. 44 yıl sonra kim öle de kim kala? Adam zilliyet sahibi olacaktır. Bugün Türkiyenin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tehlikededir. 44 yıl sonra kim bilir ne olacaktır? Sevgili okurlarım, bu kehanetimi ve korkuları mı siz de hiç düşündünüz mü? Yarınlarda torunlarımız ne olacaktır? Bilemiyorum