“YIL DÖNÜMÜNÜN 100. YILINDA ÇANAKKALE ZAFERİNİ ANIYORUZ” U NEDEN YAZDIM?

E. TURGUT TEKİN

Değerli okuyucularım soruyorlar: ”Yıl dönümünün 100. Yılında Çanakkale Zaferini anıyoruz!” adlı yapıtınızı neden yazdınız? Elbette her kitabın yazılışının bir nedeni ve amacı vardır. Hele Çanakkale Zaferi gibi, tarihimizin ve ulusumuzun gurur kaynağı olan bir destanın 100. Yılını saygıyla anarken böyle bir eseri ulusumuza armağan etmekten daha onurlu ne olabilir ki? Bende bu ulusun bir bireyi olarak, tarihimizin yüz akı ve ulusumuzun kahramanlık destanı olan bu öyküyü yazarak çocuklarımıza, gençlerimize ve halkımıza armağan ettim. Yazdığım ve yayımladığım için mutluyum ve bahtiyarım. İnsan elbette daha iyilerini yaparak halkına armağan etmek ister. Ama takdir edersiniz ki böyle kitaplar ne kolay yazılıyor ve nede basılıyor.

Bu kitabın yazılmasının öyküsü 1970 yılına uzanır. Ben o yıllarda Erzincan 59. Topçu Er Eğitim Tugayı okuma ve Yazma okulunda öğretmen olarak vatanı görevimi yapıyordum. Mart ayının ilk günü, Okul komutanımız Kurmay Albay Faruk Demirural bir toplantı yaptı. Toplantıya Subaylar, astsubaylar ve öğretmenler katıldık. Komutanımız dedi ki:

-Arkadaşlar, bu yıl 18 Mart 1970 günü “Çanakkale Zaferimizin 45. Yılında Şehitlerimizi saygı ve sevgi ile anacağız. O gün okulumuzda kutlama yapılacak. 3. Ordu Komutanımız ve kurmay heyeti de bu törene katılacaklar. Bu programı kim gönüllü olarak hazırlayarak, o gün sunacak? Koca taburdan gönüllü olarak kimse çıkmadı. Albayımız Erzurumlu idi. Bir ara göz göze geldik. Bende Karslı olduğum için aynı zamanda hemşerim oluyordu. Sanki o bakıştan bana, içime doğru güçlü bir volt yüklü enerji aktı. Oturduğum yerden fırlayıp ayağa kalktım. Ona orada aynen şunları söyledim:

-Komutanım, emriniz olursa, bu görevi gönüllü olarak hazırlayıp sunacağım! Komutan, gözlerinden yanaklarına doğru sızan yaşları silmeden, saklamadan, aynen şunları söyledi:

-İşte Çanakkale ruhu budur! Çanakkale’de Mustafa Kemal, düşmandan kaçan askerleri gördüğü anda ve yerde, onlara:

-Düşmandan kaçılmaz! Silah ve cephaneniz yoksa, süngünüz varya! Yere yat,  süngü tak ve mevzilen! Biz ölene kadar, arkadan yeni kuvvetler gelecektir! Arkadaşlar, Çanakkale’yi bize armağan eden irade budur. Korkmamak, atılgan olmak, zaman kazanmak, verilen görevi ölüm pahasına da olsa yapmak. İşte zafer bu ruhun ve kararın özünde saklıdır. Sizi bu medeni cesaretinizden dolayı kutluyor ve bu görevi size veriyorum. Karargâhım da ki bütün personel, size destek ve yardımcı olacaklar. Benden istediğiniz başka yardım var mı? Ona:

-Komutanım, elimde Çanakkale savaşlarını gösteren topoğrafya haritaları vardır. Tören günü bu haritalardan yararlanmak istiyorum. Plan subayımız Binbaşım Çetin Temel Yenerol’ un bu haritaları mukavva üzerine büyüterek çizmesini rica ediyorum. Okul komutanı, binbaşıya bakınca, oda ayağa kalkarak:

-Komutanım, o haritaları çizmeye, boyamaya yardım edeceğim.

18 Mart günü geldi. Salonumuz hazırdı. Haritalar, üç esas üzerine yapılmıştı. İlklerini Çanakkale Savaşları’na da katılmış olan General Fahri Belen hazırlamıştı. Biz bunları yenileyerek, eski adları da Türkçeleştirerek, akademik bir şekle getirdik. Birinci haritalar Çanakkale Boğazı’nın girişini ve boğaz kıyısındaki tabyaları gösteriyordu. Yanı deniz savaşını anlatıyordu. Zaten Çanakkale Savaşları esası boğazı geçme üzerine kurulmuştu. Bu bölüm anlatılır, daha sonra ki düşmanın çıkartmaları ile başlayan Kara savaşlarına zaman kalmaz ve kısaca değinip geçerlerdi. Oysa savaşın ana gövdesini bu çıkartmalar ile Kara savaşları oluşturmaktadır. Ben de planımı ve haritalarımı bu üç ana esas doğrultusunda hazırlamıştım:

1-Boğazı geçme çabaları ve boğazın savunulması.

2-Düşmanın 25 Nisan karaya asker çıkartmaları.

3-Düşmanın 6 Ağustos’ta yaptığı 2. Kara çıkartmaları.

Bu plan üzerine anlatmaya başladım. Çok iyi bir hafızam vardı. Okuduklarımı hem unutmaz ve hemde, elimdeki haritaları adeta dillendirirdim. İki saat süren bu konferansı Ordu komutanı Orgeneralden en az rütbelisine kadar herkes, soluğu kesilircesine dinleyip izlediler. Haritalar, çok ilgilerini çekmişti. Program bitince Ordu Komutanımız, beni kutlarken, şunları da söylemeyi unutmadı:

-Allah’a çok şükürler olsun ki, Türk Ordusu Çanakkale’de ne ise bugün de odur. Ama Yüce Allah, bu millete bir daha Çanakkale gibi savaşlar yaşatmasın. Seni, komutanlığını onurla yaptığım üçüncü ordum adına kutlarım. Sonra cebinden bir altın uçlu pelikan dolma kalemi çıkarıp bana armağan ederken:

-Bu kalemin hakkını, evlatlarımıza kazandırmayı sakın unutma! Bu konuyu geliştir ve bir kitap yap. Başarılar dilerim. Bu kitabın ilk mayası öyle başladı. Her yıl, Çanakkale anma törenlerini izledim. 10 Yılda Televizyonda anma programları yaptım. Öğretmenlik yaptığım Yıllarda, Çanakkale gazilerinden Recep Başçavuş ile tanıştım. Onun anılarını bir anısal öykü türünde yazdım. “Kanlı Sırta Dikilen Sancak” ı gerçekleştiren bölüğün imamını Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde tanıyıp, öykünün gerçeğini ondan dinlediğim gibi yazdım. 1970 yılında yazmaya başladığım bu yapıtı ancak 45 yıl sonra 2015 yılında tamamladım. 

Kitap A4 boyutlarında renkli, haritalı, resimlidir. Şu konuları içermektedir:
1.Bölüm: İstiklal Marşımız- Atatürk’ün renkli bayraklı resmi. Üzerinde ( Yurtta barış, dünyada barış!) vecizesi yazılı.-Gençliğe Hitabe-Renkli olarak ( Türkiye  Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanları)- Önsöz mahiyetinde benim bir takdimim Sunarken.- Yer alıyor.
Kitabın bölümleri ve içindekiler: Bu bölümü  olduğu gibi alıyoruz. Kitabın boyutu ve konuları daha açık açık görülsün diye. Bu kitabın gelirinin % 25 ini “Sökev”e yani Söke Eğitim Vakfına bağış yaptım. Fakat vakıftan şimdiye kadar bir ses çıkmadı. Vakıf Başkanımız Kaymakam Sayın Mehmet Demirezer, “Bu konuyu vakıf yönetim kurulu ile görüşüp, değerlendirelim.” Dedi. Bu seride yakında çıkacak olan “SARIKAMIŞ” ADLI KİTABIMIN GELİRİNİN %25’İNİDE YİNE AYNI VAKFA BAĞIŞLADIM. Halkımız bu yolla azda olsa bu vakfa katkıda bulunmak istiyor. Bizde canlarını yurdumuzun doğusunda ve batısında bu vatan için seve seve veren şehitlerimizi anmak, onlara bir Fatiha okuyup emeklerini saygı ile anmak istiyoruz. Sarıkamış kitabımızda 25 Nisan 2015 törenlerine yetişecektir. Çanakkale ile ilgili yazılmış bir çok kitap var ama Sarıkamış ile alakalı yazılmış ne yazıkki fazla yapıt yoktur. Bu kitapta da Kuzeydoğu Anadolu’nun 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşından sonraki kurtuluşuna kadar geçen 40 yıllık kara günler ve yöre halkının kurtuluş destanı anlatılmaktadır.
ÇANAKKALE KİTABIMI ŞU PLANA UYGUN HAZIRLADIM
1. BÖLÜM: Çanakkale Savaşlarını genel anlamda özet olarak vermek. Okuyucuya bu bölümde bir tarih bilinci  hatırlatması ile  konuya giriş yaptım. 18 Mart 1915 ‘ten bu güne kadar geçen yüz yıllık zaman içinde Çanakkale için yazılan yazılardan oluşan bir demet seçme yazılar hazırladım. Bu yazıların amaçları ve yazarlarını tanıttım. Çanakkale savaşları ile alakalı bazı istatistiki bilgiler verdim. Çanakkale Savaşları’nda rol alan baş aktörleri tanıttım. Birinci bölümün ana amacı savaşı ve savaşın baş rollerinde görev alanları tanıtarak  fazla derinlemesine inmedim.
2. BÖLÜM: Savaşa katılanların anılarından bir demet sunarak, savaşa katılmış gazi olmuş insanlarımızın yaptıkları ve gördükleri ile yaşadıklarını burada yansıtarak, Çanakkale savaşlarında yaşanan acı günleri ve bu acı günlerin getirdiği sıkıntıları gerçek anlamda yansıtmaya çalıştım. Burada anlatılanların bir öykü olmayıp, savaşın gerçek kesitleri olduğunu hatırlattım. Hele Çanakkale gibi devlerin savaştığı bir savaşın acıda olsa gerçek yüzünü ortaya koymaya çalıştım. Çanakkale Savaşlarına katılan kahraman atalarımızın bu vatanı bizler için nasıl koruduklarını daha iyi anlamak ve anlatmak için yaptıkları özverili çalışmaları ortaya koymaya çalıştım.
3. BÖLÜM: Bu bölümde Türk Halkının kutsal değerlerinden olan Vatan, Millet, bayrak, şehitlik ve gazilik gibi kavramları tanıttım. Bu kavramlar özet bilgilerle verildi. Bu değer ve kavramların bugünkü anlam ve değerleri gençlerimize tanıtıldı. Bir toprak parçasının coğrafyadan Vatana dönüşmesinde geçen önemli aşamalar ve değerler ortaya konarak, vatanın savunması ve Anadolu’ unun Türk vatanı olduktan sonra nasıl korunduğu bilinci verildi. Bu bilinç verilirken, ağır bir dil ve üslup yerine onların anlayacakları bir dil ve akıcı, duru bir üslup kullandım.
4. BÖLÜM: Bu bölümde ise Çanakkale’de gezilip görülecek alanlar ve ziyaret noktaları anlatılıyor. Çanakkale’yi her yıl, ortalama bir milyon insan gezip görmektedir. Orada onlara rehber olacak, bir yol haritası çizilerek, nereleri ve nasıl gezecekleri anlatılıyor. Bunları gezerken, görürken hiç değilse bir kılavuza sahip olacaklardır. Amacımız bu bölümde onlara özet halinde de olsa bazı aydınlatıcı bilgiler vermek, Çanakkale’yi gezenlere yardımcı olacak ve onlara gördükleri her karış toprağın bir şehide mal olduğunu anlayacaklardır. Böylece bu gezinin anlam ve önemini daha iyi kavrayacaklar, ayaklarını bastıkları her toprağın her karışında bir şehidin varlığını asla unutmayacaklardır.
5. BÖLÜM: Bu kitabın hazırlanmasında incelediğim kitapların tanıtım özetleri ile listeleri veriliyor. Hangi kitapları okudum ve araştırdım, kimden ne aldım. Anlatılanların hangileri doğru, hangileri abartılmıştır. Hangileri objektif verilmiş, hangileri aşırı derecede sübjektif anlatılmışlar. Burada bu konuları da vererek okuyucuyu yanlılıktan kurtarıp, serbestçe düşünmeye yol açacak bir anlayış verdim. Çok olağan üstü gerçekle alakası olmayan insanların yazdıklarına ve anlattıklarına rağbet etmedim. Amaç her şey mantığa ve insanın  düşüncelerine uygun olmasına dikkat ettim. İnsanları, hurafe ve abartılarla aldatmadım. Askerimizin emek ve canın hakkını verdim. Bu hak ona Yaradan’ı tarafından verilmiş en kutsal görevdi. Onu yerine getirmek için canını, malını ve sevdiklerini nasıl feda ettiklerini anlatmaya çalıştım
SONUÇ: Bu kitap, bir akademik amaçla değil, tanıtım ve klavuz amacı ile yazılmıştır. Elbette konulara tam anlamı ile derinlemesine inilmeyecek, akademik bilgiler verilmeyecektir. Bu kitap bir resmi tarih kitabı sıfatı da taşımayacaktır. Bu kitaba bir tarih kitabı gözüyle bakmak doğru değildir. Daha doğrusu bir anma ve tanıtma kitabıdır. Bu kitap planlanıp yazılırken, bu amaç göz önünde tutulmuş ve  konulara derinlemesine inilmemiştir. Çünkü her kitap yazılırken okuyacak kişilerin seviyelerine uygun yazılırlar. Biz bu kitabı üniversitelerde, askeri akademilerde okuyan öğrenciler okusun diye değil, okuma ve yazmayı bilen herkes okusun diye planlayıp yazdık. Çanakkale’yi ziyaret eden herkes bu kitaptan yararlansın, orta okul ve liselerde, üniversitelerde okuyan gençlerimiz yararlanarak bir tarih bilinci kazansınlar diye yazdık. Bugün gençlerimizin bir bölümü ne yazık ki, bazı kutsal değerlerimizi fazla anlamıyorlar. Öyle sanıyorum ki bu kitabı okuyan gençlerimizin tarihimize bakış açıları değişecektir. Halkımıza ve tüm insanlığa hayırlı olması dileği ile okumanıza sunuyorum. Kitabı edinme adresi- Ensar Turgut Tekin telefon 0.256. 5187865-Söke. Ederi 20 TL.