Bugün Türkiyede Türkler için çok kötü şeyler oluyor. Dikkat edin Türkler diyorum. Çünkü hedefte Türkler ve Türklerin adını verdiği coğrafya olan Türkiye var.
Bunu daha önce, eski asırlarda adını Türklerin koyduğu Balkanlar veya Osmanlı Türk İmparatorluğunun Rumeli dediği topraklarda yaptılar. Hedefte Türkler ve Türklerin isimlendirdiği Balkanlar vardı.
Savaşlar, göçler, soykırımlar ile Türk ve Türk gibi görülenler Balkanlardan temizlendi, Osmanlı Türk devletini yıktılar ve topraklarımızı ele geçirdiler. Dünün Balkanları böylece bugünün Güneydoğu Avrupası oluverdi! Tıpkı bugün Türkmenelini, sözde kürdistanın içinde yutmaya çalıştıkları gibi...
Sadece 93 Harbi denilen 1877 / 1878 Osmanlı Rus Harbinde, Bulgaristanda demografik yapıyı, Ortodoks Bulgarların lehine değiştirmek için bir kaç hafta içinde büyük bir soykırıma giriştiler. Böylece katledilen Türklerin nüfusu Bulgarlardan daha az hale getirildi. Bunun adı olsa olsa demografi (nüfus) oyunlarıydı!
Gazeteci Arslan Bulut, Yeniçağ Gazetesindeki Türkiye Büyük Bir İhanete Uğramıştır başlıklı yazısında Türkiyedeki Suriyelilerin sayısının bir milyonu aştığı resmen açıklandı (Bana göre en az iki milyon). Şimdi Irak kapıları da ardına kadar açıldı. İsteyen otobüse binip Türkiyeye gelebiliyor. Gelenlerin çoğunluğu Arap... Türkmenlerden gelen yok gibi. Yıllar önce İrandan da böyle büyük bir göç olmuştu. Ermenistandan gelenler var. Kısacası bir taraftan Türkiyenin nüfus yapısı değiştirilirken diğer taraftan da halk, bağımsızlığı ilan edilecek Kürdistanın Türkiyenin koruması altına alınmasına, hatta Özalın istediği gibi Türkiye ile federasyon kurmasına, federatif yapı belirlenirken, Türkiyenin Güneydoğusu ile birleştirilmesine alıştırılıyor! diyor.
Kanaatime göre Arslan Bulutun bu değerlendirmesi; bize Balkanlar ve Türkmenelinden sonra sıranın Türkiyenin de Türklerin elinden alınmasına geldiğini anlatıyor. Türk Yargıtayının isminde Kürdistan sözcüğünün geçtiği Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin kuruluşuna onay vermesi de bunun bir işaret fişeğidir.
Artık sıra biz Türklerle dalga geçilmesine gelmiştir. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami küstahça Bağımsızlık İlanı Ankaradan habersiz olmaz diyebilmektedir. Yine bu meyanda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bir kürt devleti kurulmasına destek verdiklerini açıkladı.
Şimdi puzzlenin parçalarını birleştirerek, Türkiyenin nasıl Türklerin elinden alındığını görün!
Buna karşılık gazeteci Selcan Taşçı, halimizi çok iyi anlatmış Türkiye için şenlik vakti! Belediyelerin hazırladığı o muhteşem dekorların arasında; saray yavrusu çadırlarda, eski İstanbul sokaklarında, feslerimiz, deflerimiz, şifon eşarplarımızı savura savura iftardan sahura kadar çılgınlar gibi eğleniyoruz! Yani başına geleceklerden habersiz, kısık ateşte kaynayan kurbağa misali...
Hafta sonu bir üniversitenin mezuniyet törenine gittim. Rektörün konuşmasında Türkiyedeki Aydınların İhanetini bir kez daha gördüm. Ülkemdeki aydın müsveddeleri, mualesef dilsiz şeytandan daha beter.
Herşeyimiz elimizden alınıyor, topraklarımıza el konuluyor, ihanet ile devletimiz çatırdatılıyor ama aydın diye geçinenler kemik yalayıcılığının peşinde kendi ikballerini kurtarmaya çalışıyorlar.
Buna karşılık ise direnen bir halk var. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürkün dediklerini yeniden okuyor, Türk bayrağına sahip çıkıyor, İstiklal Marşını büyük bir gururla söylüyor, ihanet içinde olanlara tepkisini koyuyor. Yani diyor ki; ben daha ölmedim, varım, direniyorum ve öyleyse yaşıyorum... İşte tek ümidimiz bu direnen halktır. Direnen insanlar varsa Türk Milleti ve Türk Devletide ilelebet yaşayacaktır ki; bunların sayısı hiçte azımsanmayacak kadar çoktur. Öyleyse bir kez daha hem anlayanlara hem de anlamayanlara söylüyorum: Yaşamak direnmektir!