Siyasette her şey istismara yönelik...
İktidar -her ne şekilde olursa olsun- yıpratılacak ki, onun yerine geçilebilinsin.
Muhalefetin görevi bu; işlevi bu...
Güncel bir örnek mi istiyorsunuz; buyurun:
Bugünlerde -her çeşitinden- muhalefet, "düşük profilli bir başbakan" arayışını eleştiriyor.
Bizce temelinden haksız bir eleştiridir bu.
Çünkü siyasetin içeriğinde bu arayış temel bir gelenektir.
Ülkemizdeki siyaset şablonunda "düşük profilli adam" her an aranan bir kişidir; her dönemde tüm siyasal yapılanmalarda gündemdedir.
Evet, en küçüğünden, en tepedekine kadar; tüm yönetim kurullarında, tüm idare meclisi azalıklarında, tüm parti meclislerinde, tüm siyasal parti organlarında, tüm bakanlar kurullarında ve nihayet, fiili başkanlığını pervasızca ilan eden cumhurbaşkanımızın gölge başbakan arayışında bu temel kural geçerlidir.
Çevrene düşük profilli kişileri dolduracaksın ki, kimliğin onlara baskın gözüksün.
Herkes oturacak ki, sen ayaktayken o zahiri sanal yüksekliği yaşayabilesin...
Lider alkış ister; poh poh ister; üstün olduğunu görmek ister, duymak ister; yaşamak ister.
Kendi düşüncelerinin çevresindeki tüm düşüncelerin üzerinde yüzmesini ister.
Oysa bu isteğin gerçekleşmesi sadece iki halde mümkün olabilir:
1.- Lider, kendi belirlediği dar çevrenin dışında kalan tüm kitlenin standartlarının çok üzerinde bir kişidir; zekidir, yaratıcıdır, çalışkandır; tek kelime ile "kerameti kendinden menkul" bir dehadır...
2.- Liderde bu yetenekler mevcut değilse - ki, çoğu zaman öyledir- çevre oldukça dar tutulacaktır ve "düşük profilli" adamlarla doldurulacaktır...
Bu oluşumun böyle tecelli etmesinin kurtuluşu yoktur.
Cumhurbaşkanımıza Başbakan bol gelmiştir.
Ve "iş"ine son verilmiş ve daha uygun profilli yeni bir başbakan aranmaya başlanmıştır.
Bunda şaşılacak hiçbir şey yoktur.
Yakın geçmişte Fethullah Gülen Efendi de bol gelenler arasındadır. Bakılmıştır ki, hoca efendi rayından çıkma eğilimindedir; üstüne bağdaş kurulmuş olan koltuk için bir risk oluşturmaktadır; hemen üstü çizilmiş ve bunca yılın veli nimeti, ulema/mürşit/ o yüce hazret[!], silahlı terör örgütü elebaşısı olarak "bağımsız yargı"nın gündemine kaydedilmiştir.
Partinin kurucu ana unsurları olan yol [ve dava] arkadaşları merdiven altına itilmiştir.
Bütün bu olup/bitenler, yukarıda sözünü ettiğimiz ana kuralın uygulamalarıdır.
Çünkü ülkemizde sahnelenen çirkin siyasetin ana-temel-kuralı budur.
Bu durumda şaşılacak hiç bir şey yoktur. Ama, yapılacak çok şey vardır...