Türkiye ve kuzey yarım kürede yaz mevsimi başlamak üzeredir. Bizde, yani Güney Egede ise yaz başladı. Akbük Körfezinde, Didim Altınkum Plajlarında, Mavi Şehir Plajlarında insanlar, özellikle turistler denize girmeye başladılar. Bu kıyılarımızda ısı gölgede 35 C dereceye kadar yükseliyor. Kuzey Avrupalı Turistler için böyle havalar çok normaldir. Onların memleketlerinde yaz ortalarında bile bu ısıya ulaşmak zordur. Bu açıdan bakıldığında Türkiye güneş, deniz ve doğa cennetidir. Bu cennetten ne yazık ki yeteri kadar yararlanamıyoruz. YETERİ KADAR TURİSTİN GELMESİNİ SAĞLIYAMIYORUZ. Bize kalıcı turist lazım. Yani gelecek, en az otellerimizde on beş gün yatılı kalacak ve ülkemizin turistik değerlerini gezip görecek. Böyle turistlerin hem ülkemize ve hem de çevreye yararları günü birlik büyük gemilerle gelenlere oranla daha yararlı olduklarını görüyoruz.
Türkiyeye gelen turistler, özellikle turlara bağlı olanlar ülkemizi özgürce ve kendi gönüllerine göre gezemiyorlar. Tur operatörleri ve rehberler az zamanda çok yer gezdirmeye kalkınca, turist bir şey anlamadan günü akşam ederek otele veya gemiye dönüyor. Böyle bir gezide doyurucu olmuyor. Şimdiye kadar dilimizi bilen uzman turistlerin şikayetlerinin başında bu konu gelmektedir. Bu konuyu biraz açmak istiyorum.
Bir ara Doğu Girit Müzeler Direktörü Prof. Dr. Papadaki ülkemize geldi. Daha öncede ben Girite gitmiştim. Bu muhterem zat bir Osmanlı hayranı idi. Doğu Giritte ki bütün müzelerinde baş direktörü idi. Bilindiği gibi Girit deyince akla ilk gelen MİNOS UYGARLIĞI VE KANDİYE SARAYLARI İLE KANDİYE MÜZESİdir. Diğer kentlerde de müzeler ve ören yerler olsa da baş yapıtlar ve mitolojik kültür hazineleri buradadır. Ben bu müzeyi ve kınasos harabelerini ancak bir haftada inceleye bilirdim. Ama turla olunca iki saat içinde bak geç yöntemiyle bitirmek zorunda kalıyorsunuz. İnsan bu güzel yapıtları doya doya seyretmeden ayrılmak zorunda kalıyor. Aynı yöntem ve metot bizde de uygulanıyor.
Ben Giritte iken tercümanlığımı Orta Doğuda Siyasal ilişkilerde okuyan bir kız öğrenci yapıyordu. Dört yıldan beri Ankarada olduğundan Türkçeyi çok iyi biliyordu. Papadaki benden hicri ve miladi takvimi sordu. Onları birbirlerine çevirmeyi bilmiyormuş. Osmanlı dönemi yapıtları da hep bizim eskiden kullandığımız hicri tarihler varmış. Ben bu çevirmeyi ona matematiksel olarak öğretince adamın gönlü bana ısındı. Buraya geldiklerinde yanında özel bir tercümanı olmasına rağmen, çalışıp Türkçeyi de çat pat öğrenmişti. Ama ben rahmetli Rodoslu Berber Hüseyin Ağabeyi yanıma almayı ve onun hem rehberlik ve hem de tercümanlık etmesini istemiştim. RODOSLU berber Hüseyin Ağabey, Yunancayı hem ana dili gibi biliyor ve hem de eski İyon Yunancasını anlayıp çözüyordu. Bu nedenle Didimde, Milette, Efeste, Afrodisiasta bu zatın aracılığı ile bu örenlerdeki yapıtları gezdirdim ve tanıttım. Adam yüksek düzeyde arkeoloji eğitimi gördüğünden bütün yazıları okuyor, çözüyor ve bana tercüme etmesi için Hüseyin Ağabeye aktarıyor, oda bana anlatıyordu. Bir ara bana Türkçe olarak:
- Tekin kardeş, ah zamanım olsa da bu yapıtları okusam, çözsem, Türkçe, İngilizce ve Yunancaya çevirsek. Elbette çevirsek çok iyi olacak, ama ne yazık ki çeviremiyoruz. Papadaki yaşıyor ama, ne yazık ki Rodoslu Berber Hüseyin amcayı kanser aldı gitti. Biz ulus olarak çok vurdum duymaz bir toplumuz. Otel sahipleri, milyarlar harcayıp işletmeler yaparlar ama bu otellere gelecek olan turistlerin gezip görecekleri potansiyel kaynakları tanıyıp tanıtma söz konusu olunca böyle bir çalışmaya katkı yapmaktan kaçarlar. Prof. Dr. Papadakinin notlarından tercüme ettiğimiz ve bizim kaynaklarımızda olmayan yörenin MİTOLOJİK KÜLTÜR VARLIKLARI VE BUNLAR İÇİN YAPILMIŞ YAPITLARI BİR KİTAP HALİNE GETİRELİM DESEM HİÇ BİRİ KATKI YAPMAZLAR. Onlar bunları başkaları yapsın isterler. Oysa bu tür turizm kültürü içeren yapıtların üretimine bu tür işletmelerin destek olması şarttır. Bir başka konuda, turistleri gezdirirken kandırmayalım. Onların yeterince görmelerine incelemelerine zaman ayıralım. Bunların içinde arkeoloji öğrencileri olduğu gibi sanat tarihi öğrenci ve meraklıları da vardır. Hatta mitoloji ve teoloji öğrencileri ile uzmanları mevcuttur. Bunların yeterince incelemelerine,not almalarına yardımcı olursak, onlar aldıkları bu notları makaleler yaparak ülkelerindeki basın yayın organlarında yayınlarlar. Bunları okuyup inceleyenlerin ülkemizi gezip görme motivasyonu oluşur ki buda bizler için önemli bir reklam olur. Turizm işletmecileri lütfen bu konuları göz ardı sakın etmeyin.