FARUK HAKSAL
ŞİFRE ÇÖZÜLMÜŞTÜR
Akşam saatlerinde top mermileri Suriye sınırındaki bir sınır kasabamıza düşüyor.
Hükümet alelacele toplanıyor ve saat 02de TBMMye sunulmak üzere bir savaş tezkeresi hazırlıyor.
Demek ki, topu kimin ateşlediği hükümetimiz tarafından önceden ve kesin olarak biliniyor.
Hiçbir araştırma yok.
İstihbarat bilgilerini değerlendirecek bir sürece ihtiyaç asla yok.
Karar kesin: Bombaları atan Esatın ordusudur
Hemen, derhal ve vakit geçirmeden misilleme yapılmalıdır.
Yapılıyor da
Suriyede bazı hedefler sabaha karşı topa tutuluyor.
Ve tezkere metni, mürekkebi kurumadan Meclise sevk ediliyor.
TBMMde tezkereye olumlu oy verenlerin gerekçesi, bunun bir savaş tezkeresi olmadığı yönündedir.
Olumlu oy vermeyen CHPnin görüşü ise, sınırları, süresi belirsiz olan bu dibi delik/ucu açık tezkere Hükümetin takdirine bırakılmış bir savaş yetkisidir.
Türkiyenin Güneydoğusunda uzun yıllardır süren terör bu ülkenin binlerce vatandaşını vurmuş, yok etmiştir.
Terörün Kuzey Iraktan beslendiği de kesindir.
Ama Kuzey Irakta kurulan kukla devletin başkanı AKP kongresinde onur konuğu sıfatı ile konuşma yapabilmektedir.
Ve bu aynı Hükümet, Kuzey Iraka asker yollama konusunda bir tezkereyi TBMMye getirmeyi düşünmemektedir.
Hükümetin düşündüğü ile milletin düşündüğü birbiri ile örtüşmemektedir.
Türkiye halkı Suriyeyi kardeş bilmekte ve ortada düşmanlığı gerektirecek hiçbir nedeninin olmadığını bilmektedir.
En sade yurttaş bile Suriyeye karşı yürütülen düşmanlık siyasetinin bir demokrasi sorunu olmadığının farkındalığı içindedir.
Oysa Hükümetin Suriyeye askeri müdahale nedeni sayarak vitrine yerleştirdiği gerekçe, Esat yönetiminin halkına karşı uyguladığı anti demokratik eylemlerdir.
Suriye ordusu Batı destekli isyancılara karşı silah kullanmaktadır
Ama Türkiyede [haklı olarak] PKK teröristlerine karşı yıllardır silah kullanmaktadır.
Suriyeli teröristler Türkiyeden yardım görmekte; ama PKKya yardım ettiği gerekçesi ile [zaman zaman] ABD suçlanmaktadır.
Bu ne yaman bir çelişkidir
Ama yaşadığımız sıcak süreçte, sözünü ettiğimiz çelişkinin şifreleri çözülmüştür.
Halk söylemleri süzmüş, içindeki külleri ayıklamış ve bu kez yutmamıştır.
ABDnin Ortadoğu eşbaşkanlığı Türkiyeyi çukura, başbakanını ise, deliğe doğru hızla süpürmektedir.
Savaş, ülkemiz açısından aslında, hortlatılan yeni Osmanlıcılıkla yeni Türkiye Cumhuriyeti arasındaki amansız mücadelenin bir Ortadoğu versiyonudur.
İşte işin özeti, esası ve özü budur