Her ölüm biraz erkendir. Ne kadar yaşadığından çok nasıl yaşadığın önemlidir. Egolarının tutsağı olan ve doyumsuzluklar yüzünden yaşadıkları coğrafyaların mahvına neden olmuş insanlarla dolu yeryüzü tarihi. Diğer yandan yaşamlarını bilgeliği ve hümanizmayı ilke edinmiş, hayata değer katmak adına güçlerini son sınırına kadar kullanmış, insanlık dışı davranışlar karşı durmuş ve toplumun yüreğinde yer edinmiş güzel insanlar yaşamı terke ederlerken arkalarında sevgi seli ve unutulmazlıklar bırakmıştır. Tarihin zaman çizelgesine bakıldığında ülkemin insan yüzlerinden bir bölümü de değişik zamanlarda Eylül ayında aramızdan ayrılmış. Bu yüzden Eylül ayı hazanla birlikte hüznü de getirmiştir... Her biri birbirinden değerli, daha güzel bir dünya için yaşamış adaletli, savaşsız, barış içinde yaşanacak bir dünya için hayatı tohumlayan insanlarımızı saygıyla ve özlemle anımsıyoruz.
Azra Erhat, Halk Şairi Emrah, Turan Dursun, Cevat Kurtuluş, Yılmaz Güney, Metin Oktay, Tuncel Kurtiz, Şerif M. Targan, Baki Süha Edipoğlu, Sevim Deran, Turgut Özakman, Zeki Müren, Neşet ertaş, Ertem Eğilmez, Ruhi Su, Tarık Akan, Ulvi Cemal Erkin, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nida Tüfekçi...
***
Sosyal Medyada sayfama düşen ilginç saptamaları sizlerle paylaşmak istiyorum.Amerikalı Komedyen George Carlin günümüz yaşamını şöyle değerlendirmiştir.
* Daha yüksek binalarımız ama daha kısa sabrımız var; Daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bir bakış açılarımız var, Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz. Daha fazla satın alıyoruz ama daha az hoşnut kalıyoruz.Daha büyük evlerimiz var, ama daha küçük ailelerimiz. Daha çok ev gereçlerimiz ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz var, ama ama daha az sağduyumuz. Daha fazla bilgimiz var, ama daha az bilgeliğimiz. Daha çok uzmanımız var, ama yine de daha çok sorunumuz. Daha çok ilacımız var, ama daha daha az sağlığımız.Çok fazla alkol sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz. Çok az okuyor, ama çok televizyon izliyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz, çok çabuk nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Dış uzayı keşfettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık ama daha iyi işler yapamadık. Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama ön yargılarımıza edemedik.
Hayatın farkında olan, hayatı sorgulayan herkesin altına imzasını atacağı bu saptamalar, yaşam kalitemizdeki düşüklüğü, hoşgörüsüzlüğü, doyumsuzluğu, mutsuzluğu, duygusuzluğu farkındalıktan ne kadar uzak olduğumuz anlatıyor. Hayatımızın geri kalan kısmını şekillendirirken bu saptamaların yol gösterici olması temennisiyle...
Esen kalın.