10 Ağustos itibariyle Türkiyede artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...
Ama bir şartla, yeni anayasa yapılırsa...
12 Eylül Anayasası ilk üç madde dışında, topyekün değişmezse, sivilleşmezse, Yeni Türkiye üzgünüm ama sadece hayal olur! Konjonktürel bu iyilik, ölüm iyiliği gibi görülebilir. Hani ölecek hastalar yakınlarınla vedalaşmak, helalleşmek için bir an çok iyi hisseder ya kendini... Helalleşir yakılarınla, son beklediklerini de görür, Rabbine kavuşur, vuslata erer ya hani; onun gibi bir şey!
Herhalde bunun için bir yıl daha direnmemiz gerekecek.
2015 seçimlerinden sonra yeni meclis bu işi çözmelidir. Bugünkü meclisimiz de, açın bakın bütün liderler yeni Anayasa için hepsi söz verdiler millete. Ama sonuç şu veya bu sebeple alınamadı. Olmalı idi olmadı, olamadı...
Türkiye yeni bir çığır açacak, hamle yapacaksa eğer; sivil anayasasını da yapabilmelidir. Mutlaka ama mutlaka! Millete hizmetkar devlet yapılandırılmalıdır. Vesayet kurumları konjonktürel olarak değil, yasayla düzenlenmelidir. 367 gibi ucubeler önümüze çıkamamalıdır. 411 el kaosa kalktı gibi milletin istekleri alaya alınmamalıdır. Köylü Mehmet amca devlet kapısında, şapkası iki büklüm, kendi iki büklüm bürokratın karşısında hazır ol da değil; bürokrat onun karşısında hazır ve nazır olmalıdır. Devlet, millet için var olmalıdır kısaca. Millet yoksa devlete ne gerek var ki!
Bekleyip göreceğiz vesselam...
(Not: 1921-1924-1960 Anayasaları iyi irdelenmeli!)
Umarım aşağıdan yukarıya bir yapılanma başarılabilir! Ve yine umarım şeytanla değil, meleklerle işbirliği yapılır...