YERYÜZÜ HERKESİNDİR

ALİ GENÇLİ

 

Okul yıllarımızda coğrafya dersi öğretmenimiz ülkemizin yerini tanımlarken “TÜRKİYE ÜÇ TARAFI DENİZLERLE, DÖRT TARAFI DÜŞMANLARLA ÇEVRİLİ” bir kara parçası derdi çoğunlukla… Çevremizdeki ülkeler hem komşumuz hem de düşmanımızdı. Bu nasıl olurdu?Anlamlandıramazdık o zamanlar. Evimizin çevresinde hatta başka mahallelerde komşularımız vardı ve ilişkilerimiz çok iyiydi.Hepsi bizim dostlarımızdı.İyi günde mutluluklarımızı paylaşır çoğaltır, acılarımızı  gönül gönüle  azaltırdık. “Komşuluk ve Düşmanlık iki zıt kavramdı.” Ama kendimizi anlamaya başladığımızda Vehbi’nin Kerrakesi ortaya çıkmaya başlamıştı. Yeryüzünü paylaşamayan insanlar, aynı coğrafyanın insanlarını düşman kılarak silah pazarını genişlettiğinin farkına vardığımızda yaşayamadığımız çocukluğumuz bizi çoktan terk etmişti.

Uzaydan bakıldığında dünyamız uçsuz bucaksız sınırsız ve herkese yetecek bir yeryüzü parçasıdır. Nimet külfet dengesinin kurulduğu bir dünyada, silahlanmaya  harcanan emeğin ve paranın yeryüzünü güzelleştirmeye yöneltildiğinde nasıl bir yaşama kavuşulacağını imgelemek bile zor şu an. Ama yüreğine insanlık sevgisi tohumlayamamış insanların dünyanın tek egemeni olduğu günümüzde çoğunluğun bilinçlenip güzellikler için mücadele etmesi ve uğraşıyı zaferle taçlandırması oldukça zaman alacağa benzer.

Geçtiğimiz günlerde ülkemizde yapılan bir ankette ”Türkler hiçbir ülkeyi sevmiyor” sonucu çıkmış. Ve adı geçen bir çok ülkeye karşı olumsuz düşünceler besleyenlerin oranı  %80’lere  kadar çıkıyormuş. İşin garibi insanlarımızın tanımadıkları insanlara duydukları kin ve düşmanlığın bu denli büyük olması. Yılmaz Erdoğan’ın bir oyununda şöyle bir konuşma geçiyordu. 12 Eylül Darbesi öncesinde ülkede kan gövdeyi götürüyordu.Kardeş kardeşi öldürüyordu.” Sözlerine karşılık veren diğer oyuncu:” Kardeş kardeşi öldürmek ne ki, birbirlerini  hiç tanımayan insanların birbirini öldürmesi asıl kahredici olan.”diyordu. 

Ülkemizde  savaş çığırtkanlığının arttığı şu günlerde birbirini tanımadan öldüren insanlarımızın ocaklarına düşen ateşleri görmezden gelip bir de komşu bir ülkeyle girilecek savaşta anaların bağrına düşecek yangınların hesabını kim verecek?

Şu söz bir gerçeği ne kadar güzel ifade ediyor;   “savaşa karar verenlerin çocukları daima cephenin uzağındadır…”