Yarınlar bizi utandıracak

 

 

Meşhur araştırmacı sosyolog, M. Durant diyor ki; “Büyük uygarlıklar içten çökertilmediği sürece kesinlikle fethedilemez.”

Evet, kökü derinlere dayanan, temelleri sağlam atılmış büyük devletler de içten bir birine düşürülmediği sürece parya yapılamaz.

Bir bakınız Osmanlı Devletine.

Toprakları içerisinde 72 düvele hükmetmiş olan Osmanlı Devleti, devlet içinde üretilen bir avuç hainlerin çabaları ile yavaş yavaş eritilmiş ve sonunda Emperyalist devletler tarafından Anadolu’ya hapsedilmişti.

Şimdi de sıranın Anadolu’ya geldiğini anlayamıyorsak, gözlerimizin iyice kör olduğunu, görmekten yoksun olduğumuzu bilelim artık.

Bir defa, kimler Türkiye üzerindeki oyunlarına devam ediyor, onu iyi bilmek gerekir.

Büyük Ortadoğu Projesinin başarıya ulaşması için ağzımıza bir kaşık balı, gözlerimize at gözlüğünü takmak isteyenler kim, kimler?

Ortadoğu’da ki kan gölünün, Türkiye’nin de büyük çabası ile sönmeye başladığını görenler, yangını  bu sefer de Kafkaslar da yakmışlardır.

Yani ateş çemberi içerisine alınmış durumdayız.

İsimleri ne olursa olsun, bayrakları hangi renk olursa olsun idealleri aynı olan bu ülkelerin gölgeleri üzerimizde kara basan gibi dolaşmaktadır.

Yıllarca Güneydoğu Anadolu muz da  çıkarmak istediğimiz petrolü Irak içine doğru akmasını isteyen bu dostlar, yine şirin görünmek için petrol arayan Türk şirketini Kanada’lara yollayıp, oralarda petrol aratmaktadırlar.

Bunu bu ülkelerin, ülkemize bağışladığı bir bağış olarak görüyorsak aldanıyoruz. 

Onların amaçları  bu büyük şirketin oralarda kazandığını yine oralarda yiyerek, bir dünya seyahati yapmasına  yardımcı olmaktır. Yoksa Türk şirketinin kara gözlerine hayranlıkları falan da yoktur. Türkiye de ilk petrol kuyularını kimler açmış tı? İngilizler. Duyduğumuza göre, Cudi eteklerindeki madenlerin işletmesi “PARK Holdinge” devredilmiş.

Ama Türkiye Petrolleri Kanada da.???

Gürcistan da başlayan yangının müsebbibi Türkiye gösteriliyor.

Nedeni ise, silahlarını Türkiye’nin vermesiymiş.

A be, utanmazlar. A be, yüzsüzler. A be, insanlık katilleri. Sizler değil misiniz benim güney doğumdaki eşkiyaya silah vererek Mehmetçiklerimi şehit ettiren, halkımı haraca bağlattıran?

Sizler değimlisiniz Irak ta milyonlarca insanın kanını içen?

Sizlerin silahları değil mi, dünyanın en ücra ülkesinde kan kusan?

Evet, bir ülke yıkılacaksa evvela o ülke insanlarını cemaatlere, ırklara, boylara ayırmalı. Bir yerlere bağımlı, dış ortaklı şirketler yaratılmalı.

Yıllarca yazdım.

Yıllarca da, sütunlarımı bu düşüncelerimle süsledim.

Devam da ediyorum.

Bakıyoruz Türkiye’de bu bilinen dostları istemeyenler tutuklanıyor.

Bakıyoruz bu ülkede ayrı devlet istemeyenler çeşitli suçlamalarla suçlanıyor.

Bakıyoruz bu ülkeye yıllarca başarılarıyla hizmet etmiş insanlarla, geçek hainler aynı kefeye koyuluyor.

Ve bakıyoruz, bu ülkede birçok dallarda insanların özgürlükleri, ne hatta kişişlik haklarına kısıtlamalar getirilebiliyor.

Ve... bakıyoruz, Eylül ayına gelmişiz, kömür ocaklarından kamyon kamyon kömür torbaları yollara dizilmişler.

Ne alaka, ne bağlantı denilebilir elbette.

Bağlantılı ve bunlar bir zincirin halkası gibi bağlantılıdır.

Sonra bir de bakıyorsunuz, ülkesine “Tam bağımsızlığı” şiar eden büyük bir lideri çetelerle aynı kefeye koyuyorsunuz.

Türkiye’nin adına yıllar evvel mozaik demişlerdi unutmadıysanız.

Bir takım insanlar da çıkmış “etmeyin ağalar, etmeyin beyler, Türkiye Mozaik değil” demişlerdi de, çoğu vatan haini ilân edilmişlerdi.

Bu insanlar, mozaiklerin çok fazla kızışmasında ve çok baskıda çatladığını biliyorlardı.

Bunların başında da Merhum Alpaslan Türkeş geliyordu.

Bakıyoruz şimdilerde bu liderin ismini, Ümraniye soruşturmasının içine sokuşturuverdiler.

Yazık.

Yazık, çünkü mozaiğin büyük bir kısmımda çatlama getiriyor bu yakıştırmalar. Bu çatlamaların da kimin işine yarayacağını herkes biliyor tabi.

Türkiye’nin bir numaralı gündemindeki davanın tüm maddeleri teker teker açıklanıyor.

İddia maddelerinin bir tanesi ilgimi çekti.

Diyor ki madde;

“Arnavut Köydeki Rum Vakıf arazilerinin tapusunun fotokopisi Kemal Kerinçsiz belgelerinin arasından çıkmış” Ne olmuş çıkmışsa?

Gazeteler öyle diyor.

Amacımız Kerinçsiz’i savunmak değil. Amacımız Türkiye de yaşayan Rumları da kötülemek değil.

Amacımız bu vakıf arazilerinin nerelere, kimlere hizmet verdikleri.

Bazı gazeteler ve televizyonlarda “vay efendim bu tapu fotokopilerinin onlarda ne işi varmış”

Efendiler, sizler savunadurun bakalım Rum mallarını, kiliselerini. Hıristiyan misyonerlerinin şehirlerde hıristiyan var, kilise şart” söylemleri ile açtıkları hücre kiliselere göz yumun.

Bakınız ve Tercüman gazetesine gelen şu haberi iyi okuyunuz.

“24 Temmuz 2008 tarihinde alınan karar doğrultusunda Meriç (Evros) ilinin Hasanlar Köyü’nde inşaası devam eden minarenin yapımı Evros İli İnşaat Bürosu tarafından inşaat izin kurallarına uyulmadığı gerekçesi ile durduruldu. Azınlığımız, ibadet yerleri camilerin minarelerinin yüksekliğinin eskiden olduğu gibi 16 metre olmasını talep etmektedir. Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habipoğlu, minare inşaat izni 9,5 metre olarak alınmış olmasına karşın alınan karar ile inşaatın durdurulmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Yunan Devleti uluslararası hukuk ve anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda. Din ve vicdan özgürlüğü ibadet özgürlüğünü içine almaktadır. Azınlığımızın huzurunun kasıtlı olarak bozulmak istendiğini düşünmek mümkündür”

Sizler ilkokullara ibadethane açmakla meşgul olunuz.

Sizler etek altlarında bir takım şeyler aramakla meşgul olunuz.

Rum Vakıf arazilerini kimler kullanıyor, niye kullanıyor, ne için kullanıyor, onlarla meşgul olmayın.

Sizler, yer altı zenginliklerimiz neden çıkaramıyoruz diye sormayın.

Adamlar insan hakları diye bir kavramı dahi bilmiyorlar ve bir minareye tahammül dahi edemiyorlar. İnsan haklarını bizim üzerimizde deniyorlar.

Çöküyoruz beyler. Çöküyoruz. İçten çöküyoruz.

Hadi bizler neyse, belki o kötü günleri görmeyiz amma…

Evlatlarımıza, onların evlatlarına, torunlarımıza güzel bir Türkiye bırakmıyoruz.

Yarın bizlere kahredecek evlatlarımızın yakınmalarından utanmayacak mıyız?

Yarınlar bizleri utandıracak beyler, utandıracak.