Gazetemizin Kültür-Sanat Sorumlusu Ali Gençli, 70’li yıllarda yaşadığı Yeşilçam Anılarını "Figüran" ismini verdiği kitapta topladı. 1970-1978 yılları arasında yüzden fazla filmde yardımcı oyunculuk yapan Ali Gençli, 14. kitabını “Kuşadası Kitap Fuarı”nda kitapseverlerle buluşturdu.
Ali Gençli kitabının önsözünde; "öğrencilik yıllarımda sinema üzerine araştırmalar yaptım, gözlemlerde bulundum. Geçtiğimiz yıllarda 100. yılını Türk sineması diğer bir deyişle 'Yeşilçam' başlı başına bir tarih. Hani bir deyim vardır 'Hayatımı yazsam film olur' diye. Aynen. Yeşilçam yaşanmışlıklarıyla da onlarca filme konu olur. Sinemamızla ilgili yüzlerce yazı kaleme alındı bugüne kadar. Onlarca kitap yazıldı ve belgesel çekildi. Türk sineması dünden bugüne bazı sorunlar yaşasa da tüm darboğazları aşarak günümüze kadar sürekli yenilenerek, izleyicilerinin duygularını ve ruhunu okşamış, izler bırakarak gelmiştir. Eski Türk filmlerinin büyüleyici bir yanı var sanki. Televizyon kanallarında hemen hemen her gün birkaç Yeşilçam Filmi izlemek mümkün. Hem de bunların hatırı sayılır bir izleyici kitlesi olduğu gözlemleniyor. Vizyona girdiği ilk günlerdeki heyecanla izlenen bu filmler, o günlerdeki gibi güldürüyor, hüzünlendiriyor insanı. Hele daha eski siyah-beyaz filmler daha bir etkiliyor insanı. Eski mekânlar, eski şarkılar büyük küçük herkeste bir hoşluk yaratıyor. Ortalama iki saat içinde tüketilen bir filmin hangi uğraşılarla, olağan üstü bir çabayla ne kadar uzun bir süreçte hazırlanmış olduğunu düşündünüz mü hiç? Belki yönetmenin dışında, yalnızca jenerikte adı geçen onlarca teknik yapım ekibinden hiçbirisini tanımıyoruz. Bir de bir filmin olmazsa olmazları yardımcı oyuncuları, figüranlar vardır. Filmin mutfağı tamamen onların elindedir. Bir tarihi yapım, düğün sahnesi, mezarlık sahnesi düşünün. Çekimlerin gerçekleştirilmesi için nedenli çok figürana gerek vardır ve bu figüranlar Yeşilçam'ın isimsiz kahramanlarıdır. Küçük yaşlarda başlayan sinema tutkum, bir bilgenin dediği gibi 'Yaşamın, arzuladıklarını bir gün karşına çıkaracaktır' sözlerini doğrularcasına üniversite yıllarımda gerçekleşti . Ülkemizin oldukça karmaşa içinde çalkalandığı 70'li yılların ortalarında üniversite öğrenimi için geldiğim İstanbul’da yolum Yeşilçam'ın renkli dünyasına düşüverdi. Öğrenci olayları nedeniyle okula devam etme olanaksızlığının yarattığı boşluk ve içimdeki sinema arzusu, Yeşilçam serüvenimin oldukça uzun sürmesine neden oldu. İşte 'Düştüm düşlerimin peşine, düş kırıklıklarını bile bile' cümlesiyle özetlenebilecek bir serüvendir FİGÜRAN" görüşlerine yer verdiği görüldü.