(Tüm bu öneriler, Türkiyeyi gerçekten seven, bilgili, donanımlı ve tecrübeli Siyaset ve Devlet Adamlarımızın ülkemizi yöneteceği zamanda geçerli olmak üzere ve tarihe not düşmek amacıyla yapılmıştır.)
Dün özet olarak anlatmaya çalıştığımız siyasi rejim en geç iki seçim döneminde sonuçlarını vermeye başlayacaktır. Ülke, demokratikleşmeyi ve küresel ekonomiye uyum sağlamaya yönelik tedbirleri alabilmeyi, siyasi istikrar içinde çok kısa bir zamanda gerçekleşecektir.
Bu hızlı gelişme ile paralel olarak götürülmesi gerekli olan önemli bir konu da, ekonomik alt yapının oluşturulması olmalıdır.
Liberal ekonominin yüzyıllar içinde oluşturduğu kurumları ve oto denetim mekanizmalarını hiç vakit kaybetmeden ekonomimize adapte etmek şarttır.
Bankacılık sistemimiz ve ilgili yasalar, Bankalar Birliğinin önerdiği gibi derhal Avrupa Birliği standartlarına uyumlu hale getirilmelidir. Ayrıca, Bankaların kendi a ralarında oluşturacakları Mevduat Sigorta Sistemi hemen hayata geçirilmelidir. Bu sistem hem bankaları sürekli denetim altında tutacak, hem de haksız rekabeti önleyecektir. Her banka, bu sigorta sistemine yatırdığı prim oranında, bu sistemden mevduatına güvence sağla yacaktır. Örnek vermek gerekirse, çok prim yatıran banka % 80, az prim yatıran banka % 25lik bir güvence ile müşterisinin karşısına çıkacak ve müşteri tercihini buna göre yapacaktır. Bu bi linçli tercihten sonra da, müşterinin herhangi bir mali kayıp sonrasında devlete dönmesi söz konusu olmayacaktır.
Yine serbest piyasa ekonomisinin önemli araçlarından biri olan, zorunlu meslek riski sigortası uygulamasına geçilmesi ile, ülkemizdeki sigortacılık, dolayısıyla da hizmet sektörü önemli ölçüde gelişecek ve serbest meslek sahiplerinden mal veya hizmet satın alan tüketici de korunmuş olacaktır. Doktor, Avukat, Emlakçi veya Berber gibi serbest çalışan her meslek grubunu içine alacak bu sistem, hem bu meslek gruplarının daha özenli ve çağdaş bir anlayışla çalışmasını sağlayacak, hem de mesleki hata veya ihmal sebebiyle mağdur olan tüketicinin zararını ödeyecektir.
Özel sağlık sigortasının da zorunlu olması sistemin gereğidir. Devlet memurlarını ve işçileri de kapsayacak bir özel sağlık sigortası sistemi ile, devletin sağlık harcamalarına ayırdığı meblağ azalacak, vatandaş daha iyi sağlık hizmeti görürken, bu alandaki yolsuzluklar da son bulmuş olacaktır.
Ekonomik alt yapı kurumları; Ekonominin kayıt içine alınmasından, dış ticaretten, devlet ihalelerinden, para piyasalarına kadar her alanda çeşitli kurum ve oto denetim mekanizmaları içermektedir. Bu sistemlerin bir an evvel oluşturulması, hatta bir paket olarak birlikte hazırlanıp yürürlüğe konması gereklidir. Aksi takdirde, hem ülkedeki yolsuzluk ve mafyalaşmanın önüne geçilemeyecek, hem de küreselleşen ekonomiye ayak uydurulamayacaktır.
Bu konudan olarak, Türkiyenin en az PKK terörü kadar önemseyerek mücadele etmek zorunda olduğu bir diğer önemli konu da, ülkemiz üzerinden geçen uyuşturucu trafiğidir. Bu mücadele Türkiyenin huzuru için olmazsa olmaz şartıdır. Bir ülke üzerinden geçen yasadışı ticaret, o ülkeye yılda milyarlarca dolar kara para bırakıyor ise, o ülkede ne mafyalaşmanın ne de terör örgütlerinin önü kesilemez. Bu uyuşturucu ticaretini PKK yönetmektedir. PKKnın ve Barzaninin paravan hol dingleri, özellikle Mersin Serbest Bölgesinden her türlü yasa dışı ticareti gerçekleştirmekte ve ülke ekonomimize her gün darbeler vurmaktadırlar.
Dünyadaki uyuşturucu trafiğinin yıllık bilançosu 1,5- 2 Trilyon dolar civarındadır. Afganistan-İran-Kuzey Irak ve Afganistan-İran- Kafkaslar yolları ile geçen uyuşturucudan Türkiyeye kalan para 50-70 Milyar dolar civarındadır. Bu kirli ve kara para, bazen bölücü Terör örgütü, bazen şeriatçı örgüt, bazen mafyalaşma olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kaynak kesilmeden Türkiyenin huzura kavuşması mümkün değildir
Türkiyenin bir an evvel bu yenilenmeyi gerçekleşti rerek, kendisine dayatılan ekonomik ve siyasal şartları karşılayabilecek güce kavuşması ve Ulus Devlet yapısından asla fedakarlık etmeden bu bölgede kendini savunmasını başarabilmesi şarttır.
Bunun tek anahtarı ise Milli Birlik ve Beraberliğimizdir.
İki gündür, kendi birikimlerimi tarihe not düşmek için özet olarak yazıyorum. Bazı okurlarım, bunlar için erken değil mi? , bunları kim yapacak? , önce AKPden kurtulalım diye düşünüyorlar. Bence bunlar için erken değil, çok geç kaldık. Bu ülkenin düşünen, üreten beyinlerinin önüne bir şablon koymaya çalıştım. Yeni fikirlere, katkılara hep açık olacağız. Tartışalım, ülkemiz için en iyisini beraberce bulalım. Herkes suskun kalırsa, bana ne bunlardan der ve kenara çekilirse, meydan tarikatlara, cemaatlere, kara seslere kalır. Gelecek nesiller de bizleri herhalde hayırla an mazlar, değil mi?